".. ummanların* ortasında kazaya uğramış bir biçareye uzaktan görünen ve onu hoş bir ümitle haykırtıp ağlattıktan sonra ufukta silinen dumanlar gibi görünmez oluyorlardı."
*okyanus
Fakat o saatlerde artık eskisi gibi tazelendiğini duymuyor; bikâkis gökyüzünde güneşin o gün geçeceği yolların uzunluğuna baktıkça, vücudunda derin bir yorgunluk duyuyordu. Ne kitaplarında, ne bahçesinde artık eski renk kalmıştı. "Bahar geldi, kuşlar yine eskisi gibi ağızlarını açıp kapıyorlar; fakat neden acaba sesleri çıkmıyor?" diye şaşan sağır gibi o da: "Benim başıma ne geldiği malûm; fakat kitaplara, çiçeklere ne oldu?" diye düşünüyordu.
Birbirimizden burada ayrılsak ötede birleşiriz. Bugün ayrılsak yarın birleşiriz. Ayrı görünürüz, yine buluşuruz. Ayrı sanılırız, daima biriz. Gel, yanıma gel…