Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sensiz yaşanmıyor, geçilmiyor köprüden. Köprüsüz ve ırmaksız durulmuyor, durulmuyor silahsız. Sensiz durulmuyor. Aşılmıyor yürüsek, boşalmıyor konuştukça, içmekle tükenmiyor. Ağrıyor ne varsa senden uzakta, sensiz durulmuyor. Yaşanmıyor gecesiz, gece de gündüz gibi. Geçilmiyor başlayınca büyük deprem, kanlı meydandan, o solugan atla, topal ve kör. Gezilmiyor, sensiz yatılmıyor. Sen ki yatay ve dik, uzat bize durmadan, kolayca yat bize! Uzat bana, yat bana! Barışsın yüzünle yalnızlığım, yedi dağın ardına, büyüsün doyurmadan, vakitsiz. Vakitsiz doyulmuyor. Sensiz gibi her zaman. Bir yerleri bağırmak en sivri karanlıkta! Sensiz taşınmıyor, uzarken saçlarının alacakaranlığı, bükülmüyor, bükmeden sevmek istediğim. Öpülmüyor, sensiz kopuk ne varsa. Sarılmıyor, sensiz kırık ne varsa, Kocanmıyor, ölünmüyor!
Mutlu insan deyince, yirmi beş bin livr rantı olan, yakışıklı, boylu poslu, ailesine düşkün olan, her akşam gösterilere giden, içen, gülen, uyuyan, yiyen ve iyi hazmeden bir insan akıllara gelir. Eski bir deyim olmasına karşın yanlış değildir. Bana gelince, yirmi beş bin Iivr'den fazla rantım oldu, ailem bana çok iyi davrandı, neredeyse Avrupa'nın bütün oyunlarını izledim, içtim, uyudum, bir kez olsun sindirim konusunda zorluk çekmedim, doğduğum günden beri ne kör, ne topal ne de kambur oldum ... O kadar mutluyum ki, bugün, on dokuz yaşımda, intihar ediyorum!
Reklam
Gitmişti makama arz-ı hâl için 'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını. Bir azar yedi ki oldu o biçim.. 'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını. Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı... Bir baktı konağa alttan yukarı 'Vay' dedi, yutkundu, eğdi başını. Çekti ayakları kahveye vardı Açtı tabakasın, sigara
Sayfa 190
'- biliyor musun, ya ailem vardı başımda ya da iş, araya, hep bir şeyler girdi ama şimdi evimi sattım, nefis bir yer buldum, geniş bir stüdyo, o ferahlık o ışık, görmelisin hayatımda ilk kez yaratmak için mekanım ve ışığım olacak.’
İmkansız sevdanın bağımlısı olmuş bir kor yüreğim .. ve Sen aklımın ve yüreğimin ortak oynadığı çetrefilli bir oyunsun bana . . .
Sayfa 54 - Kutupyıldızı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bilmem bu anlaşılmaz işi nasıl halletmeli? Bizde şiir söyleyenler içinde hiçbir genç ve sağlıklı insan yok mudur? Bunların hepsi de yaşlı, hasta, verem, kambur, kör ve topal mıdır ki, sesleri yalnız inleme şeklinde çıkıyor? Sevgilileri onları kovuyor, nişanlıları bırakıyor ve su, gece ve mehtap kendilerini durmadan ölüme çağırıyor. Şiir bu tarzda bir inilti olmakta devam ettikçe şair kelimesi, müthiş bir hastalığın ismi gibi, sağlıklı insanları elbette korku ve iğrenme ile titretecektir. İkdam, 12 Nisan 1928
Buko / hava, ışık, zaman, ferahlık
'- biliyor musun, ya ailem vardı başımda ya da iş, araya, hep bir şeyler girdi ama şimdi evimi sattım, nefis bir yer buldum, geniş bir stüdyo, o ferahlık o ışık, görmelisin hayatımda ilk kez yaratmak için mekanım ve ışığım olacak.’
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.