Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yapı itibariyle çeşitli ağaçları andıran siyasi partilerin şahıslar üzerine müşahhaslaştırılması neticesinde ortaya çıkan sorgusuzluk hâli kör ve topal bir düşünceyi yeşertmektedir. Ağacı dikenin(partiyi kuran) tarladan(varlık sahası) ayrıldığı fark edilebilmeli, böylelikle asıl meselenin toprağın(ideoloji) özünden beslenerek var olan meyvelerin olduğu bilinmelidir. Ağaçlarda sağlam meyveler yetiştiği gibi çürük meyvelerin de yetiştiği bilgisi hatırlanmalı ve arzu edilen şeyin meyvenin hangi ağaçtan olduğu değil, sağlam olup olmadığı olmalıdır. Çürük meyvenin lezzetli olabileceğine kimsenin kefil olamayacağı bir tarlada sağlam meyveden yana tercihimizi kullanmak mantıklı bir davranış olacaktır.
Hayatın Anlamı
2.kısım Anlam sorunu Hayatın anlamı nedir?" sorusu neredeyse her sözcüğü so- runsal olan ender sorulardan biridir. Bu, son sözcük için de ge- çerlidir, çünkü dünya genelinde dini inancı olan sayısız insan için hayatın anlamı bir "ne?" değil, "kim?" sorusudur. Kendini işine adamış bir Nazi, Adolf Hitler'in
Reklam
Sert bir eleştiri ama doğruluk payı var ve düşündürmeli
"Türk halkının en büyük sıkıntısı, bugüne kadar kör topal da olsa sahip olduğu kişisel hak ve özgürlükleri mücadele etmeden elde etmiş oluşudur. Türk devrimi dediğimiz olay, tabandan tavana gelen bir talep sonucu gerçekleşmemiştir. Aksine Mustafa Kemal ve ekibinde bulunan ufku açık, dünya görüşü olan, entelektüel ve dirayetli adamların
Poyraz Ayrıç

Poyraz Ayrıç

@PoyrazA
·
26 Mart 23:12
Armağan, hele ne olduğunu bilmediğimiz bir şeyse bizim için bir değer oluşturmaz. - Size Sidney'den bumerang getirdim efendim! diye paketi uzatan dostunuza boş boş bakarken, hıyarağa getire getire ne getirmiş, diye. düşünebilirsiniz. Böyle abuk hediyeler aldığımız ve nereye koyacağımızı, ne yapacağımızı bilemediğimiz çok olmuştur. Oysa sahip olmak için uğraştığımız, didindiğimiz güç bela edindiğimiz şeyler, bir bisiklet, bir cep telefonu, bir walk-man bizim için ne kadar değerlidir. Bu yüzden Atatürk tarafından bize bir demet çiçek olarak sunulan demokrasinin değerini ve ne olduğunu bilmiyoruz.
Sayfa 160 - Ortaoyuncular YayınlarıKitabı okudu
Fakat ne olursa olsun birşeyler yapabilirdi. Her insanın ölünceye kadar yapabileceği birşeyler vardı. Her insan da, kör topal bunu yapıyordu. Mesele iyiyi kötüden ayırabilmekte idi ve her şeyin, ama her şeyin iyisi de, kötüsü de oluyordu.
Küçük Ağa
Küçük Ağa
Ve şimdi ele avuca sığmayan şorbulaklı bir kadın memesinde buluyorum başak rengi kör dudaklarımı.. Kulaklarıma bulaşmış ruj lekesi, Sonra birer birer kamaşıyor tenime geçirilmiş diş izleri.. Yüzü esmer, Tülbenti beyaz.. İlikliyorum gözlerimin maviliğini, tadı mayhoş bir aşkın zarafeti kalıyor sonra, daha da sonrası topal bir yalnızlık, bit düşmüş bir çocukluk rüyası.. İyi geceler vardiyası bitmemiş Jin'im..
NEFİS TESKİYESİ
Aslında bu anımı anlatmayacaktım ayıp olur diye. Okuyabilecek herkesten özür dileyerek yazıyorum. Size üç tane hanımefendiden bahsedeceğim isimlerini vermeden. Buradan kişiler değil ki bu siteye üye olabilecek kafadan insanlar da değiller. İşin kısası böyle sitelere üye olanlara deliymiş gözüyle bakacak tipler. Tabi anlatımım bu üç hanımefendi
Reklam
Miladi 2024'te şehir sehir dolaşıp tavla oynayan bir anka şiiri
Yılın başı, ayın ortası miladım Çok milat yaşadım ama akrepsizdi yelkovanım Saatim kırık, zamansızlığın içinde ferhadım Beni biraz dinle, kelamımdadır maksadım Kör topal hasta değilim Cenneti bekleyen Rıdvan'ım Şeceresinde verdiğim bu son biatım Pusulam belli, buraya ait değilim Roma'yı kim yaktıysa yaktı, ben
Bir bardağı kırıyorsun. sonra kör topal bir şekilde tamir edip onun içerisinden aynı şekilde su içmeye çalışıyorsun ve suyu eskisi gibi içemediğin için sonunda cezasını yine bardağa kesiyorsun.
HER ŞEY UMUDUNA GELİR
Gördüm seni gördüm ki ne gördüm, Ah gözlerim görmez oldu da kalbimle gördüm. Kalbim atmaz oldu dudaklarımda hissettim duyguları, Ah görmez oldu gözlerim kalbim görür sarhoş oldum. Kalktım rüya mı bildim ki yaşadığımı ? Ama yok bu değil ki deli safsatası, Bayağı seni istiyorum kalbime Allah'tan. Acaba sana kavuşsam istediğim gibi olur mu
Mevzuatlar kısıyor hakikatin sesini Kulaklar sağırlaştı, lisanlar kör ve topal Zorbalar talan etti adalet ilkesini Dert yükü ağırlaştı, vicdanlar kör ve topal...
Abdurrahim Karakoç
Abdurrahim Karakoç
Reklam
Bilmez miydim sormayı, kurcalamaya, alıp elime defter saatlerce içimi dökmeyi ya da karşılarındaki sandalyeyi kendime çekip herkesi susturup konuşmayı. Kırıkları; elimi kesmeden, henüz kanatmadan, damarlarımda çizik oluşmadan dilimden dökmeyi ? Hayatta gelinen en keskin nokta nedir? İfadesiz kalmak sanırım. Hep sınırlarımız olsun isterken şöyle bir bakınca sınırın ta kendisi olduğumuzun acı aydınlanması. Kalabalık ve seslerin birbirine karıştığı bir pazarda Kimse anlamıyor beni sancısı bu. Sen göğsüm sıkışıyor derken esnafın salatalıklar indirimde diye bağırması gibi. Artık anlatmaya da mecal yok, ipe sapa kör topal yürüyoruz, bunca yanlışın içinde sadece bu doğru.
Yeraltı insanları özeldir, yeraltı insanları güzeldir: "Şimdi bile, üzerinden bunca yıl geçtiği halde bu hatıraları anmakla epey kötü oluyorum. Gerçi nice kötü hatıram var ama… bu “Notlar”a burada mı son vermeli acaba? Sanırım bunları yazmakla hata ettim zaten. Daha doğrusu bu hikâyeyi yazarken utandım: yani bu, edebi bir eserden ziyade
SAĞIR, KÖR, DİLSİZ VE TOPAL HANIM! İmâm-ı A'zam "rahmetullahi aleyh" hazretlerinin babası Sâbit, daha bekar iken temiz ahlâklı, takvâ ve verâ sâhibiydi. Zühdü, salahı ve ilmi pekçoktu. Yüzünde bir nur vardı. Bir gün bir dere kenarında abdest alıyordu. Suda bir elma gördü. Elmayı alıp, abdestten sonra elinde olmayarak dişledi. Fakat
EVET YAŞAMAK...
Orada gördüm evet, Ne olduğunu anlamadığım yeni bir hayat. Gözlerde bir anlık şaşkınlık, Tanışırdık tanışmamışlığın alt kalıbında kalmış. Evet orada gördüm, Anlamlandıramadığım güzel rüyaları sezdim birden. Gözlerinde oralarda tanışmışız gibisinden, Çitler çekilmişti rüyalara işte oralarda huzurlu yollarda. Benim duyamadığım aklımı duyar
361 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.