Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne güzel özetlemişsin beni, nokta atışı.. sahte, yapay, çakma yürekler
Duracağı katı unuttu asansörüm, iki katın arasında sıkışan Hakan Günday'ın aksine, benim kurtuluşa açılacak kapım asansör boşluğunun zeminiydi. Her katta farklı bir aşkın entrikası dönerken yüzleşmekten korkmak değildi bu, yüzleşecek bir yürek bulamamamdandı.
Sayfa 43
Reklam
"Aşktan korkmak yaşamdan korkmaktır ve yaşamdan korkan herkes dörtte üç ölmüş demektir."
Seni anladım. Aşktan korkmanın hayattan korkmak olduğunu da... Razıyım! Gittiğin yere götür beni! İradem sendin, muradım sen ol!
Sayfa 36 - Kapı Yayınları
"İslam düşünce geleneğinde "Hikmetin başı Allah korkusudur." sözü de bu noktaya dikkat çeker. Burada korku, bir tehlikeden yahut korkunç bir varlıktan korkmak değil, sevgilinin muhabbetinden mahrum olma ve onu kaybetme korkusudur. Allah'ın rıza ve sevgisini kaybetmekten korkmak, akıl ve hikmet sahibi kişinin yaşam ilkesidir."
Bilinmeyenlerden korkmak gerekirdi. İyi bir komutan bunu asla unutmazdı.
Sayfa 450 - İTHAKİ YAYINLARIKitabı okuyor
Reklam
Âlemde sevgiden büyük bir umut da, sevgiden öte bir korku da yoktur. Sevgiliden korkmak, korkunun en yüksek derecesi, sevgiliden umut etmek umudun en yüksek kertesidir. Sevgilisi ( Allahı) olmayan biri, yaşadığını sansa da yürüyen ölüden ibarettir.
İletişim kurmayı reddeden iki insanın durumunda olduğu gibi, soğuk savaş halindeki iki devleti de birbiri hakkında herhangi bir şeye inandırabilmek gayet kolaydı. Aynı kolaylık, kutuplaşmış toplumlar için de geçerliydi. Örneğin, herhangi bir nedenden artık görüşmeyen iki komşunun birbirine saldırması için birkaç isimsiz mektup yeterliydi. Buna göre, birbirini tanıdığını sandığı için artık iletişim kurmaya gerek duymayan iki taraf olduğu sürece, her ülkede iç savaş çıkarılabilirdi. Burada önemli olan, aynı toplum içindeki farklı grupların birbiriyle bağını koparmaktı ki bu da çocuk oyuncağıydı. Çünkü insan denilen varlık, sadece ebeveynlerine ve o ebeveynlere benzeyenlere güvenebilen aptal bir çocuktu. Hatta bütün hayatı, anasıyla babasından farklı görünen herkesten korkmak ya da nefret etmekle geçiyordu. Ne de olsa insan bir türlü büyümüyor ve hep çocuk kalıyordu. Çünkü kurduğu toplum tersine işleyen bir kuvöz gibiydi. İnsanın duygusal zekâ gelişimini mutlaka bir noktada durduruyor, hatta geriletiyordu. Öyle olmasa, tekerleğin icadı dahil, tüm insanlık birikimini kullanarak binbir güçlükle gittiği Ay’a, ülkesinin bayrağını diker miydi? Aptal bir çocuk gibi... Tam da bu yüzden insan aslında hiçbir yeri gerçekten keşfedemiyor, sadece savaş alanını genişletiyordu.
"Kalbe, küfre dair bir hatar geldiğinde sahibi rahatsız oluyorsa, huzursuzluk duyuyorsa bu imanın kuvvetine delildir. Ha, demek canlı ki kalp itiraz ediyor. Huzursuzluk duymazsa korkmak gerekir, kalp ölmüş demektir."
Sayfa 129 - Profil YayıncılıkKitabı okudu
Zulme karşı koymamak zalime ortak olmaktır Korkmak, korkudan dolayı yılmak kafirliktir.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.