Batılılar dünyayı fiilen işgal ederek teslim almadılar. İşgal ettikleri ülkelerin aydınlarının zihinlerini işgal ederek, zihinlerine pranga vurarak, epistemik körleşme ve köleleşmeye maruz bırakarak teslim aldılar, kısacası celladına âşık ederek.
Bir haydut ininden farksızdı dünya, insanlar kitapları yiyor, kitapları çalıyorlardı. Herkes bir şeyler istiyor,her şeyi tüketiyor,kimse beklemeye dayanamıyordu.
.. Öyle ya, onlara göre kadın, ne yapılırsa yapılsın susmalıydı; sanki insan değildi, onun da canı yoktu. Kocaya gelince ona bambaşka gözle bakılıyordu. Hatta hiçbir işe yaramasa bile.
Vatanınızdan koparılıp yeryüzünün dört bir yanına saçılmak, birer köle gibi, değeri biçilen, ellenip yoklanan, alınıp satılan, kendisiyle tek söz edilmeyen, sesi ancak hizmetlerini yaptığı sırada, o da yarım kulakla dinlenen, hiçbir zaman ruhlarına inilmeyen, sahip olunan, ama sevilmeyen, olduğu yerde çürümeye bırakılan, ya da alındığından fazlasına bir başkasına satılan, kullanılan, ama hiçbir zaman gerçek niteliğinin ne olduğu araştırılmayan köleler gibi yaşamak ister misiniz? O halde elinizi kolunuzu bağlayıp atın kendinizi düşmanın kucağına! Ama hala yürekliyseniz, soylu bir ruh taşıyorsanız, o zaman benimle birlikte kutsal savaşa katılmak üzere ayaklanın!
Daha ağzından bir düşünce bile duymadım, gevezenin birisin ve her şeyi bildiğini sanıyorsun! Alayla karışık düşüncelerinin kokusunu alıyorum. Leş gibi kokuyor kafanın içindekiler.