Yazarlar, kitaplarında bir dünya yaratıyorlar tamam. Bu dünya hayattan alınma da olabilir gercek dışı, fantastik de olabilir. Bu da tamam. Benim kriterim, yazar beni bu dünyaya ne kadar inandirabiliyor, ne kadar o dünyanın içine beni çekebiliyor?
Bu kitabın dünyasına giremedim. Hikaye bir ergenin ağzından, neredeyse tamamen onun bakış açısıyla yazılmış. Fakat öyle tespitleri, gözlemleri, deneyimleri var ki; ben o yaşta birinin bütün bunları bildiğine ikna olamadım. Karakterin arkasında yazari cok net hissediyorsunuz.
Salinger amcanın var derdi, alayına isyanı. Yoksa niye kitap yazsin ki; bir derdi zaten olacak. İşte, o derdi işlediği karakterlere inanmam lazım benimHarry Potter yaşamış bence mesela:)
Karakterin arkasında yazari görmemem, hissetmemem lazım. Çoğu yerinde, Salinger'i masa başında o sahneyi yazarken bile gördüm lanet olsun.:) Üslup, karaktere uygun ama bana uymadı.
Konu deseniz, yıllardır ergenlerle çalışıyorum. Uhuuu, kitap konusu olacak cok daha ilginç şeyler oluyor, neler yaşıyor bu çocuklar bu ülkede. Kardes iliskisini cok sevdim sanirim bir tek.
Yasaklandığını falan:) buradan, kitabi okuduktan sonra öğrendim. Çözümleme yapmak içimden gelmedi. Çünkü, kitabın kurmaca dünyasına inanmadım.
Asansörcü nedir arkadaş? İnsanlarla asansore binip düğmeye mi basıyor? Yoksa bizdeki kapıcı mı? Tam oturmadı kafamda. Bir de niye bazı kelimeler italik? Neyin vurgusu bu?
Linç yiyebilirim, gönderin gelsin. Ben sevmedim, sevenler buyursun 10 versin.