Kitap buram buram epiklik kokuyor.
Buz ve Ateşin Şarkısı'nı, Kralkatili Güncesini, Celtinmen Piçler'i okudum ama aralarında açık ara en epik olan buydu.
Fırtınaışığı Arşivi serisini türdeşlerinden ayıran en önemli şey de bence bu. Diğer hiçbir seriye benzememesi, bambaşka bir dünyada geçmesi.
Bambaşka bir dünyadan kastım sahi sahi "bambaşka" bir dünya. Bu dünyada tanıdık hayvanların neredeyse hiçbirisi yok, aynı şey tanıdık bitkiler için de geçerli. Tanıdık iklim değişiklikleri yok, tanıdık ahlak kuralları yok. Tam da bu sebepten kitabı okurken ilk 100-150 sayfa "ne okuyorum ben?" diyorsunuz ve kitabın yarısı evreni anlatmakla geçiyor.
Sonrası ise bambaşka bir mesele.
İyi oturtulmuş ve üzerine yıllarca düşünülmüş bir kurgu, sağlam karakterler, kendini kabul ettiren sebep-sonuç ilişkileri ve bunun üzerine rengarenk bir baharat gibi eklenen fantazya.
İşte karşınızda müthiş bir epik fantastik serisi kremcikler. Hepinize keyifli okumalar dilerim.
Tarihin yasalarını incelemek için, gözlem nesnemizi tamamen değiştirmeli, çarları, bakanları, generalleri bırakıp, kitlelere yön veren, aynı türden sonsuz küçük öğeyi incelemeliyiz. İnsanın bu yolu izleyerek tarihin yasalarını ne ölçüde anlayabileceğini kimse söyleyemez; ama tarihin yasalarını anlama olasılığının sadece bu yolda yattığı ve tarihçilerin, farklı farklı kralların, komutanların, bakanların eylemlerini tasvir etmek, bu eylemlerin nedenleri hakkında kendi düşüncelerini ortaya koymak için harcadıkları zihinsel çabanın milyonda birini bile bu yönde harcamadıkları ortadadır.
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir.
_Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler.
_Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın