Öldürmek. Bu günahların en büyüğüydü. Yine de buradaydı işte; Hakikatsiz, inşa etmek için kullanılmış taşların üzerinde kâfirce yürüyordu. Ve bu hiç bitmeyecekti.
“Sanırım senden suçluluk hissetmemeni istemek çok fazla olur,” dedi Navani. “Kendine eğilme izni veremez misin, sadece birazcık?”
“Yapabileceğimden emin değilim. Özellikle de şimdi. Neden olduğunu açıklamak zor olur.”
“Deneyemez misin? Benim için.”
“Ben... Ben aşırılıkların adamıyım, Navani. Bunu daha gençken keşfettim. Tekrar tekrar öğrendim ki, bu aşırılıkları kontrol etmenin tek yolu hayatımı bir şeylere adamak. İlk önce bu Gavilar’dı. Şimdi ise Kurallar ve Nohadon’un öğretileri. Onlar kendimi bağlama yöntemim. Kontrol etmek ve sınırlandırmak için bir ateşin etrafının çevrelenmesi gibi.”
Derin bir nefes aldı. “Ben zayıf bir adamım Navani. Gerçekten de öyle. Eğer kendime birkaç adım gitme izni verirsem, bütün sınırlarımı delip geçiyorum. Beni güçlü tutan şey, Gavilar’ın ölümünün ardından geçen bu yıllarda Kurallar’ı takip etmenin etkisi. Eğer bu zırhta birkaç çatlak oluşmasına izin verirsem, yine bir zamanlar olduğum adama dönüşebilirim. Bir daha asla olmak istemediğim adama...”
Taht için kardeşiyle evlenmiş olan kadın uğruna öz kardeşini katletmeyi düşünmüş olan bir adam. Ama bunu açıklayamazdı; Navani için olan arzusunun bir zamanlar onu neredeyse yapmaya itmiş olduğu şeyi bilmesine izin vermezdi.
"Akıl ve mideyi karşılaştırırken haklıydınız."
"Ama..."
"Pek çoğumuz," dedi Shallan yine araya girerek, "ağızlarımız ile tükettiğimiz şeylere son derece dikkat ederken, göz ve kulaklarımızla tükettiğimiz şeylere çok daha az özen gösteriyoruz."
"Seni kabul etmedi mi? Ne derdi varmış?"
"Tahmin ediyorum ki kronik beceri. Hayatta o kadar başarılı olmuş ki, başkalarından gerçekçi olmayan beklentileri var."
Eh, ben kendim saygının gübre gibi olduğunu düşünüyorum. Gerekli olduğu yerde kullanırsan büyüme artar. Ama ortalığa çok yayarsan etraf kokmaya başlar.