İbrahim bir gün uyandığında kendini hamamböceği olarak buldu... yok bu o hikaye değildi.
İbrahim bir gün uyanamadı... yok olmadı. İbrahim bir gün yatağından kalktı ama aslında uyanmamıştı... yok böyle de değildi.
İbrahim bir gün yatağından kalktı, hazırlandı, işe gitmek için evden çıktı ama apartman kapısından dışarıya adım atamadı. Evet evet böyle başlıyor hikayemiz.
•
İnsan en çok neyi arar? İnsanın kaybettiğini çok geç farkettiği şey nedir? İnsanın kaybettiği ya da aslında insanın kaybettiğinin farkında olmadığı şey nedir?
İnsan neyi arar? İnsan neyi bulmak için günlerce, belki aylarca, belki yıllarca yürür durmadan? Ya da saatin birkaç dakikasını günler belki haftalar geçmiş gibi hissetmesine sebep olan arayış neyin arayışıdır?
•
İbrahim bir gün yatağından kalktı, hazırlandı, işe gitmek için evden çıktı ama apartman kapısından dışarıya adım atamadı. İşte böyle başlıyor hikayemiz.
İbrahim’in kaybettiğini aramasıyla sizin de arayışınız başlıyor bir bakıma yani İbrahim yerine aramaya başlıyorsunuz. Farkında olmadan İbrahim oluveriyorsunuz. Tam bulduğunuzu zannettiğinizde yeniden yola düşerken buluyorsunuz kendinizi. Sanki bir anda daha fazla kaybolmuş hissediyorsunuz.
Kitap bittiğinde kaybettiğiniz şeyin farkına varıp vakitlice aramaya başlamak istiyorsunuz. Tabi bu mümkün olabilirse...
•
Dedi,
“bilgeler derler ki, şu kadar yol yürürsen kaf dağına varırsın.”
Ama yürüye yürüye bilge olan bilir ki, o kadar yürüyünce kaf dağı sen olursun.
“Anlamak bir anlamda büyük bir hayal kırıklığı değil miydi? Anlayınca mutmain olacağını zannederdi insan, oysa anlamak sınırının haddinin de farkına varmak demekti. Anlamak, anlayamayacağı milyonlarca şeyin varlığını keşfetmek demekti.”
“Hakikat tektir. Bin surete girer. Sana tanıdık geleni görürsün de bildim dersin. Doğru diye bin şey vardır, hepsi de bir hakikate hizmet eder. Sen bin doğruyu bilirsin, ama tek hakikati kaçırırsın.”
“Geçmişin bir ânına takılıp kaldığında, o an bir yük olmaya başladığında o anı aktarabileceğin bir şeyler yapmayı başarabilirsen, mesela yazarsan belki kurtulursun.”