Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sue

"Yoruldum artık," dedi kadın. "Erkekler evin sorunlarını bilmez. Kaç kez, bazen günlerce yemek pişirmediğimizi komşular anlamasın diye, tencereye taş koyup kaynatmak zorunda kaldım."
Reklam
... Onlar bugüne kadar hiç umursamadı bizi. Açlıktan ölmeye terk ettiler Kendi ambarları buğdayla dolup taşarken. Tefeciliği yasallaştırıp tefecileri korudular fermanlarla. Her gun zenginlere karşı olan Bir başka kanunu feshederken Fakirleri daha beter ezip geçecek, Prangalara vurup kısıtlayacak yasalar çıkardılar. Savaşlar tüketmezse onlar tüketecek bizi. İşte bu kadar onların sevgisi.
“Umarım mazur görürsün,” diye özür diledi. “Bach çalmaya bir kez başlayınca, bitmesine izin verilmesi gerektiğini hissediyor insan. Dahası bu tür yenilikler karşısında nasıl davranacağımızı belirleyen kurallar da hala yok galiba. Sırf kendisi şahsen mekanda değil diye, bir müzisyenin sanatı daha az mı saygı hak ediyor? Hangisi daha nazik bir davranış olur? Benim sana saygı göstermem mi, senin bana saygı göstermen mi, yoksa ikimizin birden bir dahiye saygı göstermemiz mi? Söz konusu dahiyi ikinci elden dinliyor olsak bile? Kimse bize söylemiyor. Asla bilemeyeceğiz... Yenilikleri sosyal yaşamlarımıza uydurmakta pek iyi değiliz sanki, ne dersin? Görgü kuralları, geçtiğimiz yüzyılın sonunda darmadağın oldu ve o zamandan bu yana, icat edilen şeylerle nasıl başa çıkacağımızı bize söyleyen kurallar bile yok; ben bunu başlı başına özgürlüğe bir darbe olarak görüyorum. Çok yazık... Sence de öyle değil mi?”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Üzüntü nöbet bekler ancak yaşlı gözlerde Uyku ise bulunmaz üzüntü olan yerde.
...ve binlercesi homosapiens değil de hayvan olsaydı bu acıların hiçbirini çekmezlerdi, kendimizi hayvanlardan ve bitkilerden üstün görmemiz büyük bir aldatmaca, insanlık diye yücelttiğimiz şey aslında ne aşağılayıcı bir kavram diye düşündüm.
Reklam
Bir azizle bir günahkâr arasındaki tek fark, her azizin bir geçmişi, her günahkârın da bir geleceği olduğudur.
"Ateist olmak da Tanrı'yı sürdürmektir. Varlığı da yokluğu da aynı anlama gelir kanıtlama düzleminde."
"Çocuk Suçlu"
"Size 'çocuk suçlu'nun çelişkili bir ifade olduğunu söylemiştim. 'Suçlu' bu bağlamda 'görevde başarısızlık' anlamına gelir. Fakat 'görev' yetişkinlere özgü bir erdemdir; çocuk ancak görev bilincini kazandığında ve bunu doğuştan sahip olduğu öz sevgiden daha kıymetli görmeye başladığında bir yetişkine dönüşür. Hiçbir zaman 'çocuk suçlu' diye bir şey olmadı, olamaz. Her çocuk suçlu için her zaman bir veya daha fazla yetişkin suçlu vardır ki bunlar ya görevini bilmeyen ya da bilip de yerine getirmeyen olgun insanlardır."
Sayfa 144 - -Tarih ve Ahlak Felsefesi Dersi Öğretmeni Bay DuboisKitabı okudu
Tıpkı bedenin hamağa uzandığı zaman, barfikse asıldığı zamandan daha rahat olması gibi, beyin de kuşku duyduğu zamanlara kıyasla inanç duyduğu zaman daha rahattır.
Ne benim bildiğim ne de beni bilen uzayın uçsuz bucaksız sonsuzluğunda yitip gittiğimi hissediyor, dehşete kapılıyorum... Bu sonsuzluğun sessizliği korku salıyor içime.
Reklam
İnsan neden inanır?
İnsanlar hayatın önemli ya da kafa karıştırıcı konularında genellikle rehberliğe gereksinim duyar. Dinler doğrudan tam da bu tür bir kılavuzluğu, başlangıçta gayet makul bir bedel yahut bedelsiz sunacak şekilde inşa edilmişlerdir.
"Sorarım sana; biz, bir azınlık olarak mezarlarımızda çürürken, kıtanın geri kalanı gülüyor, dans ediyor, oynuyor, dönüyor, fırıldıyor, sarhoş oluyor. Adil mi bu? Onlar sevişirken bizim dudaklarımızın soğuktan titremesi, onlar birbirlerini okşarken bizim parmaklarımızın taşa dokunması, onlar birbirlerini gıdıklarken bizi kurtçukların eğlendirmesi; sorarım sana, hak bu mu, adalet bu mu?" ("Öldükten Sonra Doğmak" bölümünden) Bir ölünün serzenişi Türkiyede yaşayan herhangi birinin serzenişinden farksızsa yaşıyor sayılır mıyız biz de?
Ben öylelerini bilirim ki, Hiçbir şey söylemedikleri için adları akıllıya çıkmıştır; Eminim, ağızlarını bir açsalar, Onların budalalıklarını lanetlememek için Herkes kulaklarını tıkardı.
Bana insanları anlamayan birini göster, ben de sana kendisini yanlış tanımış birini göstereyim.
"Korkmamalıyım. Korku katilidir aklın. Korku, mutlak yıkım getiren küçük ölümdür. Korkumla yüzleşeceğim. Onun etrafımdan ve içimden geçip gitmesine izin vereceğim. Ve geçip gittiğinde, onun izlediği yolu görmek için iç gözümü kullanacağım. Korkunun geçtiği yerde hiçbir şey olmayacak. Yalnızca ben kalacağım."
"İnsanların hepsi belirsiz bir süre için ertelenen ölüm cezasına mahkûmdurlar."