Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şeyma

Siyonizm'in en sevdiği genç tipi de kardeşlerinin derdiyle dertlenmeyen, dünyadan haberi olmayan genç tipidir. "Müslüman kardeşlerinin durumuyla dertlenmeyen bizden değildir" buyuran bir peygamberin ümmeti olarak iyi bir dava adamı olmak istiyorsan önce kardeşlerinin derdiyle dertlenmeyi öğrenmek zorundasın. Şimdi başını çevirip İslam Coğrafyasına baktığında kandan, gözyaşından, işgalden, iç savaştan, terörden başka bir şey görebiliyor musun?
Reklam
Nasıl organize oluyorlar?
Siyonist ve emperyalistler hedeflerine adım adım yürümek için başta siyasi, ekonomik ve askeri alanlar olmak üzere dev bütçelerle büyük organizasyonlar ve yapılar kuruyorlar. Dünyayı adeta bir örümcek ağı gibi saran ve hiçbir alanda boşluk bırakmayan çalışmalar yapıyorlar. Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ve NATO gibi kuruluşları ile dünyadaki
Her Dava Adamının Bilmesi Gereken Basel Konferansı ve Siyonist Hedefler:
Theodor Herzl tarafından 1897'de Basel'de 1. Siyonist kongresi yapılırken bu toplantıda Herzl, Dünya Siyonist Teşkilatı'nın başkanı seçildi ve yaptığı açılış konuşmasında: "Biz Yahudi ulusunu barındıracak olan evin temelini atmak için buradayız" diyerek ana niyet ve hedefi ortaya koydu. Toplantıda Alınan dört maddelik ana kararlar: 1. Sultan Abdülhamit tahtan indirilecek. 2. Osmanlı Devleti yıkılacak. 3. İlk 50 yıl içerisinde İsrail devleti kurulacak. 4. 100 yıl sonra da yani 1997 yılında Büyük İsrail devleti kurulacak. Önce Osmanlı'dan İsrail Devleti'ni kurmak için para karşılığında toprak satın alınmak istendi. Osmanlıya bu topraklar karşılığında: 1.Osmanlı devletinin otuz üç milyon İngiliz altınına ulaşan borçlarının tamamının ödenmesi, 2. İmparatorluğu korumak için 120 milyon altın franka mal olacak deniz filosu yaptırılması 3.Devletin mali durumunu canlandırmak için otuz beş milyon altın lira borç vermesi teklif edildi. Fakat Sultan Abdulhamid, "Bu topraklar kanla alınmış- tır, ancak kanla verilir" diyerek bu teklifi reddetti. Bunun üzerine Siyonist kongrede alınan dört maddelik ana kararların uygulamasına geçildi. Siyonistler bu kararlarını siyasi, ekonomik ve askeri alanlarda adım adım uyguladılar. Bu adımların sonucunda õnce Emanuel Karasu'nun başında olduğu heyetin tebliği ile Sultan Abdulhamid tahttan indirildi. Sonrasında Osmanlı parçalandı, kongreden tam 50 yıl sonra da 1948 de İsrail devleti kuruldu. Geride tek hedef kalmıştı o da vaat edilmiş topraklar üzerinde başkenti Kudüs olan büyük İsrail Devleti'nin kurulmasıydı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Her dava adamının bilmesi gereken üç Siyonist Proje:
Büyük İsrail Projesi: Başkenti Kudüs olan, Arz-ı Mev'ûd yani vaat edilmiş top- raklar üzerinde kurulması planlanan Siyonist devlet projesi. Bu projenin sınırları Fırat ve Nil nehirleri arasını kapsar ve bizim memleketimizin de bir kısmını içine alan bir projedir. Özelde Orta Doğu olarak tarif edilen topraklarda, genelde ise dünyanın herhangi
Her dava adamının tanıması gereken üç Siyonist:
Theodore Herzl: Siyonizm'in kurucusu ve Dünya Siyon Teşkilatının Başkanı'dır. 1897 İsviçre'nin Basel kentinde düzenlediği büyük Yahudi kongresinde; "Basel'de Yahudi Devleti'ni kurdum. Eğer bugün bunu açıklarsam, herkes beni alaya alır. Oysa belki 5 fakat şüphesiz 50 yıl içinde herkes bu gerçeği görecektir. Yahudi Devleti'nin varlığı mânevî temellere oturtulmuştur, bu devlet Yahudi halkının bu konudaki istek ve azmi ile kurulmuştur." diyen ve büyük İsrail'in kurulması için Yahudileri ve Yahudi sermayesini organize edip teşkilatlandıran Siyonist Yahudi'dir. ____________ Emanuel Karasu: Theodor Herzl'in hazırladığı Siyonist planı uygulamakla görevli İspanya'dan Osmanlı Devleti'ne göç eden Sefarid Yahudisidir. Büyük Siyonist Kongresi'nde alınan karar gereği İsrail Devleti'nin kurulması için Sultan Abdulhamid'e Kudüs sancağında kendileri için toprak satılmasını teklif eden Siyonist heyetin içindedir. Bunu reddeden Sultan Abdülhamid'e halini (tahttan indirilmesini) kararı tebliğ eden heyetin başkanıdır. ____________ Haim Nahum: Mısır haham başıdır. Siyonist İsrail Devleti'nin kurulması için Müslümanların ezilmesini, sömürülmesini, dininden ve değerlerinden uzaklaştırılmasını sağlayacak olan "Haim Nahum Doktrini'nin" kurucusudur. Haim Nahum, Lozan Barışı öncesi, Osmanlı'yı savaşla yok etmek isteyen Siyonistlere akıl hocalığı yapmış ve Müslümanların savaşla değil ancak bu doktrinle etkisiz hale getirilebileceğini söylemiştir.
Reklam
Kapitalizmin yeryüzünde yayılmasıyla faiz yoluyla ve yeşil bir kâğıt olan doları dünya parası yapıp istedikleri kadar para basmak suretiyle elde ettikleri astronomik zenginlikleri vasıtasıyla tüm dünyayı kendi tahakkümleri altına almak için plânlı, programlı çalışan bu kimseler bugün fiilen ve hukuken ilan edilmiş bir "Dünya Devletini" henüz kuramamış iseler de artık aynen böyle bir devlet varmış gibi GDD (Gizli Dünya Devleti)'ni oluşturmuş bulunmaktadırlar.
Kabbala, üstün ırk saplantısına dayanılarak hazırlanmış bir kitaptır. Siyonistler, Tevrat'ı da tahrip ederek bu kitabın ana eksenine uydurmuşlardır. Siyonistler, kendi emelleri uğrunda Tevrat'ı Allah inancıyla bağdaşmayacak ve ahlaken de kabul edilemeyecek birçok yanlış cümleler ve üstün ırk fikirleri ile doldurmuşlardır. Siyonist geleneklerinin ve ideolojisinin temel kitabı olan Kabbala, Tevrat inmeden çok daha önceleri bu sapkın inançlar üzerine kurularak yazılmıştır. Daha sonra, bütün insanları eşit kılan Tevrat'ı da Yahudi hahamları değiştirmişler ve bu kutsal kitaba üstün ırk inançlarını ekleyerek tahrif etmişlerdir.Bu sapkın inançlara göre; Yahudiler Allah'ın seçtiği ve ûstün kıldığı bir kavimdir ve yeryüzü onlara aittir. Fakat "goyimler" (Yahudi olmayan, insan görünümündeki hayvan) dünyayı haksız olarak ele geçirmişlerdir. Hahamlar, kendi görüşleri doğrultusunda tahrif ettikleri Tevrata, Siyonistlerin sahip oldukları üstün ırk inancını ve bu inancın gereklerini de eklemişlerdir. Bu inanç, din üstünlüğüne değil ırk üstünlüğüne dayanır.
İslam coğrafyasının nasıl adım adım işgal edildiğini, nasıl sömürüldüğünü, köleleştirildiğini, hedef ve ideallerinden nasıl uzaklaştırıldığını, ümmetimizin nasıl parça parça edildiğini, bu parçaların nasıl birbiriyle savaştırıldığını, vahdetimizi nasıl kaybettiğimizi anlamak istiyorsan önce Siyonizm'i tanımak zorundasın. Topraklarımızdaki
"Şu hayatta en büyük özgürlük; bir yaprağın bile kendisinden izinsiz yere düşmeyeceği o büyük iradeye teslim olup "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!" ilahi prensibi gereği düz, sade, hesapsız ve cesurca yaşamaktır! Çünkü evhamla, korkaklıkla ve dengecilikle hedefe ulaşan görülmemiştir."
Eğer Müslüman bir toplum, İslam'ın yerine umut olarak bitmiş, tükenmiş, çürümüş, insanlığa zulümden başka bir şey verememiş ideolojilere doğru koşuyor ve onları umut olarak görüyor, heyecanlanıyor, umutlanıyorlarsa vay bizim halimize!
Reklam
"Camide namaz kılan Müslümanları, tesettürlü hanımları, alnı secdeli bürokratları, sakallı tüccarları, İslami ilimler tahsil eden gençleri, hâsılı İslam'ı referans aldığını iddia edenleri bu toplumun yüzde kaçı umut olarak görüyor?"
"Bugün %99'u Müslüman olan toplumumuzun yüzde kaçı İslam'ı bir umut olarak görüyor?"
"Ben Amerika'dan nefret ediyorum. Fakat Amerika'nın vicdanına sığınan Müslümanlar'dan daha çok nefret ediyorum."
Sayfa 18 - Seyyid KutubKitabı okuyor
"Yeryüzünde Müslümanlar boğazlanırken buna ses çıkarmayıp, sadece "la havle" ve " innalillah" demek, bizi aldatan nefsimizin ve uzayıp giden duyguların bizleri gıdıklamasından başka bir şey değildir..."
Sayfa 16 - Şehid Abdullah AzzamKitabı okuyor
"Üstad, kızım öldü davam değil"
İsmail, evlat hasretiyle yanıp tutuşan ve dokuz seneye yakındır çocuğu olmayan bir dava adamıydı. En sonunda Allah ona bir kız çocuğu nasip etti. İsmail, kızına yılların da hasretiyle Ruhiye adını verdi. Kız çocuğu, bir müddet sonra amansız bir hastalığa yakalandı. İhvan ilk kurulduğunda bu altı kişilik ekip, Hasan el-Benna'nın öncülüğünde her hafta bir evde ders yapıyor, ümmetin sorunlarını konuşuyor ve kararlar alıyorlardı. Bir akşam İsmail'in evinde toplandılar, ders yaptılar, kararlar aldılar. Dersin sonunda İsmail dava arkadaşlarına tatlı ikramında bulundu. Hasan el-Bennâ ve arkadaşları evden ayrılırken İsmail, Hasan el-Benna'nın elinden tutup, "Üstad, arkadaşlara yarın cenazeye gelmeleri için haber verir misin kızım öldü" dedi. Hasan el-Benna, “İsmail, kızın ne zaman öldü?" deyince İsmail, "Üstad biz içeride toplantı yaparken" dedi. Hasan el-Benna, "İsmail bize niye haber vermedin, biz içeride tatlı yedik" deyince İsmail, "Üstad, kızım öldü davam değil" diyerek, doksan yıldır Mısır'da zalim firavun sistemlerini kökünden sallayan bir hareketin hangi evlerde, hangi fedakârlıklarla kurulduğunu ortaya koyuyordu. İşte bizim davamız, İsmail'in, şehit Hasan el-Benna ve dava arkadaşlarının uğruna en sevdiklerini verdiği o mukaddes davadır
3.680 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.