Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Seda Özdemir
Seda Özdemir
@ladyokur
99 okur puanı
Ocak 2018 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
153 syf.
10/10 puan verdi
Bazı kitaplar vardır, sokağınızdaki bir tanıdığınızdan bahsediyor, adımlarınızın geçtiği yerleri anlatıyor gibi hissettirir. Yani öyle size ait, öyle sizdendir. Yeri gelir hüzünlendirir, yeri gelir bir aile sıcaklığı ile tebessüm ettirir. Işte öyle güzel, öyle içime işleyen bir kitap okudum.
Kelimelerin anlamı dolu dolu, ince düşünülmüş cümleler, benzetmeler hepsi başarıyla bir araya getirilmiş ve hikâye çok güzel kurgulanmış.
Yüreğine dokunacak, bize ait hikayeleri seven herkese tavsiyemdir.
272 syf.
9/10 puan verdi
İsviçre'de başlayan Mavi Beyin Projesi, birçok ülkenin ve Avrupa Birliği'nin katkı vermesiyle İnsan Beyni Projesi adıyla çalışmalarına devam etmektedir.
Tek bir hakikat var ama birden çok simülasyon var. Hangi simülasyon evreninde olduğunuzu bilemeseniz ve kendinizi yaratıcı bilirken aslında sizi de yaratan birinin varlığını fark etseniz ne olur?
İnsan ömrünün uzaması, insanın bilinci ve düşünceleriyle dünyada yaşamını devam ettirebilmesi için yapılan çalışmaların anlatıldığı bilim ve felsefe ile kurulu çok güzel bir kitap. Gerçeklere dayanan bu bilgileri okurken insanlığın aslında ne kadar gelişiyor olduğuna şaşıracaksınız. Öze baktığımızda ise gördüğümüz "Her şey Bir'den var oluyor ve tekrar Bir'e dönüyor." Biz edebiyatçıların gözündeki Vahdet-i Vücut ... Başlangıç ve Son.
Gerçekten bir şeyler katan, beyninizi düşünceyle çalıştıran bir kitap istiyorsanız tavsiyemdir.
208 syf.
·
Puan vermedi
Roman, 19. yy başlarında Napolyon'un tahta çıkışının tasviriyle başlıyor. Tüm asillerin bulunduğu görkemli bir giriş yapıyoruz hikayeye. Bu gösteri sırasında tanıştığı bir askere karşı babasının uyarılarını dikkate almayan Julie, tüm hayatını etkileyecek bir karar verir. 6 bölümden oluşan eserde Julie'nin hayatı boyunca yaşadığı olaylara tanık oluyoruz. Eserde sürekli toplumsal kuralların insanların hayatlarını nasıl şekillendirdiği üzerinde durulmuş. Gururunu, saygınlığını kaybetmemek için başkasına duyduğu ilgiyi saklayan evli bir kadının yaşadığı içsel sıkıntıları, mutsuz evliliğinde sadece görev bilinciyle yaptığı çocuğuna veremediği sevgiyi başarılı bir şekilde anlatmış yazar. Toplumsal kurallara bağlı kalmanın ve kalmamanın etkilerinin başarılı şekilde anlatıldığı eserde Balzac'ın güçlü betimlemeleri bizi olayların içine çekiyor. Ben eseri sevdim. Ama bir Vadideki Zambak kadar güçlü değil bana göre her ne kadar ondan daha akıcı ve rahat okunur olsa da ...
Okur Takip Önerileri
464 syf.
·
Puan vermedi
19. yy İngiltere'sinin dönem özelliklerinin, sınıf farklılıklarının ve Sanayi Devrimi'nin halk üzerindeki etkisinin anlatıldığı bir eser. Tüm bunları aşkı arayan Lady Chatterley ve onun yasak ilişkisi üzerinden veren yazar, başarılı betimlemeler ile okuyucuyu olayın içine çekmeyi başarıyor. Kitaptaki karı koca ilişkisi ve erkeklerin kadınlar ile ilgili rahat söylemleri biraz garipti. Zaten bu yüzden de yazıldığı dönemde tutucu kesimler tarafından tepki almış. Çağın olaylarına ışık tutması açısından okunabilir.
304 syf.
·
Puan vermedi
Jane Austen tutkunları için keyifle okunacak bir kitap... Kitaplarındaki karakterleri bulmak istememize neden olarak gerçekten biz bayanlara kötülük mü ediyor, yoksa aslında bize aşkın yolunu mu gösteriyor?
437 syf.
·
Puan vermedi
Bilindiği üzere Sartre varoluşçu yazar ve filozoftur. Sartre'nin varoluşçuluğu, insanın önceden tanımlanmamış bir varlık olarak ele alınmasıdır. İnsan kendi yaşamını ya da tanımını kendi kararıyla verecektir. İnsanın içinde bulunduğu koşullar içinde yaptığı tercihleri onun kim olacağını ve ne olacağını belirler. Varoluş özden önce gelir.
Kitaba gelecek olursak Akıl Çağı, Özgürlüğün Yolları serisinin ilk kitabı. Ana karakterimiz Mathieu, özgürlüğüne düşkün, özgürlüğünden ödün vermemek adına bağlanmamayı tercih eden bir adam... Fakat, tercihleri ve yaptıkları onu ne kadar özgür kılıyor? Sorunun burasında Sartre'nin insan tercihleriyle ne olacağını belirler düşüncesi kendini gösteriyor. Romanda geçen insanlar içe dönük, kalabalık içinde bile yalnız tipler. Bir anda mutluyken kendi kabuğuna çekilen, birbirini hem çok seviyor görünüp hem de birbirinin kusurlarını bulup içten içe nefret eden insanlar. Mathieu'nun varoluşunu ortaya çıkarıp özgürüm düşüncesi ile yaşarken neleri kaybettiğini ve aslında ne kadar klasik ve herkesçe hayat yaşadığını fark ettiğini anlatıyor.
444 syf.
10/10 puan verdi
Birilerine akıl sağlığınızın yerinde olduğunu anlatmaya çalışsanız, inandıramasanız ve hayatınızın tümü dünyanın en berbat akıl hastanesinde geçse ne hissederdiniz? Bir insanın ailesi, istediklerini yapmadı diye evladını nasıl deli olarak suçlayıp bir hastaneye kapatabilir? Yazar, Willard Akıl Hastanesinin gerçeklerini inceleyerek bu kitabı yazmış. 54000 hastanın içinde yarısının orada öldüğü bir hastane... 1900'lerin başında akıl hastalığı kavramının çok farklı algılandığı sırf bu yüzden ailesine, kocasına karşı gelen kadınların da yatırılmasından dolayı hastalarının yarısından fazlasını kadınların oluşturduğu bir hastane. Kitap yüreğinize işte bu gerçeklerle donatılmış yürek burkan bir hikayeden oluşuyor. Clara'yı aşkını, yaşadıklarını ve bir gün bu hastaneden çıkma umuduyla akıl sağlığını korumasını okumanızı tavsiye ederim. Arkadya Yayınları her zamanki gibi şaşırtmadı .
96 syf.
9/10 puan verdi
Yusuf Atılgan kendi çizgisi dışında bir hikaye oluşturmuş. Onun diğer iki kitabında mekan şehirken bu kez farklı bir mekan seçip köy yaşamını ele almış.Bu açıdan biraz toplumcu yazarlara benzemiş.Yusuf Atılgan son dönemlerinde kitapta bahsettiği mekanlarda yaşamış, bunu eserinde kullanmıştır. Karakterleri toplumdan soyutlanmış insanlarken bu kez farklı bir şekilde yaklaşıp dışlanmış bir karakter yaratmamış. Ama bu demek değildir ki tamamen farklı bir açı oluşturmuş. Her ne kadar toplumdan dışlanmamış bir karakter olsa da Selim, kendi isteğiyle uzak duran bir insandır. Canistan, Yusuf Atılgan'ın son eseri ve tamamlayamadan vefat etmiş. Eserin bir bölümü eksik, fakat okuduğunuzda bu eksiklik göze çarpmıyor. Yusuf Atılgan'ın en rahat okuduğum kitabı oldu sanırım.
