Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Veysel Şahan

Veysel Şahan
@le_syev
Okur/Yazar/Gezer
16 Eylül
65 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
215 syf.
·
Puan vermedi
Gaye adı altında bir köşeye sıkışmışız. Amaçlarımızın köleliğinden kurtulmak adına dahi tarafımıza dayatılmış sorumluluklarımız var. Bu sorumluluklar dahilinde telaş içinde geçen günlere ortak olan; düşüncelerimiz, bizi biz yapan sebebe götürecek tek soyut gerçek olacaktır. Bu soyut gerçeklik ile kurulan bağlam ise bizi “sorgu”ya itilmiş bir ruh
Kendini Bilmek
Kendini BilmekMichel Foucault · Profil Kitap Yayınları · 2019579 okunma
Reklam
215 syf.
·
Puan vermedi
Kendini Bilmek
Kendini BilmekMichel Foucault
7.7/10 · 579 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
296 syf.
·
Puan vermedi
Varoluş esastır. Düşünme yetisi olan her varlığın yoktan varolan yaratılışlara olan hakimiyeti; bireyin hayal dünyasına kattığı renklerin tonlarıyla alakalıdır. Tonların usulü dahilinde "neden düşünmeliyiz?" sorusuna cevabı ise varlığının dünya üzerinde ettiği yerin sağlamlığıyla ölçebilir. Sigara içen her insan; hangi markanın kendi
Neden Nasıl Düşünürüz?
Neden Nasıl Düşünürüz?Jean-Pierre Changeux · Metis Yayıncılık · 200944 okunma
264 syf.
·
Puan vermedi
Düşün ki; “düşündüğün kadar düşeceksin” deseler, düşüncelerine verdiğin yön dahilinde ilerleyecek ve ulaştığın sonsuzluktaki son noktada geri dönüş biletin varolmuş gerçekliğindeki o an olacak deseler ve ekleseler “düştüğün yeri sen dahi bilmiyorsun fakat düşüncelerin belli çerçevede işliyor, bu düşüncelerden vazgeçersen daha da düşmeyeceksin” gibi bir öngörülebilir bir son sunsalar, geleceğin için hangisini seçerdin? Hayatının anlamını bulmak ve sonsuzluğun sonunda tekrar yükselmek adına düşüncelerin ile düşer miydin yoksa yaşadığın hayatının gerçekliğine kapılıp düşünme opsiyonunu ortadan mı kaldırırdın? Aslolan gerçek, neyi düşündüğünden ziyade; olmasını istediğin, gerçekleşmesi için çaba harcadığın hayatının bir sonuca bağlanması umuduyla kendini yok ediyor olmasıdır.
Kendi İçine Düşmek
Kendi İçine DüşmekÖzkan Gözel · KETEBE YAYINEVİ · 201839 okunma
Reklam
192 syf.
·
Puan vermedi
Her insanın doğaya olan tutkusu, yaşadığı binaların ve çalıştığı ortamın negatifliğine karşın huzur bulmak veya kafayı dağıtmak adına oluşmuştur. Veya bir hafta sonu “değişiklik olsun” mantığıyla sosyalizmden uzak, yürüyüş yollarında; doğaya baktıkça insandan uzaklaşılan hayatın olumlu etkilerini görmek adına da düşünülmüş olabilir. Veyahut benim
Stoa Felsefesinin Kuruluş Fragmanları
Stoa Felsefesinin Kuruluş FragmanlarıKıbrıslı Zenon · Albaraka Yayınları · 202160 okunma
320 syf.
·
Puan vermedi
Tanım gereği gördüğümüz insanları analiz etmemiz gerektiğinde; yüzlerinin, karakterleriyle örtüştüğünü ve üstüne bunu yapmamıza olanak sağlayan şeyin “insan sarrafı” olmamızdan kaynaklandığını söyleriz. 27 yıldır yaşıyorum ve sanıyorum ki ben de bir insan sarrafıyım fakat insanların yüz çizgilerinden kişiliğini değil; kaz ayaklarının çıkmasından yaşlılığını çözebiliyorum henüz :) Sosyal çevrede gördüğümüz hatların; ekran karşısına yansıması da insanın yaşanmışlığıyla değil oyunculuğuyla alakalı bu noktada. Bundandır ki hüznü paylaşan detaylar daha ilgili gelir insana. İnsan her şeyden mutlu olabiliyorken, ekran karşısında hüznü hisseden; onu kendi hayatında yer etmesiyle şekillendirmeyi hedefler her zaman. Bu olası durum da ekranda olan her şey; insanı, mutlulukla değil hüzün ile birleşmesini hedefler. Ve yine bundandır ki, herkesin güldüğü şey ile kısmi değişkenlik gösteren hüzün sahnelerinde daha duygusal karakterlerin gözü dolmuştur. Bergman bu duyguların beyaz perdedeki anlamını yazmış ve izlemeyenler için, her sahnede bizzat aktarmıştır. Sevgiler…
Sinematografi İnsan Yüzüdür
Sinematografi İnsan YüzüdürIngmar Bergman · Agora Kitaplığı · 201276 okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
Tek bedene ait tek bir ruh. Ömrümüzün sonuna dek bu sorumluluğun hükmü, kullanmak üzere bize verilmiş. Fakat insanı normal bir tanım ile bir form dahilinde kabul etmeden; alışagelmiş ve herhangi bir öğretiyi kabul etmeden klişe bir yaşam ile devam ettirmiş olan, insan. Yaşıyoruz ama neden yaşadığımızı, amacımızın; yaşantımıza olan etkisini düşünmeden, hatta bir amaç edinmek yerine yine herkesin yaptığını yaparak aynı ahlak ile çatışıyoruz. Bu kabul edilemez gerçeği insanın benimsemiş olduğu duygular ile hayatına dahil ediyoruz. Bir şeyi öğrenme gayreti olmayan insan; hiçbir şey bilmediği halde nasıl olur da kendini öğrenebilir? Bunu sorgulamak lazım. “İnsan felsefesinin sorun haline dönüştürdüğü "insan nedir?" sorusu insan var olduğu andan itibaren onun zihnini meşgul eden sorunların en önemlilerinden biri olmuştur. Bu soru ile insan kendisini merkeze alır. İnsanı tanıma açısından bu önemli bir çıkış noktasıdır. Zira insandan hareket edilmesi gerektiğini vurgulamayan neredeyse hiçbir düşünce biçimi yoktur. Çünkü Goethe'nin dediği gibi "Insan kendini yalnızca insanda tanır." Bu nedenle hem felsefi hem bilimsel hem de dini yaklaşımlar insanı tanıma ve onun neliği, gerçekliği ve maddi unsurları üzerine görüş sahibi olma arzusunu her zaman devam ettirmişlerdir. Öncelikle insanı bilme yani insanın kendi kendisini bilme durumu gerçekleşmeden, insanın başarılarını ve geleceğe yönelik beklentilerini açıklamak olanaklı değildir. Ayrıca insanın hem kendini hem de kendi dışındaki dünyayla olan ilişkisini anlama ve anlamlandırma çabası da bu sorunun dışında düşünülemez.”
İnsan Felsefesi
İnsan FelsefesiMüslim Akdemir · Birey Yayınları · 201122 okunma
198 syf.
·
Puan vermedi
Bahşedilen bu hayatta kullanmamız için verilen ve kullanmamak için direnen biz insanların; duygu ve mantıklarının çatıştığı, içine aldıkları çemberde ikili savaş verip olmaza sürüklediği, aklın yolunun bir olduğunu söyleyip körü körüne inandıkları ve sorgulamadan yaşanan bu hayatı görmezden gelecek kadar aptallaştığı ve trajedisinin içinde gizlediği organına bağlı sadakatinde olan bellek ve zihin kontrollerimizin yapıldığı, kullanmak için bir sebep göremediğimiz bizlerin soyut organı; Akıl. Akılcılık ise bu soyut kavrama dayanan görüşlerin sadece düşünce yoluyla empoze edilmesiyle, görüşsel birliğin dışında insanın kendi ruh haline ve karakterize ettiği yaşamda çevresine sunabildiği görüş ayrılığını anlatır. Farzedelim ki insan, nesnel bir kavramı kendi düşünce yapısıyla öznelleştirirse; kendine has olan bu düşünce yapısı, o insanın ilk akılcılık deneyimi olmuş olur. Bizi biz yapan olguların; imgesel bir güç ifade etmelerini gözle görülmediği noktada korkularımızla saklamak yerine; “olması gerekenin bu olduğu” gerçeğini benimsetmeye çalışmaktır, Akılcılık. Kendi nezdimde akıl ve akılcılık kavramını günlük ritüele bu şekilde çevirebilirim. Kitapta geçen akılcılık ise; Akılcılığın altın çağını yaşatan Descartes’ten Spinoza’ya, Leibniz’den Hegel’e anlatılmıştır. Düşünürlerin felsefesi ve kendi kuramları göz önünde bulundurularak; akılcılığın ayrı noktalarda birleşen “aynılığını” bulmaya çalışmıştır. Sevgiler…
Akılcılık
AkılcılıkJohn Cottingham · Dergah Yayınları · 201537 okunma
72 syf.
·
Puan vermedi
Şimdiye kadar açıklanamamış olan soyut anlamını somutlaştırıp iki aklıselim birey arasında kurulmaya çalışan ilişkinin; bir tık daha üst boyutu: Aşk. Aşkın evrensel dilini benimseyen bir kaç faktörü, bir kaç düşünür diliyle de açıklayıp; siyaset ve sanat üzerine olan etkilerinden de bahsettiği, 6 farklı konu üzerine röportaj niteliğinde yazılmış deneme kitabı. Her çiftin kendince oluşan aşk tanımına; genel anlamda sorunlandırılmış konulara ket vurduğu, çerez niteliğinde bir kitap. Ayrıca adının Aşka Övgü olmasından ötürü yeni neslin ilgisini çekebileceğini düşündükleri bir kitap olursa şayet; yanılmış olurlar :) Sevgiler. “...Herkesin aşk öykülerini ne kadar çok sevdiğini biliyoruz! Felsefeci o öyküleri neden bu kadar sevdiğimizi sorgulamalıdır.”
Aşka Övgü
Aşka ÖvgüAlain Badiou · Tellekt · 2021686 okunma
187 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.