Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hatice şentürk

Hatice şentürk
@librarystory
216 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Merhaba kitap dostları, #natsumesoseki nin okuduğum diğer kitaplarına hiç benzemeyen eseri #madenci yi #harukimurakami nin son sözü ve #sinanceylan çevirisiyle okudum. Eser Tokyolu, 19 yaşında bir gencin gönül meselesi yüzünden ailesiyle arasının açılması ve evini terk etmesiyle başlıyor. Kafasında ölüm düşüncesi, hayatı arkasında bırakmak arzusuyla yürüyor da yürüyor. Derken kendisine bir madende iş teklif eden Çozo ile tanışıyor ve takılıyor peşine. Eserin büyük bölümü de madene gidene kadar yolda geçiyor. #soseki eseri bir madencinin kendisine anlattıklarından yola çıkarak tefrika olarak yazmış. Eserde madenin adı verilmese de Murakami söz konusu madenin Aşio Bakır Madeni olduğunu belirtiyor. Yazar toplumsal mesaj verme kaygısı taşımasa da o dönemde en aşağılık iş olarak görülen madencilerin hangi şartlarda çalıştıklarını detaylı biçimde gözler önüne seriyor. Yazarın sıkça kullandığı "bu kitap bir romana dönüşemedi" gibi cümleler de eseri diğer Soseki eserlerinden ayırıyor. Diğer eserlerinde olduğu gibi eleştirel bir tutum bu eserde pek göremiyoruz, yaşananların ana karakter üzerindeki etkisinden bahsetmemiş. Neyse daha uzatmayayım. Ben Soseki eserleri içinde en çok bunu sevdim. Sizlere keyifli okumalar.
Madenci
MadenciNatsume Soseki · Jaguar Kitap · 20181,049 okunma
Reklam
168 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
#japonbaligininguncesi moderatörlüğünde #japonbalığıylajaponedebiyatı okuma grubumuz ile #murakamikaze etkinliği düzenliyoruz. Türkiye'de #harukimurakami kitaplarının basımı kronolojik sırayla olmadığından çoğumuzun daha önce çorba gibi okuduğumuz eserleri basım sırasına göre tekrar okuyoruz. Bu grupla #murakami okumak ayrı bir keyif. Eserlerin bir kısmında gördüğümüz Fare karakteri ile aslında tanıştığımız eser bu. Ölüm teması esere güzelce yedirilmiş. Eserlerinde görmeye alışık olduğumuz kuyu metaforu bu eserle başlıyor. Yazar #rüzgarınşarkısınıdinle 'yi 20'li yaşlarında yazıp çevirisine çok sonra izin vermiş.Anlaşılıyor ki daha ilk eserinde tarzını belirginleştirmeyi başarmış. Murakami okuyacaksanız sıralamayı göz önünde bulundurun derim. #alivolkanerdemir çevirisiyle keyifli okumalar dilerim.
Rüzgarın Şarkısını Dinle
Rüzgarın Şarkısını DinleHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20205,3bin okunma
304 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Haziran ayının son kitabı Polonya edebiyatının nobelli yazarı #olgatokarczuk un #sürpulluğunuölülerinkemikleriüzerinde eseri ile herkese merhaba. Eserin ana karakteri herkesin "kaçık karı" dediği, William Blake çevirileri yapan, İngilizce dersleri veren, köprü mühendisi ve yıldız falı bakan Janina Duszejko. Yaşadığı bölgede avlanma adı altında çok fazla hayvan katliamı var. Duszejko'nun en belirgin özelliği merhametsizce bulduğu avlanma ya da başka şekilde hayvan ölümlerine karşı duruşu. Janina insanlardan çok hayvanların hayatına önem veren; hayatın anlamını gök yüzünde, yıldızlarda arayan bir kadın. Eser Janina'nın komşusu Kocaayak'ın ölümüyle başlıyor. Ardından hayvanlara eziyet edip onları katleden kişiler birbir ölürken, Janina sürekli cinayetleri hayvanların işlediğini, doğanın insanlardan intikam aldığını öne sürüyor. Ölümlerin doğal ölüm mü cinayet mi olduğu, cinayetse failinin bir insan mı hayvanlar mı olduğu eserin sonuna kadar netlik kazanmazken eser bu yönüyle de polisiye türüne göz kırpıyor. Tokarzcuk ilk kez okudum, okuru hemen içine alan dilini, hayvan hakları gibi kanayan bir yaraya parmak basan konusunu sevdim. Yazarın diğer eserlerini de okuyacağım. Kitapla kalın.
Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde
Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri ÜzerindeOlga Tokarczuk · Timaş Yayınları · 20201,863 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yaz sıcağının okuma hızımı da düşürdüğü şu günlerde #japonbalığıylajaponedebiyatı okuma grubumuzla harika bir okuma daha yaptık. Son derece aykırı bir kişilik olan Mişima, enteresan hayatından kesitler sunuyor bu eserde. Eserde II.Dünya Savaşı'nın gölgesinde bir gencin kendini bulma, anlama çabası anlatılıyor. Eserdeki genç Mişima gibi eşcinsel ayrıca sadist eğilimleri var. Küçük yaşlardan beri "diğerleri gibi" olmadığının farkında. Savaş uçakları şehirlere bombalar yağdırırken bir yandan kendini toplumsal normlara uymaya zorluyor diğer yandan tutkularının, eğilimlerinin gerçek olup olmadığını sorguluyor sürekli. Yazıldığı dönem de düşünülünce Mişima'yı sarsıcı derecede cesur buldum. Kendisi de intihar etmiş olan yazarın bu eseri de intihar ve ölüm ekseninde ilerliyor. Japon edebiyatı seviyorsanız mutlaka okuyun bu eseri ama önce Mişima'nın biyografisine bir göz atmanızı öneririm.
Bir Maskenin İtirafları
Bir Maskenin İtiraflarıYukio Mişima · Can Yayınları · 20171,056 okunma
224 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
#japonbalığıylajaponedebiyatı okuma grubumuzla ilk nobelli yazarımızı okuduk.Tabi #japonedebiyatı ile başlayacaktık. #kurbanıbeslemek #deliliktenkurtarbizi #gözyaşlarımısileceğigün eserdeki üç öykünün isimleri. Bu eseri beklediğimden çok daha çarpıcı buldum. Öykülerin tamamı otobiyografik izler taşıyor. Özellikle II.Dünya Savaşı'nın sancıları tüm öykülerde belirginken aile, anne, ırkçılık eserde öne çıkan temalar. Bu temaların ortaya konuş biçimi de çok sarsıcı olmuş. İlk öyküde bir çocuğun gözünden savaşı, ikinci öyküde zihinsel engelli çocuğuna bağımlı şişman adamı, son öyküde ise kendini karaciğer kanseri zanneden bir akıl hastasını görüyoruz. Öykülerin bir başka ortak noktası da anlatılan olayların her öyküde karakterler açısından travmatik olması. Beni en çok etkileyen öykü ilk öykü olurken üslubunu ve tekniğini en beğendiğim öykü son öykü oldu. Bu eseri grupla okumak çok daha güzeldi. Benim kaçırdığım birçok noktayı onlar gördü. Grup arkadaşlarımın hepsine teşekkür ediyorum. Kitapla kalın.
Kurbanı Beslemek
Kurbanı BeslemekKenzaburo Oe · Can Yayınları · 2015400 okunma
Reklam
160 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
#tahsinyücel in okuduğum ilk eseri #mutfakçıkmazı ile herkese merhaba. Yazarın da roman türündeki ilk eseriymiş benim için de güzel bir başlangıç kitabı oldu diyebilirim. Eser, İlyas Divitoğlu'nun ölümüyle başlıyor. Romanın devamında ise bu sona nasıl gelindiği anlatılıyor. Divitoğlu; soylu bir aileye mensup, ailesinin gözbebeği. Aile mirası azalınca Divitoğlu'nu da dedesi gibi yargıtay üyesi olsun diye hukuk okumaya büyükşehire gönderiyorlar. Divitoğlu, yargıtay hedefine kilitlenmiş bir şekilde çok sıkı çalışıp hocalarına da kendini çok sevdiriyor. Ancak ilk aşk, ilk reddediliş onun düşlerini yarıda bırakmasına sebep oluyor ve kendini yemek yapmaya veriyor. Yemek yapmak ise giderek bir saplantı haline dönüşüp kendisine dayatılanlara, soylu Divitoğlu olmaya, dünyaya karşı kafa tutma haline bürünüyor. "Utanmıyor musun İlyas, yüzün kızamıyor mu hiç? Utanmıyor musun? Sana yakışır mı, bir Divit'e yakışır mı? Bizim kabileden aşçı çıkar mı? " Eserin 143.sayfasındaki bu sözlerden etrafındaki insanların İlyas'tan özellikle soyundan dolayı da ne büyük bir beklenti içinde oldukları anlaşılıyor. Büyükleri bile ona saygı duyuyor oysa İlyas'a bu yük ağır geliyor. Böylece de ortaya aykırı bir karakter çıkıyor. Eseri çok başarılı buldum ve yazarın üslubunu çok çok beğendim. Bir de yazarın ödüllü romanları da var ki onları da hemen listeme ekledim. Kitapla kalınız.
Mutfak Çıkmazı
Mutfak ÇıkmazıTahsin Yücel · Can Yayınları · 2020438 okunma
168 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu kitap önerisini #marcelproust un #kayıpzamanınizinde serisini okuyanlar içindir. Elimdeki #proust incelemelerinden #mehmetrifat ın #marcelproustyadabirromanyaratmakeserini tanıtmak istiyorum sizlere. Eser Proust'un yıllara bölünerek anlatılan biyografisiyle başlıyor. Ardından başyapıtının her cildi için kısa bir özet bölümü görüyoruz. Eserde sadece adı geçenlerde dahil olmak üzere beş yüzü aşkın karakter bulunuyormuş. Bunlardan olay örgüsüne sık dahil olan karakterler ve Proust'un bu karakterleri gerçek hayatından kimlerden esinlendiği açıklanmış. Proust'un roman tekniği, zaman kavramı, anlatıcı, yayınlanmış Proust eleştirileri, on yıl yanında çalışan hizmetlisi Celeste'in tanıklığında Proust ve Proust albümü eserin diğer kısımları. Okudukça hafızamda eser tekrar tekrar canlandı. En çok da Celeste'in tanıklığı bölümünden etkilendim. (Eserin gerisi zaten kuramsaldı) Celeste; astımı yüzünden odasından çıkamayan yazarın eserin tamamını, geceleri asla uyumadan hasta yatağında yazmış olduğunu, sadece eserine malzeme toplamak için çok sevdiği kibar alemine katılmak üzere çok nadir dışarı çıktığını anlatıyor. Kısacık ama Proust dolu bir incelemeydi. Kitapla kalın.
Marcel Proust ya da Bir Roman Yaratmak
Marcel Proust ya da Bir Roman YaratmakMehmet Rifat · Yapı Kredi Yayınları · 2015113 okunma
168 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
@japonbaligininguncesi ile japon edebiyatı okumaya tam gaz devam ediyoruz. Yine güzel bir okuma oldu.Eserin ana karakteri Utsugi seksenine yaklaşmış, sağlık sorunları olan bir adam. Aynı zamanda zengin ve kültürlü bir ailenin reisi. Utsugi, gelini olan Satsuko'ya duyduğu cinsel arzuyu saplantı haline getirir. Geleneksel değerlerimize ters düşen bir durumu ele alan yazar, aslında yaşadığı dönemde Japon aile bağlarının çöküşünü eleştirirken, gelini Satsuko sayesinde hayata tutunup ölüme meydan okumaya çalışan bir ihtiyarı da görüyoruz. Eserin en beğendiğim yanı ise ailece gidilen kabuki tiyatrolarından, tiyatrocuların makyajına; budanın manastırdaki ayak izlerinden, dönemin sosyal hayatına Japon kültürününü yansıtan daha birçok unsuru da eserde bulabiliyorsunuz. Güçlü alt metni olan dolu bir eser yazmış #tanizaki Zaten Japon edebiyatında sıkça rastladığımız cinsellik konusu Tanizaki eserlerinde daha baskın anladığım kadarıyla. Özellikle Utsugi karakterinin derinliğini sevdim. Eser filme de çekilmiş ama bence kitap yeterli. Japon edebiyatı seviyorsanız zaten okuyacaksınız. Keyifli okumalar.
Çılgın Bir İhtiyarın Güncesi
Çılgın Bir İhtiyarın GüncesiCuniçiro Tanizaki · Can Sanat Yayınları · 2019344 okunma
144 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
@japonbaligininguncesi okuma grubumuzla birlikte grubumuzun değerli üyesi #rüyamertaltıncı nın kitabını okuduk. Eser farklı şehirlerde yaşanan beş farklı öyküden oluşuyor, öyküler birbirinden tümüyle bağımsız değil. Ben en çok Belçika'da Sonbahar isimli öyküden hoşlandım. Öykülerin bir ortak noktası da karakterlerin sanatla ilgilenmesi. Resim, müzik, edebiyatla yoğurulmuş öyküler adeta. Öykünün geçtiği şehrin bir mevsimdeki hali de güçlü bir şekilde tasvir edilmiş. Eser de olay akışının yanı sıra mimari, tarih, kültür gibi birçok konuda bilgi verilmiş ki bu yönüyle eser öyküden ziyade anı türüne benziyor. Zaten yazarın kendisi de anlatı olarak kategorilendirmiş. Sıcak, samimi, hoş bir eserdi. Kalemine sağlık Rüyacığım. Sevgiler
Şehirleri Konuşturan Kadınlar
Şehirleri Konuşturan KadınlarRüya Mert Altıncı · Flora Kitap · 202148 okunma
208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Öncelikle beni bu harika eserle tanıştırdığı için @k.i.t.a.p_g ye teşekkür ederim. İki bölümden oluşan eser kıskançlıklarla, saplantılarla örülü sancılı bir aşk hikayesi. Ana karakterimiz Philippe, amazonum dediği hayallerinin kadını olan güzel Odile'i bulur. Ancak onunla evlilik çok da kolay değildir. Eserin ikinci bölümünde ise İsabelle'in Philippe'e olan aşkını görüyoruz. Özellikle ilk bölüm, belki Phillippe karakterini Marcel'e benzettiğim ya da konuları benzer olduğu için, ben de Proust'tan aldığıma yakın bir tat bıraktı ancak çok özgün bir eser Ah şu Fransız aşkları... Eserde anlatılan kaçan kovalanır türünde bir aşk. Philippe, hayatın anlamını aşkta gören ancak acı çekmiyorsa aşık olduğu kişilerden bıkan bir karakterdir, aşık olduğu kadın onu ne kadar aldatır, yalan söyler, kıskandırırsa Philippe de kadına o kadar bağlanır. İsabel ise kimsenin birbirine acı çektirmediği gerçek aşka inanır. Karakterlerin derinliği; güzel, uzun cümleler ve betimlemeler çok başarılı. Karakterlerin hepsini ayrı sevdim. #tahsinyücel in çevirisiyle lütfen bu eseri okuyun. Sevgiler #iklimler #andremaurois
İklimler
İklimlerAndre Maurois · Helikopter Yayınları · 20082,758 okunma
Reklam
134 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Mitoloji severler buraya gelsin. #jeanettewinterson dan yine farklı bir kurgu okudum. Mitoloji ile ilgilenenler Atlas mitini bilir. Atlas titanlardan biridir ve diğer titanlarla birlikte Oliympuslulara karşı savaş açar. Savaşı Olimypuslular kazanınca da Zeus tarafından cezalandırılır. Cezası gökkubbeyi sonsuza dek sırtında taşımaktır. Winterson, bu eserde bilinen Atlas mitini tekrar kurgulamış ve farklı bir son yazmış. Eserde Atlas, gökkubeyi değil de uzay boşluğunda dünyayı sırtında taşır şekilde tasvir edilmiş. Dünyanın yükünü sırtında taşıyan Atlas dışında ; Hera, Herakles, Zeus gibi insani zaafları olan, öfkeli, kibirli ve bencil diğer tanrıları da bu eserde görüyoruz. Winterson'un esere yazdığı son söz de çok hoşuma gitti. Kendisi küçük yaşta bir aileye evlatlık verilmiş, biyolojik ailesini hiç tanımadığını, yanında o ailesinden kalan bir dünya getiremediğinden kendisine yeni dünyalar kurguladığını belirtiyor. Eserde kader, geçmişin yükü, geleceğin ağırlığı zengin metaforlarla irdelenmiş. Çabucak okunan iyi bir eser , okuyunuz.
Atlas'ın Yükü
Atlas'ın YüküJeanette Winterson · Sel Yayıncılık · 2018583 okunma
192 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
#yusufatılgan ın #aylakadam eseriyle devam ediyorum. İtiraf etmeliyim ki dört bölümden oluşan eserin ilk bölümü beni bir sıktı. Olayları zihnimde oturtamadım ki bunun sebebi anlatıcının değişmesi ve bilinç akışı tekniklerinin kullanılmasıydı. Ancak ikinci bölümden itibaren her şey yerli yerine oturdu. Sabretmek lazım dostlar. Eserin konusuna dönecek olursak annesini çocukken kaybetmiş, teyzesi tarafından büyütülmüş ana karakterimiz C. tam bir aylaktır. Nefret ettiği babasından kalan para ile rahat bir hayat sürdürür, bir iş görmez. Hayatın anlamının aşkta olduğunu düşünerek "Dünyada gereğinden çok kadın vardır yalnız bir teki yoktur." diyerek o tek kadının arayışındadır. Ayşe ve Güler , C.nin hayatına girip çıkan kadınlardır. Asıl üzerinde durulması gereken kısma gelecek olursak C. toplumu oluşturan insanların değer yargılarına sahip değildir. Evlenip çocuk yapmayı, her gün işe gide gele bir rutinin parçası olmayı istemez. Kimse gibi olmak istemez ve bireylerin kalıplara sığmasını reddeder. Bu yönüyle C.yi Camus'un Yabancı eserindeki Mersault karakteriyle benzer buldum ki. Okuyanlar bilir Mersault'un da tek suçu toplumsal değer yargılarını benimsememiş olmasıydı. Atılgan, eserinde bilinç akışı, iç konuşma anlatım tekniklerinden faydalanırken karakterlerin birbirleriyle yazışmalarına ve gözlemlerine de yer vermiş. İyi ki okumuşum hatta şimdiye kadar neden okumamışım dediğim bir eser oldu. Kitapla kalın.
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201959,9bin okunma
232 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Japon edebiyatı okumalarıma devam ediyorum. Bu eseri de #japonbalığıylajaponedebiyatı okuma grubumuzla okuduk. Japon romanının ilk örneklerinden olan eser bir üniversite öğrencisinin çıktığı bir tatil sırasında yanında batılı birisi olduğu için dikkatini çeken daha sonra hocam diye hitap edeceği adamla tanışmasıyla başlar. Hoca hayata ve tüm insanlığa küskündür ve insanlardan nefret eder. Eser iki karakter arasında gelişen duygusal bağa ve hocanın hayata küsmesinin ardında yatan sır perdesine odaklanır. Eserlerinde genellikle doğu - batı çatışmasına yer veren Soseki'nin bu eserinde ise köylü - şehirli çatışması öne çıkıyor. Eserde yer yer boşluklar olduğunu düşünsem de türünün ilk örneklerinden olduğunu düşünürsek başarılı buldum. Japon edebiyatı seviyorsanız zaten okuyacaksınızdır. Kitapla kalın
Gönül
GönülNatsume Soseki · Maya Kitap · 20181,548 okunma
240 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
#magdaszabo nun #kapı romanı; dostluk, değerler ve güven hakkında çok dokunaklı bir öyküye sahip. Eserin ana karakteri Emerenc kendi kuralları olan bir temizlikçi. Öyle ki evine gideceği insanlar hakkında önce araştırma yapar, çalışacağı kişileri kendi belirler ve işinde çok iyidir. Öteki dünyaya inanmaz ancak en büyük hayali kendine bir anıt mezar yaptırmaktır. En önemlisi ise evinin kapısını asla kimseye açmaz, evine gelenleri de antresinde ağırlar. Olayın anlatıcısı olan yazar kadın bir arkadaşının tavsiyesi üzerine zaten aynı mahallede başka bir binanın kapıcılğını da yapan Emerenc'ten kendileriyle çalışmasını ister ve aralarında giderek güçlenen garip bir dostluk gelişir. Macar yazarın okuduğum ilk eseri, çok duru bir üslubu var. #izanınşarkısı da sırada bekliyor. Ben eseri çok beğendim mutlaka okuyun. Sevgiler
Kapı
KapıMagda Szabo · Yapı Kredi Yayınları · 20211,249 okunma
124 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
#godotyubeklerken kendinden öncekilerden çok farklı olduğundan yazıldığı dönemde çok tepki çekmiş bir eser. Traji komik bir absürd tiyatro. Serim, düğüm, çözüm bölümleri olmadığından bir olay örgüsü yok. Eserimiz Vladimir ve Estragon isimli iki karakterin bir ağacın altında Godot'yu beklemesinden ibaret. Bu basit gibi görünen kısacık eser içinde çok fazla anlam barındırıyor. Bu eser bekleyişin, umudun eseri. Karakterler yanlarındaki ağaca kendilerini asmak suretiyle arada bir intihar etmeyi düşünseler de ölmemek için bir sebepleri var. Godot'yu bekliyorlar. Varoluşçuluk felsefesinin derin bir şekilde işlendiği eser II.Dünya Savaşı sonrası yazılmış. Savaş sonrası gelecekten umudu kalmamış insanların umudu bekleyişi anlatılıyor aslında. Vladimir ve Estagon birbirleri olmadan yapamayan birbirlerine son derece zıt karakterlerdir. Bazı kaynaklar Estragon'un id, Vladimir'in ise süper egoyu temsil ettiğini söyler ki birlikte kişiliği oluştururlar. Bir de Pozzo ve Lucky karakterleri vardır ki Pozzo sömüren kesimi temsil ederken Lucky köleliği ve bedensel emeği temsil eder. Karakterler bu uzun bekleyiş sırasında çoğunlukla ipe sapa gekmez şekilde konuşurlar. Aslında bekleyişleri sırasında sürekli zaman doldurmaya çalışmaktadırlar. Çabucak okunan bir başyapıt, mutlaka okuyun.
Godot'yu Beklerken
Godot'yu BeklerkenSamuel Beckett · Kabalcı Yayınları · 20218bin okunma
118 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.