Hairiler, Taciler ve el-Ramla'daki diğer insanlar evlerinde kanepelerini, masalarını, halılarını, kütüphanelerini, çerçeveli aile resimlerini ve battaniyelerini, tabaklarını ve bardaklarını bırakmışlardı. Feslerini ve işlemeli elbiselerini, poturlarını, yedek kefiyelerini, gömleklerini ve kemerlerini bırakmışlardı. Maklube için gerekli baharatlarını, asma yapraklarını salamurada, günlük tatlı hamurları için unlarını bırakmışlardı. Yaban bezelye ve yasemin tarlalarını, çarkıfelek çiçeği ve kurutulmuş kırmızı anemon çiçeği tarlalarını, arpa ve buğday arasında yetişen dağ zambaklarını bırakmışlardı. Zeytin ve portakallarını, limon ve kayısılarını, ıspanak, bamya ve biberlerini bırakmışlardı. İpek ve ketenlerini, gümüş bileziklerini ve gerdanlıklarını, amber, mercan ve Avusturya paralarından kolyelerini bırakmışlardı. Çanak çömleklerini ve sabunlarını, deri ve yağları, İsveç fırınlarını ve bakır tencerelerini ve Bohemya'dan içki kadehlerini.. Gümüş tepsilerinde şekerli bademlerini ve kurutulmuş tatlı nohutlarını, birbirlerine yapıştırılmış ahşaptan yapılmış bebeklerini, sumaklarını, çivitlerini bırakmışlardı. Otobüs geldi Hairiler ve Taciler otobüse bindiler. Köyün delisi de bindi. İki tane karpuz taşıyordu. Firdevs, teyzesinin, annesine iki torba verdiğini gördü. Bir tanesi bebek için vitamin, değeri cam nargile ve tütündü. 'Arkada bıraktıkları bunca şeyden sonra insan neden cam nargilesini yanına almayı aklına getirirdi?' diye düşündü Firdevs.