Biz okurlar, sadece eğlence amaçlı olsa bile, arkadaşlarımızın kütüphanesini gözleriz. Bazen sahip olamadığımız ama okumak istediğimiz bir kitabı bulmak için yaparız bunu, bazense karşımızdaki hayvanın ne ile beslendiğini ögrenmek için.
Pazar günleri, hayatın intikam günleri.
Neşeli başlasın ve öyle geçsin diye gayret edildikçe insanı koyu bir yalnızlığa, anlaşılmaz bir kedere iten günler.
İçeriye tatlı sarı bir ışık doldu. "Mutsuzluğumuzun önemli bir nedeni şu floresan lambalar," dedi, "beyaz ışık yasaklansa milletçe depresyonu yeneceğiz."
Yaşam buydu işte. Yaşamak buydu. Onlar yaşıyordu. Güneşin ve gökyüzünün altında, ayaklarının dibinde sallanan denizin üzerinde, üzerlerine rüzgar üfleye üfleye ya da gününe göre yağmur damlaları düşe düşe sürdürüyorlardı yaşantılarını. Gerçek hayatı yaşıyordu onlar.