Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Losify
Losify
@losify
Kuşlar da kaderle uçar ``
UÜ
Sürgün
1991
256 okur puanı
Ekim 2018 tarihinde katıldı
Oyun oynamadan asla...
"Saçma sapan hareketleri var " veya "ne gıcık bir çocuk" denilenler anlamlandıran aynı zamanda ister istemez oyun oynatan bir kitap. Harikaydı! Herkese tavsiye ederim. Belki ara ara okumam gerekiyor.
Orda bir Şili var uzakta
Dünya haritasına baktığımda sonradan gözüme ilişecek bir ülke: Şili. 1973 Şili askeri darbesinde devrilen Salvador Allende'nin yeğeni ve darbenin mağduru olan yazar, 1973 yılı öncesini ve sonrasındaki ülkesini kaleme almıştır. Hem gazeteci hem de bürokrat kızı olduğundan 25 yıl boyunca siyasi sebeplerden ülkesine adım atamamış bu da onu yazar olmaya hazırlamış.
Kendi ailesinden ve çevresinden başlayarak toplumun yapısını sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi olarak akıcı ve zengin bir üslupla aynı zamanda öznel bir şekilde anlatmış. ( yazar bunu defalarca itiraf ediyor kitabında)
Ülkenin kaderini öğrenirken yazarı kendime çok yakın hissettim. Okurken de burası Şili mi yoksa Türkiye mi diye geçişler yaptım zihnimde. Toplum yapısını ve siyasi atmosferini birbirine paralel buldum.
Velhasıl çok şey kattı bana.
Uçmadan önce
Kitap; yazarın eline aldığı bir eser değil, röportajlarından uyarlamadır. Her alanda söylemi olan yazarın "Kadın/dişi" ile ilgili fikirleri bu kitapta toplanmıştır.
Kitabın olumlu tarafı akışkan bir üslupla kendini okutmasıdır. O da konuşmalardan alındığı için olabilir. Çünkü sohbet havasındaydı. Vermek istediği mesajlar, örgüleyerek tekrarlandığından insanın zihninde ister istemez yer ediyor.
Katıldığım ve katılmadığım düşünceleri var: Mesela kadından beklentilerin erkekler tarafından yıllarca örgütlenmesi, toplum baskısına dönüşmesi.. kadının anneliği yüke değil zevke dönüştürme.. cinsellikte kadının da hislerine önem verilmesi.. kadın zihninin sevgiye dayalı olması.. vs katıldıklarım. Ancak, tamamen özgürlük adı altında herkesin her şeyi yapabilmesi, kıskançlığı karı koca arasından kaldırıp yan ilişkilere davet çıkarması hatta evliliğin ortadan kaldırılması bundan doğan çocukların komün adı altında bir kurumda yetiştirilmesi vs.benim dünyama zıt fikirlerdir.
Kitap, meditasyon konusuna da yer vererek sonlandırılmıştır.
Kitaba kendimi kaptırmadan, süzerek aldıklarım bende kaldı. Bir kerelik okunabilir. Okunacak daha faydalı kitaplar var yoksa uçuşa geçirebilir.
Okur Takip Önerileri
Kendi dönemimde taşlar yerine oturdu
Willie baş kahramanımız 40 yaşından sonra Berlin'deki kız kardeşinin yanından Hindistan'a devrim hareketlerine gider bu sebeple de hapse düşer. Gençliğinde Londra'da eğitim görmüştür ve bir eser kaleme almıştır. Bu sayede hapisten kurtulur ve geri Londra'ya döner, tekrardan hayata tutunmaya çalışır. Aynı zamanda her bir yolculuğunda kendini tanımaya çalışır. Pişmanlıkları, keşkeleri veya öngördükleri vardır.
Hindistan'ın siyasi ve sosyal yönünü kast sistemindeki ayrı statülerdeki insanların hayatlarına değinen etkili bir eser olduğunu düşünüyorum. Yazarın eleştirel ama gerçekçi gözlemleri olaylara objektif bakışı olmuş. Eserde geçen baş kahramanımız Willie'nin ve temas ettiği şahısların sosyal, ekonomik ve diplomatik açıdan açıklayarak ele almış. Bu da zengin bir üslup kazandırmış. Karakterlerin fiziki ve içsel yolculuğunu çok güzel ifade etmiş. Aynı zamanda ironik mesajlar da mevcut.
Önceden olsa bu kadar etkilenmem dediğim ama bu dönemimde Kendimden de bir şeyler bulduğum bu eseri okumak bana çok şey kattı. Okumaya değerdi.
367 gün Aşk
İstanbul'daki bir gazetecinin tatilde arkadaşlarıyla yurt dışına gitmek yerine Nevşehir e gitmesi ve Peribacaralarında sadece kendisinin bulabildiği kime ait olduğunu bilmediği aşk mektuplarını ulaşması ve bu mektupların 367 güne bölünmesini konu alan bir kitap.
Kitabın başında yazarın kendi kabuğuna çekilmesi ve kendini yalnızlaştırması yazarlık huyu mu bilemedim o kısımlar beni gerdi. Nevşehir'e gidince bulduğu aşk mektuplarıyla içsel/aşk yolculuğuna çıkması farklı bir hava katmış. Kısa sürede değil de uzun sürede sindirerek okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Yoksa kısa sürede okuduğumdan bazı kısımlarda sıkılmadım değil.
Kimi yerlerinde uzun uzun düşündüğüm, bazi kısımlarını hızlıca geçtiğim aşk günlüğü mola verdiren kitap oldu.
Kişisel gelişim kitaplarini bir kefeye Marangozu bir kefeye koysam Marangoz ağır basar. Çünkü kişisel gelişimden ziyade bir şey.
Benim için yeri bambaska oldu.
Eser, iş kariyerini disiplinle tırmanan iş adamının başına gelen olay sebebiyle bir marangozun hayatını kurtarması ( daha sonra da gercek manada hayatini kurtaran olacaktir) ve sonrasında devam eden dostluğunu anlatıyor. Biri işinden başka bir sey düşünmeyen işadami diğeri ise zanaati ve insanlar üzerinde tesirler bırakan marangoz.. Ikisi hakkinda daha fazla bilgi vermek istemiyorum. Olay örgüsünden ziyade bakış açıları, hayata ve insana eğilimleri önemli..
Kitabı her insanın mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü insan sosyal bir varlıktır. Kendine ve başkalarına tesir etmektedir. Önemli olan güzel izler bırakmaktır. Bu kitap tam olarak bunu vermektedir. Sevgi, dürüstlük, dostluk..
Eser "harem" ismini bazı yerlerinde yansıtıyor. Çünkü iki farklı kadının hayatındaki imtihanlardan bahsediyor. Bunlardan biri, Kafkasya'dan bir anda kaçırılıp saraya getirilen Sasa( Didenur), diğeri ise itibarlı Osmanli aile mensubu genç kız olan Cemiledir. Yaşadıkları ayrı ayrı anlatılıyor ve sonra kader onları bir yerde birleştiriyor. Kitabın kapağına bakılınca haremden ibaret sanılmasın. Didenur'un memleketinden getirilip, eğitim aldığı zaman zarfı haremdir.
Sürükleyici ve yersiz betimlemelerden uzak üslubu hoşuma gitti. Osmanlı adetlerini ve o dönemki hayatın Avrupai tarzindan etkilendiğini resmetmesi de güzeldi. Boğmadan yüzeysel bir dil kullanmış.
17.yüzyıla ait film izlemiş gibi hissettim :)
Eser hayatın 5 kuralı:
1. Odaklanmak
2. Güç
3. Başarı
4. Akıl
5. Sorumluluk
Başlıklarından oluşmaktadır.
Sonrasında her birinin altında kalemler vardir.
Konuların bitimi gerçek hayattan hikayelerle veya şiirler ile desteklenmektedir. Aynı zamanda toparlayıcı niyetiyle "anafikir ve önemli noktalar" adı altında her birinde notlar yer almaktadır. Hikayeler ismini sık sık duyduğumuz kişilerin bulunduklari yere 'nasıl' geldiğini vurguluyor. KFC, Disney vb. Buna ek olarak farklı karakterde mevcuttur.
Kardeşimin bir lafı vardır : " insanlar hikayelerini anlatırken şimdi oldukları yerden bahsediyorlar. Halbuki oraya geldiği zorlukları anlatmalılar ki bu da başarının bir parça olduğu bilinsin. "
Bu kitapdaki hikayeler aynı bu şekilde, bütüncül almış. Aynı zamanda alıntılara da yer verilmiş.
Son bölüm olarak adımlar, hedefler, başarılı kişilik özellikler eklenmiş. Sorular sorarak ve maddelendirerek karşı tarafı harekete geçirmeye çalışmış.
Kişisel gelişim sevenlere ve kendini hareke geçirme niyetinde olanlara önerilir :)
Sanırım bir solukta bitiverdi..
Dücane Cündioğlun'u tanımak adına fena bir başlangıç yapmadığımı düşünüyorum. Tam da dikkatimi çeken ve kendime defalarca yönelttiğim sorular üzerine kaleme alınmış bir eser. Keyif aldım.
Eser, konu başlıklarından oluşturulmuş. Ancak birbirinden bağımsız değil. Hatta bazı konular diğerinin devamı, bazıları ise başka bir yönden konuyu tekrar ele alınmış. Ayrıca müstakil mevzulara da değinilmiş.
Tarzı itibariyle akaid-tasavvufi meczedilen yorumlar var. Farklı üsluplara da gidilmiş. Mesela terminolojiyi kullanması, kavramları birbiriyle ilişkilendirmesi vb..
Ince noktaları ise, okuyucunun ne düşüneceğini farkında ve diyaloğa giriyor. Zihnin dağılmasını engellemeye gayret ediyor. Akıl yürütülmesi gerekenler üzerinde sorularla okuyanı zorlamaktan kaçınmıyor.
Zevkle takip ettiģim, 'tevazu' ve 'basit' kavramlarıydı.
Neyden mi bahsediyor ?
Hazret-i Insan'dan :)
* Hazret-i insan (insanın mertebesi=insanlık)
"Haddini bilen , hangi mertebeye ait olduğunu bildiği gibi, ait olduğu mertebenin niteliklerini de bilirdi...
Insanlık olan/olunan bir şeydir. "
Siz siz olun benim kadar gecikmeyin esere ;)
Okuyalı hayli zaman geçmesine rağmen hakkında birşeyler karalamak şimdiye kaldı diyelim..
Kitabı elime aldım, bir kaç sayfasından sonra bırakmayı düşündüm. Onun sebebi de okuduğum ortamda odaklanamamam ve bana göre değil diye yanılgıya varmam.. Iyiki yanılgımı telafi etmişim..
Ikinci kez baştan başladım ve kitaptaki sahneler sürekli zihnimde yankılanmaya ve beni kuşatmaya başlamıştı. Okumaktan keyif alıyordum fakat konusu içimi sızlatıyordu.
Üslubu masal havasındaydı ve sanki yaşlı biri bana bunu anlatıyormuş gibiydi.
Kısır bir köydeki olayların hepsini izledim.
Günahların birbiri içine geçmişliğiyle beldeyi rahmetsiz bıraktığını, masum Hüsne'nin kaderinin çizgilerini, Yahya'nın çaresizliğini ve umudunu, Hüseyin'in isteğinin nerelere vardığını vs. hissetiriyor.
Yani gökinciye inanasım geldi. Mitolojisine kendimi kaptırmadım diyemem..
Farklı birşeyler okumak adına, masalları sevenlere, fantastik merakı olanlara, edebiyatın mitolojik tadına varmak isteyenler okumalı diyorum.
Zaten okumaya başlayınca bir solukta bitirmek istiyebilirsiniz. Ya da bitmesin de diyebilirsiniz :)
Güzel kafa yapıyor :)
