"madam," dedi Villefort, "neredeyse çılgınlığa varan bu abartılı düşünceleri zihninizden uzaklaştırmanız gerek. Ölüler, yattıkları mezarda bir daha asla uyanmayacak şekilde uyurlar."
Tövbesi olmayan bir günah işlediğin zaman şeytandan mı yardım istemeliydin yoksa Tanrı'nın merhametine mı sığınmalıydın.. Ama ya Tanrı sandığımız kadar merhametli değilse.. Ya Tanrı affı olmayan ve deliliğiyle name salmış biriyse.
Üstesinden gelemediği çelişkilerle başbaşa kalan insan, moral bakımından derinden derine sarsılır ama bunu kimseye söyleyemez, çünkü ona kimse yardım edemez.
bu korkunç bir yer kayması gibidir, tehlikeyi görürsünüz, ama bir şey yapamazsınız.
Dünyanın dört bir yanındaki din adamları, filozoflar ve şairler sabırla şunu açıklıyordu: Nasıl ki insan vücudunun tüm parçaları eşit değildir ve ayaklar beyne itaat etmek zorundadır, toplumsal eşitlik de kargaşadan başka bir şeye yol açmaz.
Çünkü ben seni kırmaktan korkmuyorum. Bundan korksam, düşmanın gibi davranmış olurum. İnsan değer verdiği insanın yüzüne gerçekleri vurmalı... bir şamar gibi gelse de...
Tanıdığım en güzel insanlar, yenilgiyi, acıyı, mücadeleyi, kaybı yaşamış olan ve diplerden çıkış yolunu kendileri bulmuş insanlardır. Güzel insanlar öylece ortaya çıkmazlar; onlar oluşurlar.
Ross- Elisabeth Kübler
Bir Afrika kabilesinde şöyle bir söz vardır: "Köyü tarafından sevilmeyen çocuk, sonunda o sevgi sıcaklığını hissetmek için köyünü yakar." Yani bugün dünyayı yakanlar, aslında zamanında ihtiyacı olan sevgiyi alamayan çocuklardır. Başka bir şey değil...