Kitabı ilk elime aldığımda büyük bir heyecanla başlamıştım. 90 yaşında hiç aşkı tatmamış bir adamın 90. yaş gününde aşık olma hikayesini dinleyecekken 14 yaşında bir çocuğa hissettiklerini dinlemek/okumak hem tiksindirdi hem de soru işaretleriyle doldurdu zihnimi.
Aşk duygusunu kime duyarız ? Duyguların sınırları olduğunu düşünmem,kabul de etmem fakat aşkı tanımlarken bir sınır çizilmesi gerektiğini bu kitapla bir kez daha öğrendim. Aşk ile Pedofili ya da sapkınlığı karıştırmamak gerekiyor. Kitapta 90 yaşındaki bir adamın 14 yaşındaki bir çocuğun göğüslerinden ya da bacak arası tüylerinden bahsetmesi bile mide bulandırdı.
Aşk bu olmamalı.
Asıl olgunun "geç kalma duygusu","tükenmişlik","yeniden buluş","yaşlılık hüznü" olduğunu aşka felsefi bir gözle bakılarak yazıldığını bilsem de aşk adı altında olan bu durumu kabul ettirmemeliler,etmiyorum.