Kitabı ilk elime aldığımda büyük bir heyecanla başlamıştım. 90 yaşında hiç aşkı tatmamış bir adamın 90. yaş gününde aşık olma hikayesini dinleyecekken 14 yaşında bir çocuğa hissettiklerini dinlemek/okumak hem tiksindirdi hem de soru işaretleriyle doldurdu zihnimi.
Aşk duygusunu kime duyarız ? Duyguların sınırları olduğunu düşünmem,kabul de etmem fakat aşkı tanımlarken bir sınır çizilmesi gerektiğini bu kitapla bir kez daha öğrendim. Aşk ile Pedofili ya da sapkınlığı karıştırmamak gerekiyor. Kitapta 90 yaşındaki bir adamın 14 yaşındaki bir çocuğun göğüslerinden ya da bacak arası tüylerinden bahsetmesi bile mide bulandırdı.
Aşk bu olmamalı.
Asıl olgunun "geç kalma duygusu","tükenmişlik","yeniden buluş","yaşlılık hüznü" olduğunu aşka felsefi bir gözle bakılarak yazıldığını bilsem de aşk adı altında olan bu durumu kabul ettirmemeliler,etmiyorum.
uzun zamandır bir başına kalıp kitaplarla vakit geçiremediğin için içinde bir yerlerde küçük küçük boşluklar oluşmaya başlar.
o boşlukları doldurabilmek için vakitler yaratmaya uğraşırsın. belki de gerçekten yaratırsın.
sonra sahaflara gidersin,zira 1. el kitapçılar hem pahalı hem de eskimiş doku ve koku yoktur kitaplarında.
doldurursun sepetini. o da olsun,şu da olsun,evet evet onu uzun zamandır okumak istiyordum bu da olsun,diye diye küçücük sepete kocaman dünyaları sığdırırsın.
yaratmaya çalıştığın o boşluk zamanlarına özenle hazırlanırsın.
yaparsın kuşlu fincanında sade türk kahveni, alırsın eline çikolatanı ve fıstığını,fonda en sevdiğin melodi duyulur. elinde hepsini almak için direttiğin şiir kitaplarını seçememenin verdiği 'acaba birini seçsem diğerine yazık etmiş olur muyum' düşüncesinin çocuksu mahcupluğuyla birini okumaya başlarsın. işte.
uzun zamanın yarattığı boşluğu bu şekilde doldurduğum bir günü buraya not etmek istedim.
boşluklarımda dönüp nasıl doldurduğumu hatırlamak için..
böyle testlerin psikolojik bir kaynağı yok açıkçası psikolojik halin yansıması rastgele baktığınız kelimelere yansımıyor, lütfen bu durumu hafife almayın