Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hamide Altunsoy

“Allaha nasıl yönelmek gerektiği konusunda hiçbir şey bilmiyorsan bunu ayçiçeğinden öğrenebilirsin. Çünkü o, yüzünü hep kendisine hayat veren güneşin doğduğu yöne çevirir.”
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
“insan insanın kurdudur diyorlar ,bu söze inanmayın insan insanın yurdudur”
Şu var efendim :’kendini önemli ve özel hissetmek’ dediğimiz nanenin bizim geleneğimizdeki karşılığı ‘nefsi azdırmaktır’ vesselam. Egoyu yükseltmek yani. Ben duygusunu kuvvetlendirmek. Tozlu yollara ve çamurlu kaldırımlara methiyeler düzecek değilim. Fakat bir yere at üstünde gidip han odasında kalmak başka şeydir,uçakla gidip otel odasında kalmak başka. Bünye meselesi anlayacağın. Bu lüks oteller , lobiler , açık büfe kahvaltılar , bu havaalanları , bekleme salonları , bize ters azizim ; Allah ayağımızı kaydırmasın . Amin

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Gel de anlat: Dünya sistemi, Cumhuriyetin ilanıyla beraber ülkeyi önce ‘soldan’ modernleştirmeye çalışmış , halk buna kendince tepki göstermiştir. Halkın ‘soldan’ modernleşmeyi kabullenmediğini gören Dünya Sistemi sonra da onu ‘sağdan’ modernleştirmeye başlamıştır.
Hep öyle değil mi? Modernizm , “bilgi sahibi” ama ‘cahil’ insanlar üretti.
Reklam
“İman; mümin kişinin azmini artırır; boşvermişliğin gevşekliğin ve zayıflığın bütün etkilerini üzerinden atar. Allah’tan başkasından korkmaya yol vermez .Allahu Teala’ya hakkıyla tevekkül etmeye çağırır.”
Sayfa 205Kitabı okudu
Günümüz müslümanların en temel sorunlarından birisi , din temelli gruplaşmalar , hizipleşmelerdir. Kuran , “hepiniz birden Allahın ipine sımsıkı sarılın .” (Al-i İmran ,103) derken Hz. Muhammed (s.a.v) müminlerin kardeş olduklarını belirtirken , Müslümanlar malesef din anlayışları yüzünden gittikçe daha da küçük gruplara ayrılmaktadırlar.
Başkalarını, kendine tercih etmek ve bunun fazileti
Cömertliğin en yüksek derecesi diğergamlıktır . Diğergamlık kişinin *ihtiyaç duyduğu * bir şeyi başkalarına vermesidir. Cömertlik ise ,muhtaçlar veya muhtaç olmayanlar için mal harcamaktan ibarettir. Halbuki diğergamlığın gereği olarak ihtiyaç duyulan bir şeyi harcamak , çok daha zordur .
“İnsanlar nasıl kendilerini temize çıkarıyorlar biliyormusun? Piyasadaki ‘kötülerle’ karşılaştırarak! Ah ne sakat bir mantık ! Özellikle dindar geçinen insanlara bakıyorumda ; kıçını başını açmış , günaha batmış haram yiyen ,zina eden,abdestsiz namazsız insanlarla karşılaştırıp tatmin oluyorlar. Ulan ne iyi adamım be , diye düşünüyorlar sonra. Sevgili ahmak kardeşim; delilere kıyasla akıllısın,katillere kıyasla masumsun, zinacılara kıyasla günahsızsın evet ,fakat bu ne biçim mantık böyle? Ölçü! Ölçü bayım, şu hayattaki en önemli kavramlardan biridir. Ölçülerini kaybetmiş bir insan, iyilikten ne kadar uzak olduğunu , kötülüğe ne kadar yakın olduğunu nerden bilecek? Günahla ve rezillikle arasındaki mesafeyi nasıl tanımlayacak ? Nerde durduğunu nasıl bilecek? Ölçüsü olmayan insan ,kafasında bir merkez olmayan insandır. “ *ÖFD candır*
Sayfa 255Kitabı okudu
Abdullah b. Amir b. Kureyz mescitten çıkıp evine doğru gidiyordu. Yalnız başınaydı . Sakif kabilesinden bir genç kalkıp onun yanında yürümeye başladı. Abdullah ona “Delikanlı! Senin bir ihtiyacın mı var?” diye sordu. Genç şu cevabı verdi : “Hayır! Canın sağolsun !Seni yalnız yürürken gördüm de içimden seni “Koruyayım “ dedim. Sana bir kötülük gelmesinden Allah’a sığınırım !” Bunun üzerine Abdullah gencin elini tuttu ve onu evine götürdü . Daha sonra adamlarına bin dinar getirmelerini emrederek onu gence verdi ve ona şöyle dedi : “ Bunu harca! Ailen sana ne güzel terbiye vermiş!” *Allah böyle yetişmiş gençlerden olmayı nasip etsin sayısını artırsın*
Reklam
.... “Çok tasalanma! Takdir edilen olur, nasibin sana gelir”
Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur : “Doymak bilmeyen iki tamahkar vardır. Biri ilim meraklısı olan kimse , diğeride mal toplama hırsına sahip olandır. “
“Bir adam bir tarla kuşu avlamıştı .Aralarında şöyle bir konuşma geçti . Kuş: - Bana ne yapmak istiyorsun ? Adam : - Seni kesip yiyeceğim . - Etim iştah açıcı değildir ,seni doyurmayada yetmez .Ama sana beni yemenden daha faydalı üç öğüt vereyim .Ancak şartlarım vardır: Bu öğütlerden birini senin elindeyken , ikincisini sen beni bırakıp şu ağaca konduğum zaman , üçüncüsünü ise dağın üstüne çıktığımda söyleyeceğim. - Hadi birincisini söyle ! - Elinden çıkıp giden şeye üzülme! Adam, kuşun şartları gereği onu elinden bıraktı ve kuş dala kondu . Adam : - İkinciyi söyle Kuş : - Olmayacak şeye inanma ! Kuş yine şartları gereği dağlara doğru uçtuktan sonra şöyle dedi : - Ey bahtsız adam ! Eğer beni kesseydin içimden her biri yirmi miskal ağırlığında iki inci çıkaracaktın ! Bu sözün üzerine pişmanlıktan dudaklarını ısırarak hayıflanan adam : - Üçüncü öğütü söyle ! Kuş : - Sana üçüncü öğütü neden söyleyeyim , ilk iki öğütü unuttun . Sana elinden çıkıp gidene üzülme, olmayacak şeye inanma demedim mi ! Benim etim, kanım ve tüylerim yirmi miskal ağırlığına ulaşmaz. İçimde her biri yirmi miskal ağırlığında inci nasıl olur ? “ dedi ve gitti... (Halimizin ızahı)