Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"sana gelince... Kavuşalım derim, kavuşalım tezden..."
Reklam
Ne var ki bütün bu yükümlülüklerin gerektirdiği güce zerre kadar sahip değilim, dünyayı sırtımda taşımam mümkün değil, sırtımda kışlık ceketimi bile taşıyamıyorum.
Bana hiçbir şey bağışlanmadı, her şeyi kendimi elde etmek zorundayım...
Önemli bir mektup hadisesi daha var şüphesiz. Biliyorsunuz. Enver Paşa da saraydan bir sultanla evlenmiştir. 1914'te evlendiği eşi Naciye Sultan, Sultan Abdülmecid Han'ın torunu ve Şehzade Süleyman Efendi'nin kızıdır. Kendisi Sultan Reşad ile Vahdeddin'in de yeğeni oluyordu. Neticede hükümdar damadıydı; bu kişilere "Dâmâd-ı Şehriyârî" denir. Enver Paşa, Naciye Sultan'ı çok sevmiş ve hayatının sonuna dek ona mektuplar yazmıştır. Bu mektupların bir önemi, Paşa'nın fikirlerini ve ideallerini eşiyle paylaşması bakımından getirdiği yeniliktir."
Sylvia Plath'in, annesine kendisini iyi hissettiğini söylediği mektuplar yazmaya mecbur olmasaydı, mesela annesine mutsuz, saldırgan mektuplar yazabilseydi intihar da etmek zorunda kalmayacağını söylüyor. Zira Plath'in içine düştüğü çaresizliğin nedeni çektiği acılar değil, yanında bu acıları paylaşacak birinin olmamasıydı.
Reklam
"Elden geldiği kadar çok sevmeliyiz, çünkü asıl güç sevgidedir."
Abdullah Çatlı henüz doğmamıştı ancak niceleri, Millet Meclisine kadar uzanmış Türklük kavramlarının tartışıldığı yılları yaşıyordu: "Biz Türk'üz, Türkçü'yüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar, vicdan ve kültür meselesidir." diyen Başbakan Şükrü Saraçoğlu, Büyük Millet Meclisi'nde yapmış olduğu konuşmada, Atatürk zamanında mahkum edilen aşırı sol görüşlü kişilerin, İsmet İnönü devrinde tekrar vazifeye alınıp mevzularda itibar görmelerini ve bu durumdan Türk halkının değerinden yararlandığını vurgulamak üzere mevzu ettiğini belirtiyordu. Bunun üzerine Orhun Mecmuası'nın sahibi Nihal Atsız, "Başvekil Saraçoğlu Şükrü'ye açık mektuplar" dizisini, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu, halka duyurmak amacıyla kaleme aldığını söylüyordu.
İnsan uykusuzken, uykusunu almış haline göre çok daha akıllı oluyor...
Reklam
adresini bulamayan mektuplar
Bu şehir seni hazmedemiyor oysa sensiz tadı yok sokağın,ağaçların,rüzgarın cümle şehrin.. Önce kokun geldi sonra sen. Sebebi,hikmeti nedir bilinmez,ama gelişini sevdim. Gelişin ne kadar sevince boğduysa bu yüreği, gidişin bir o kadardan da beter daralttı içimi... İçim daralıyor Aşk. Vuslata umut taşıyan her bir şeyden uzağım. Gece ıslanıyor yanlızlığımla,bense titriyorum yokluğunda. Sessizliğe başım eğik,yüreğim buruk,ciğerim yanık katlanmak zorunda kalıyorum. Yine ümitvarım. Ümit hüzünle el ele, diz dize imiş meğer. Kilitlendim. Zaman kör karanlığa kilitledi beni. Kilitlenmiş zamanımın anahtarı yok... Seni içimde seviyorum. İçten seviyorum ama en içimdeki içten anlıyot musun ? Aşk ehline kavuşmak cennet, ayrılmak cehennemdir. Ey kıyamet bakışlı, aşkın arada sırat köprüsü olmuştur da bilmezsin... Ey gönlüm, sultanımın adını her kim sorarsa, işaretle gizlice ilk harfi "aşk" son harfi "aşk" de... Ey Aşk!!! Ey benim gece karanlığı çökmüş gönlüme,tan ağartısında sıcak süt nehri gibi akan sen !!! Ey benim karanlık içimde, ışıksız gecelerimde sabab gibi hep doğan sen!!! Bu gönlü fetheden sen , senden mahrum kalan ben !!!
Ama sen şunu öğrettin bana; dayanılmaz olan aslında yaşam değilmiş, insanlarmış.
Yardım et bana, söyleyebildiklerimden daha fazlasını anla
Ve şu anda sanki sana söyleyecek bir şeylerim var gibi hissediyorum, yazılmayacak, söylenmeyecek bir şeyler..
"En kötüsü de; sahip olamadığın şeylere ait olmandır.."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.