Onu kanepelere doğru çektim ve sonra onu yerden kaldırıp minderlerin üzerine sırtüstü uzanmadan önce kollarımı etrafına sardım.
"Seni budala," diye itiraz etti ayağa kalkmaya çalışırken.
Ben de bacaklarımı da ona dolayıp onu iyice kendime yasladım. Kaşlarını kaldırarak gözlerimin içine bakmak için başını geriye attığında göz kırptım.
"Ne? Capoların da kucaklanmaya ihtiyacı var."
"Saçmalıyorsun," diye mırıldandı ama dudaklarında bir gülümseme belirdi. "Sen böyle davranırken sana nasıl karşı koyacağım? Büyük kötü capo ve onun koca yürekli çocuksu büyüsü."
"Ah, benim bir kalbim olduğunu düşünüyor."
"Bazen gözyaşları dik durmaktan daha fazla gücü gösterir."
Gevşemiş bir şekilde güldüm. "Nasıl her zaman ne söylenmesi gerektiğini biliyorsun? Bununla ilgili bir çeşit ders var mı?"
Dudakları seğirdi. "Benimki doğuştan. Ama aynı zamanda bu da doğuştan geliyor. Sen ve ben aynı şeyden yaratıldık. Benim yanımda iyi, doğru ya da gerçek olmak zorunda değilsin ama özellikle de bir kalıba uymak zorunda değilsin. Benim yanımda en kötü halinde olabilirsin çünkü Elena beni sarhoş eden ruhunun tutarsız doğası."
"Teşekkür ederim," diye mırıldandım.
"Kulağa neredeyse lütfen kadar iyi geliyor," dedi beni neşelendiren o dumanlı sesiyle. "Gülüşün kadar iyi değil ama."
"Kes şunu, Dante," dedim sertçe.
"Bu olanları unut. Yargımda sadece anlık bir hataydı."
Topuğumun üzerinde dönüp asansöre doğru ilerlerken, "Yargının bir kez daha hata vereceğinden emin olmak için elimden gelenin en iyisini yapacağım," diye seslendi. "Sık sık."
Okur Takip Önerileri
"Beau televizyon izlemekten hoşlandığını söyledi. Vampire Diaries diye bir programdan bahsetti."
Eğlendiğini belli eden tek şey, dolgun ağzının sol kenarının seğirmesiydi.
Marco uyluğuna bir şaplak atarak protesto etti. "Az önce söylemedim mi? Bütün kadınlar vampirleri sever. Bu gerçek bir şey."
Frankie, "Kadınların dilinden anlıyorsun, Co," dedi.
"Kahretsin, doğru," diye onayladı Marco arsız bir sırıtışla.
"Seksiler," diye itiraf ettim hafifçe omuz silkerek.
"Seksi olan şey kan, değil mi?"
Bu sefer kahkahalar karnımda koparken nefesimi tutmak zorunda kaldım. "Hayır Marco, kan değil. Seksi olan şey... bilmiyorum.Tutku, sahiplenme, hayvani dürtüler."
"Not edildi," dedi Dante kapı eşiğinden.
"Ne kadar ilginç bir kadınsın, Elena Lombardi," dedi.
Bir kızarıklık beni yanaklarıma yayılmakla tehdit ediyordu.
"Senden hoşlandığıma karar verdim," dedi Dante, sanki onun fikrini sormuş ya da umursuyormuşum gibi.
"Beni tanımıyorsun," diye karşılık verdim.
"Ah, ben böyle söylemezdim. Seni tanımaya başlıyorum ve bu keyif aldığımı fark ettiğim bir yolculuk," dedi Dante.
Bir kitap okudu
352 syf.
·
Puan vermedi
"İyi görünüyorsunuz, Bay Russo," diye mırıldandı Vivian.
"Ben de sizin için aynı şeyi söyleyebilirim, Bayan Russo."
"Henüz Bayan Russo olmadım. Kaçak gelin fantezimi gerçekleştirmek için hâlâ vaktim var," diye takıldı.
Dudaklarıma çarpık bir gülümseme yayıldı. "Eh, neyse ki kovalamayı severim."
"Seninle tanışmak güzeldi, Dante," dedim imalı bir biçimde. "Ama artık işe dönmem lazım."
Kafede benimle ilerleyip kapıyı benim için açtı. "Randevu olmasa da en azından telefon numaranı ver. Söz veriyorum telefon şakası yapmayacağım ya da uygunsuz fotoğraflar göndermeyeceğim." Dudakları çarpık bir sırıtışla gerildi. "Tabii sen istemezsen."
Gülümsememi yine bastırıp kaşımı kuşkuyla kaldırdım. "Kafelerde tanıştığın kadınlara hep böyle ısrarcı mı yaklaşırsın?"
"Sadece aklımdan hiç çıkmayanlara," dedi gözlerini benimkilere dikerek.
"Yine de güzel bir yemekti." İç çekip hülyalı bir tebessümle yatağa oturdu. "O tatlı, ömrümün sonuna dek hayallerimde yaşayacak."
"Sadece tatlı mı? Ben hayallerinde yaşamayacak mıyım? Gücendim."
Vivian gözlerini devirdi. "Her şey senin etrafında dönmüyor, Dante."
"Dönmeli ama."
"Ben de sadece havyar ve insan kalbi yediğini sanıyordum."
"Saçmalama. İnsan kalbiyle havyar hiç iyi gitmez."
Bir kitap okudu
384 syf.
·
Puan vermedi
Nefes nefese, "Nesin sen?" dedim.
"Muhteşemim," diye mırıldandı.
Tek kaşını kaldırdı ve öne doğru eğilerek yaklaştı. "Ama bunu sen de hissediyorsun. Hiçbir fani erkek seni cinsel anlamda tatmin etmedi. Ne zaman yakınında olsam, türünüzdeki erkeklerden üstün olduğumu hissedebiliyorsun. Seni tatmin etmeyi başaracak tek erkek olduğumdan şüphelendiğini kendin söyledin." İpeksi sesi tenimde günahkår bir dokunuş gibiydi. Şimdi de dudaklarını kulağıma neredeyse değecek kadar yaklaştırmıştı. "Ve ben de bu konuda haklı olduğunu düşünüyorum, Rowan."
Ah, kahretsin!
"Fânilerin, sarhoş kafası deyimini biliyor musun? Seni gördüğümde içtiğim mojitolar yüzünden ben de o haldeydim işte."
Yalan söylediğimi anlayıp anlayamadığını merak ettim. "Bana pek çekici gelmiyorsun. Artık ayık olduğum için seni garip bir uzaylı gibi görüyorum. Hatta ürkütücüsün."
Durumun tadını çıkarıyormuş gibi, "İşte buradasın, canım," diye mırıldandı.
Nasıl cümle kurulacağını hatırlamaya çalışarak afallamış bir halde baktım. "Birini zindana kapatıp sonra da ona canım diyemezsin."
Alay edercesine keyifle güldü. "Affedersin, terbiyesizlik mi ettim?" Gülümsemesi hızla kayboldu. "Sanırım hiç umurumda değil, Mortana."
Nefesi zayıflamıştı, sıcak büyüsü tenimi sarmalıyordu.
Dilini yavaşça döndürerek boynumu öptü. Nabzım hızla atarken parmaklarımı saçlarına daldırdım.
Nefes nefese, "Sana katlanamıyorum," dedim. Bunu bana söyleten gururumdu çünkü onun benimle ilgili ne hissettiğini biliyordum.
"Hislerimiz karşılıklı," diye fısıldadı boynuma. "Ama seni öpmezsem de öleceğim."
