Kitap o kadar güzeldi ki nasıl bitti anlayamadım. Basit bir aşk hikayesi olmaktan öte yoksulluğun, adaletsizliğin, açlığın kol gezdiği toplumlarda halkın ne tür tepkiler verebileceğini tüm çıplaklığıyla göz önüne sermiş. Fransız ihtilalinin sadece dıştan gözüktüğü gibi olmadığını hayatları nasıl derinlemesine etkilediğini gözler önüne sunuyor yazar. Monarşinin çöküşü ve halkın acımasızlığını karakterlerle o kadar güzel işlemiş ki hepsinden adeta hayat dersi alıyorsunuz. Bir taraftan kuru ekmek bulamayan halk bir taraftan her gün partileyen aristokratlar. Bu adaletsizliği kendi yöntemleriyle sonlandırmaya çalışan ve adeta kana susamışça, masum olup olmadığına bakılmadan idam edilen onca insan. Bu hikayede kim gerçekten haklı ya da haksız bunları sorgulatan bir başyapıt.