Büyük beklentilerle başlayıp hayal kırıklığı yaşadığım bir kitap oldu. Kitapta merak uyandıran hiçbir unsur yok. Dümdüz hayatın birkaç gününü anlatıyor gibi bir hissiyatta. 50 sayfada anlatılacak bir konu 375 sayfa boyunca süründürülmüş. Akıcı bir kitap. Okuyorsunuz ve gidiyor ancak kitabı kapattığınızda sizi düşündüren, sorgulatan, farklı duygular hissettiren hiçbir şey olmadığını fark ediyorsunuz. Yazarın bu dümdüz anlatımı tartışmaya açık bir konu seven insanlar bu sadeliği seviyor fakat ben kitapta işlenen konunun yazmaya değer olmasını beklerdim. Bu kadar beğenilen bir yazar olmasından kaynaklı beklentimi karşılamadı. Yazarın Sahilde Kafka kitabına da şans vereceğim. Bu kadar seviliyorsa bir bildikleri vardır.
Aslı Erdoğan'ı seviyorum. Ne okusam diye düşündüğüm veya kendimi yormadan sadece okumak istediğim zamanlarda elim kitaplarına gidiyor. Safe place hissettiriyor. Kitap iki öyküden oluşuyor. İki öykü de biraz buruk hissettiriyor. Yazarın dilini ve anlatım tarzını seviyorum. Öykü yazmak zordur fakat Aslı Erdoğan bunu başarmış. Kısacık kitapta bambaşka duygular hissettirdi. Ne yazsa okurum açıkçası.