Hiç kimse durduk yere gitmek istemez birilerinden ya da bir yerlerden. Ya biri itmiştir onu ya da çoktan vazgeçmiştir. Ya sabrı tükenmiştir ya da gücü bitmiştir. Yani kaldığı yerden ve yüzlerine gülümsediği insanlardan tüm umudunu kaybetmiştir. Dedim ya, hiçbir eylem öyle durduk yere gerçekleşmez. Yaşanan her hayal kırıklığı, hak etmediği şeyleri yaşamanın sıklığı ve her gece başımızı yastığa koyduğumuzda içimizden yükselen, "Ben yanlış bir karar vermişim,” sesiyle pişmanlığımız arttıkça insan daha fazla bakar kapıya ve yollara. Kim ister bir anda tüm düzenini değiştirmeyi? Ama bazı ilişkiler insanların sınırlarını ve sinirlerini fazlasıyla zorlar. Sözler ağırlaşır, davranışlar kabalaşır ve küçük tartışmalar bile içinden çıkılmaz boyutlara ulaşır. Ve bir gün bakar insan karşısındaki insanın donuk gözlerine. Ve der ki: "Ben bu insanla ömrümün geri kalanını gerçekten birlikte geçirmek istiyor muyum?" İşte bu sorunun cevabı insanlarin kaderini ve yolunu belirler. Yani sözün özü; biri iter, biri gider.