Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mevlüt Çilek

Mevlüt Çilek
@mevlutilhancilek
Her şey nasıl da çabucak yitip gidiyor…
Felsefe
Ankara
40 okur puanı
Ocak 2017 tarihinde katıldı
Eğer dünyada hiç in­san olmasaydı, acı miktarı büyük ölçüde azalırdı. Mizantropik argüman bu uç noktaya getirilmese bile en azından insan nü­fusunun radikal biçimde azaltılmasını savunmak için kullanı­labilir. İnsanlığın sonlanması dünyadaki acıyı epey azaltsa da tama­men ortadan kaldıramaz. Geriye kalan hissedebilen canlılar acı çekmeye devam eder ve onların da dünyaya gelmesi hala za­rarlı olabilir. Mizantropik argümanın bu kitapta sunduğum ar­gümanlar kadar ileri gitmemesinin nedenlerinden biri de bu. Sunduklarını, insan türüne karşı antipatiden değil, hissedebilen tüm canlılarla empatiden kaynaklanıyor. Dahası, insanlar fi­lantropik argümanlara karşı direnç gösterseler de, mizantropik argümanlara daha da fazla direnç göstereceklerdir. Fakat mi­zantropik argüman, filantropik argümanla uyumsuz değildir. Var olmanın her zaman zararlı olduğu görüşünü insanların benimsemesi düşük bir ihtimal. Çoğu insanın çocuk yapmayı bırakması daha da düşük bir ihtimal. Tam tersi, görüşlerim bü­yük ihtimalle görmezden gelinecek ya da reddedilecek. Bu da, şimdi ve insanlığın sonuna kadar geçecek sürede büyük oranda acıya sebep olacağı için, filantropik bir tepki olarak değerlen­dirilemez. İnsanlara karşı kötülük barındırdığı da söylenemez, fakat var olmanın zararlarına karşı kişinin kendini kandırma­sıyla ortaya çıkan kayıtsızlığın bir sonucudur.
Sayfa 246 - DoğuBatı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tabii ki intihar edilmesi yönünde genel bir tavsiyede bulun­muyorum. İntihar da diğer nedenlerle ölüm gibi, ölen kişiden yoksun kalan insanların hayatlarını çok daha kötü hale getiri­yor. Kişinin intihar etmesinin ona yakın olanların hayatı üze­rinde oldukça menfi bir etkisi oluyor. Bir Epiküryen kendi ölü­münden sonra neler olacağıyla
Sayfa 242 - DoğuBatı YayınlarıKitabı okudu
İnsanlık ne zaman sona ererse ersin, son insanlar ciddi be­deller ödeyecek. Ya öldürülecekler ya da azalan nüfus ve sosyal altyapının çökmesi sonucunda yaşamları giderek güçleşecek. Diğer koşullar sabitken, bu durum daha geç bir zamanda ger­çekleşirse, bunun bir kazanımı olmaz. Aynı derecede acı çeki­lir. Fakat soyun daha erken tükenmesi halinde telafisi müm­kün bir bedel var -şimdiki nesille son nesil arasındaki zaman­ da yaşayacak olan yeni nesillerin ödeyeceği bedel-. Bu yüzden, soyun daha erken tükenmesi için sunulan gerekçeler güçlüdür. En iyi ihtimalle, sınırlı sayıda insanın dünyaya getirilmesi "Soyun Aşamalı Tükenmesi" kısmındaki tartışmanın da gös­terdiği gibi, soyun aşamalı tükenmesi planının bir parçası ola­rak meşrulaştırılabilir. Böylece, son neslin kaderini paylaşacak insanların sayısı şu andaki milyarlardan çok daha aza indirile­bilir. Fakat insan nüfusunun, hızlı nüfus azalma oranının be­delleri olmadan yeterince hızlı bir şekilde düşürülüp, son in­sanların sayısının aradaki nesillerin göreceği zararı önleyecek kadar az olup olamayacağı sorusuna cevap vermek kolay değil. Cevap ne olursa olsun, birkaç nesil içinde soy tükenmesinin sa­yısız birçok nesil sonra gerçekleşecek soy tükenmesine kıyasla daha tercih edilir olduğunu söyleyebiliriz. Soyun erken tüken­mesi bazı insanlar için daha kötü olabilir fakat genel anlamda daha kötü olduğu sonucuna ulaşamayız.
Sayfa 219 - DoğuBatı YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
bugün nüfusa dair yaşam kalitesiyle ilgili karşılaştığımız sorunlar, nü­fusun azaltılmak yerine çoğaltılmasından kaynaklanır. Ve nü­fus artış hızı düşseydi ya da nüfusun kendisi aşamalı olarak azalmaya başlasaydı bile bu durum yeterli olmazdı. Sadece, nü­fusun büyük bir hızla azaldığı ya da insan sayısının bin yıl önce aşmış olduğumuz sınıra indiği durumlarda halihazırdaki zarar miktarını azaltmak için dünyaya yeni insanlar getirilmesi ko­nusu düşünülebilir. O noktaya çok uzağız.
Sayfa 215 - DoğuBatı YayınlarıKitabı okudu
Azalan nüfusun yaşam kalitesini düşürebileceği başka bir durum da, bir neslin bir öncekinden görece daha az sayıda ol­ması değil, yeni neslin sayısının birden çok eşikten birinin altı­na düşmesidir. Böyle durumlarda, nüfusun mutlak (sadece gö­rece değil) hacmi o kadar küçüktür ki, yaşam kalitesi düşer. En düşük eşikteki uç bir örneği düşünün: Adem
Sayfa 205 - DoğuBatı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
insanlar, dünyaya daha fazla mutluluk katkısında bulundukları için değerli değil­lerdir.Tam tersi, ilave mutluluk, insanların hayatını iyileştirdi­ği için değerlidir.
Sayfa 195 - DoğuBatı YayınlarıKitabı okudu
Nüfus oranı daha yüksek olan bir dünyada, yaşam ka­litesi çok daha düşüktür. Bu yüzden de düşük nüfus oranlı bir dünyadan daha kötüdür.
Sayfa 192 - DoğuBatı YayınlarıKitabı okudu
Kendini gerçekleştirmiş mutlu bir felçli insanın yaşam kalitesi, kendini gerçekleştirememiş, mutsuz ama fiziksel olarak engel­siz bir atletin yaşam kalitesinden daha yüksek olabilir.
Sayfa 144 - DoğuBatı YayınlarıKitabı okudu
üreme özgürlüğünün en iyi savunması, dünyaya gelmenin ciddi zararlara sebep olup olma­dığı konusunda makul anlaşmazlık olabileceği iddiasıdır. Eğer dünyaya gelmenin her zaman ciddi zararlara sebep olduğu gö­rüşü konusunda makul bir anlaşmazlık olmazsa, üreme özgür­lüğünün yasal bir hak oluşu da tartışmaya daha açık hale ge­lir. Kişisel özgürlüklere devlet müdahalesi konusuna şüpheyle yaklaşanlar bu durumdan kaygı duyacaklardır. Bu durumdaki tek teselli, liberal hükümetlerin böylesine bir yasak için kayda­ değer miktarda kanıt gösterilmediği sürece, üremeyi yasakla­mak için acele etmeyecek olmaları. Hükümetler aynı zamanda üremeyi tümden yasaklamak istemeyeceklerdir, kişisel özgür­lüklerin birçoğunun aksine bu konuda genel bir yasağın uygu­lanması çok düşük bir ihtimaldir.
Sayfa 130 - DoğuBatı YayınlarıKitabı okudu
Üremeye çoğunlukla cinsel çıkarların gözetilmesi neden olur. Gerçekten de birçok insan, ebeveynleri üreme çı­karlarını gözettiği için değil, ebeveynleri kendi cinsel çıkarları- nı gözettikleri için dünyaya gelmiştir. Başka bir deyişle, birçok insan için, var olmak, ebeveynlerinin üreme kararının değil, sa­dece ebeveynlerinin cinsel birleşmesinin sonucudur. Fakat cin­sel birleşme, kimseyi dünyaya getirmeden de mümkündür (ör­ neğin doğum kontrol yöntemleri başarılı bir şekilde kullanıl­dığında) , böylece ürememenin cinsel birleşmenin engellenme­si gibi bir bedeli olmaz. Tek gereken, taraflardan birinin ya da ikisinin de bir doğum kontrol yöntemi kullanmasıdır ki bu da sadece dişinin menopoz öncesi dönemi için geçerlidir. Bu yön­temi kullanmak için gösterilen çaba, varoluşun zararlarını ön­lemeye fazlasıyla değer ve dolayısıyla cinsel birleşmenin ama­cı değil, salt bir sonucu olarak bebek yapmayı hoş göremeyiz.
Sayfa 116 - DoğuBatı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Mümkün olduğu kadar çok sa­yıda çocuk sahibi olmak, dünyaya getirilenlerin çıkarları dışın­daki etmenlere dayandırıldığında, dünyaya getirilenlerin çı­karları dışındaki etmenlere dayandırılan (birkaç) çocuk sahibi olma sorumluluğundan daha da mantıksızdır.
Sayfa 115 - DoğuBatı YayınlarıKitabı okudu
Harika bir hayat o kadar nadir ki, her bir harika haya­ta karşın milyonlarca sefıl hayat var. Bazı insanlar bebeklerinin de talihsizler arasında yer alacağını bilir. Fakat kimse bebeği­nin çok şanslı olduğu iddia edilen o az sayıda insan arasında yer alacağını bilemez. Dünyaya gelen herkesi büyük acılar bekliyor olabilir. En ayrıcalıklı insanlar bile dayanılmaz acılar çekecek, tecavüze ya da saldırıya uğrayacak, hunharca öldürülecek bir çocuğu dünyaya getirebilir. İyimser kişi, tabii ki bu üreme de­nilen Rus ruletini meşrulaştırma yükünü taşır. Dünyaya geti­rilenlerin hiçbir zaman var olmayanlara kıyasla hiçbir gerçek avantajı olmadığı düşünüldüğünde, ciddi zararların risklerinin nasıl meşrulaştırılacağını anlamak güçtür. Sadece insanın da­ yanmak zorunda kalacağı alışılmışın dışındaki ciddi zararları değil, sıradan insan hayatının rutin zararlarını da düşündü­ğümüzde, durumun iyimserlikle üremeye devam edenler için daha da kötü olduğunu görürüz. Bu, onların tamamen dolu bir silahla Rus ruleti oynadıklarını gösterir -tabii ki namlu ken­di kafalarına değil, potansiyel çocuklarının kafasına doğrultul­muştur.
Sayfa 112 - DoğuBatı YayınlarıKitabı okudu
alçakgönüllü kişi üstün özelliklere sahip olduğunun farkında olmayan biriyse, o zaman akçakgönüllülük epistemik bir eksikliktir ve onu erdem olarak görmek mümkün değildir. Eğer alçakgönüllü kişi ne ka­dar iyi olduğunu biliyor fakat değilmiş gibi davranıyorsa, o za­man alçakgönüllülük bir çeşit aldatmadır ve bunun da bir er­dem olarak nitelendirilmesi makul olmaz. Alçakgönüllülük so­rununa en iyi çözüm, alçakgönüllü kişiyi sahip olduğu yetiler­le ilgili tam ve eksiksiz bir farkındalığı olmasına rağmen, aynı zamanda eksik kaldığı daha yüksek standartları da kabul eden biri olarak tanımlamaktır.
Sayfa 105 - DoğuBatı YayınlarıKitabı okudu
arzunun nihai giderilme anından duyacağımız tatminin ulaşabileceği en yüksek seviyede olması için yoksunluk ve mücadele sürecine ih­tiyaç duyduğumuzun öne sürülmesi, hayatlarımızın yoksunluk ve mücadele süreçleri sayesinde daha iyi olduklarını göstermez. Aksine hayatlarımız hakkında talihsiz bir durumun göstergesidir. Eğer arzunun giderilmesi, daha az tatminsizlik gerektir­seydi, bu bizim için kesinlikle daha iyi olurdu.
Sayfa 99 - DoğuBatı YayınlarıKitabı okudu
Uzun süren tutsaklıktan sonra gelen özgürlük, ömür boyu özgürlükten daha iyi değildir. Başka bir deyişle, yoksunluk ve mücadeleyi telafi eden özelliklerin arzu­nun hemen giderilmesine kıyasla avantaj sağladığı yanılgısına düşmemeliyiz.
Sayfa 98 - DoğuBatı YayınlarıKitabı okudu
378 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.