Bazen aklım almıyor. Bütün bu büyük dehaların nasıl zamanında bu kadar ileri görüşlü olduğu, birden fazla alanla yetinmeyerek onlarca alanda ileri çıktığı…Büyük bir başarı.
İşte Hayyam da öyle bir insandı.
Öncelikle ben bu zamana kadar ağırlık olarak felsefe, bilim ve psikoloji gibi içeriklere inceleme yazdım. Çünkü çözümleyerek ve kitabın
ben hepsini düşünürüm,
yirmidört saat
ve seni düşünürüm,
karanlık, hırslı...
seni, cihanların aziz meyvası.
İlan-ı aşk makamından bir mısra,
yeşerip, kımıldar içince,
düşer aklıma gözlerin...
Şarkılar bilirim çığ tutmuş
Resimler, heykeller, destanlar
Usta ellerin yapısı
Kolsuz, yarı çıplak Venüs
Trans-nonain sokağı
Garcia Lorca'nın mezarı,
Ve gözbebekleri Pierre Curie'nin
Kar altındadır.
Ve feministlerin ağzının suyu aka aka okuyup, naralar aatcağı bir kitabın daha sonuna geldik.
Bu dünya üzerinde hangi ülkede veya yerde kadın el üstünde tutulmuş ki? Yok öyle bir yer. Cennet inancı olanlar bile bilir, KADININ ORADA BİLE YERİ YOK!
Biz kadınlar her zaman ikinci hatta üçüncü sınıf vatandaşız. Ve bunu kadınlardan daha çok erkekler
Bu ülkede cinsellik hep korkulan bir şey oldu. Her zaman kaçınılan. Bu kitabın incelemelerini okuduğumda da cinsellikten korkan, onu ayıplayan ve bir o kadar da düşürmeye çalışan bir kitle gördüm. Kitabın içeriğinden çok içerisindeki karamalar bazı arkadaşlara dert olmuş. Ama bu insanların profillerine baktığınız zaman hep bir "özgürlük
Kanımca hikayenin baş kahramanı Stevens'ı yazarken Kazuo Ishiguro, bir insanın hayatını nasıl yaşamaması gerektiğini tasvir etmiş. Nasıl mı?
Bu kitap aslında topu topu altı günü içeren bir günlük. Sanmayın ki bu sadece bu altı günden bahsettiği bir günlük olsun! Başuşak Stevens, işine o kadar bağlı ki bu günlüğü yazmasının sebebi olan "Efendisinin onu memleketini gezmeye teşvik etmesi"nde bile memleketi gezmiyor, düşünceleri ve eylemleri sürekli efendilerinin kendisiyle dolu. Kendi gününü anlatacakken aklına bir şey geliyor ve hemen orayı bölüp uzunca efendilerinin yaşadığı şeyleri bize aktarıyor. Hikayede Stevens'ın değil, Stevens'ın efendileri olan merhum Lord Darlington ve Mr. Farraday'in hikayelerini görüyoruz. Şaka değil, gerçekten! Bedeni ve ruhu, tamamen işi ve efendileri ile yüklü olan tırnak içerisinde "kişi"den bahsediyoruz. Babası ölüm döşeğindeyken duygusallaşıp oğluna içini dökeceği sırada "Aşağı katta işleri olduğunu" söyleyen, evin kâhyasının evleneceğini ona kaç kez söylemesine rağmen her seferinde unutan bir adam Stevens. Kitabın son cümleleriyle incelememi noktalamak istiyorum:
Umarım işverenim dönene kadar öyle bir düzeye -espri yapma konusunda- gelirim ki hoş bir sürpriz olur ona.
Günden KalanlarKazuo Ishiguro · Yapı Kredi Yayınları · 20195,2bin okunma