“Zaman hem akıyordu, hem durmuştu; çevremdeki nesneler hem yok olup gidiyor, hem ölümsüzleşiyordu. Alışılmış bir dünyayla alışılmamış bir dünya arasındaki ayrımlaşmaydı bu.”
Ümit etmiştim her şeyin düzeleceğini,
Sulh ile taçlanacağını ümit etmiştim
İnsan ırkının mutlu günler boyunca .
Fakat çok yanılmışım ,çünkü görüyorum ki
Sulhun yozluğu az değil savaşın ziyanından
Keşke istikbali bilmeden yaşasaydım,
Şerden bana düşeni taşısaydım sadece;
Her günün yükü zaten yeterken bana,
Çağlar boyunca taşınmak üzere
Dağıtılmış yük, birden yıkıldı şimdi üzerime
Bir ölü doğumdur bu
Ben mi istedim senden, ey Yaradan,
Topraktan beni insan olarak yoğurmanı?
Ben mi senden talep ettim,
Çıkarmanı karanlıktan, yahut koymanı
Buraya, bu enfes bahçeye beni?
Toprak senin yüzünden lanetlendi
Yaşam boyu keder içinde yiyeceksin
…
Toprağa dönünceye dek
Ekmeğini alın teri dökerek kazanacaksın
Çünkü topraksın, topraktan yaratıldın,
Nasıl doğduğunu bil; yine toprağa döneceksin.
Bu öyle bir ilahi lezzet ki, ne varsa vaktiyle
Hislerime tatlı gelen, yavan, kaba kalıyor
Buna kıyasla. Benim yolumdan git Âdem,
Durma, tat serbestçe ve ölüm korkusunu,
Esen yellere koyuver gitsin