Çıkarmanız gereken bir yara bandı vardır hani ama çok iyi yapışmıştır yerine.Yapılması gereken tek seferde hızlıca çekmektir ya. Aynı sebepten ötürü çevirisi tamamlanmış olsa da orijinalini okuyup seriyi kendi nazarımda sonlandırdım.
İlk kitaba yaptığım yorum hala geçerli. Eklemem gereken bazı şeyler var sadece.
Benim gördüğüm yazar atmosfere, evrene o kadar önem vermiş yoğunlaşmış ki karakterlerin gelişimini, (ki gelişemedi bence hiçbiri) belli başlı olması gereken ayırt edici özelliklerini ve hayat çizgilerini bir kenara atmış. Ben bir kitabı taşıyanın evreninden ziyade karakterler olduğunun kanaatindeydim hep. Evangeline karakterine baktığımızda üç kitaptır zerre gelişim gösterememiş, oradan oraya atlayan, aşk duygusunun ne olduğunu tam bir türlü anlayamamış aşk düşüncesine aşık olmuş (ki bunu yazar bir yerde belirtmişti sanırım ikinci kitaptaydı) bir kız. Jack desen sürekli ben kimseyi sevemem benden uzak dur tribine girip durmadan kızın yanında biten bir kader tanrısı. Apollo'ya gelsek karakteri ilk tanıtışı ile daha ikinci sahnesi arasında uçurum olan bir profil. Yani açıkçası nereden tutsam elimde kaldı. Serinin tek sevilecek yanı evreniydi.