Bu okuduğum üçüncü Murakami romanı. 1256 sayfa olması gözünüzü korkutmasın oldukça akıcı ve yazarın geniş hayal dünyası sayesinde akıyor diyebilirim. Konu ve kurgu yönünden oldukça başarılı. Kitabın bir diğer artısı yazarın felsefik yönü bu sayede roman derinlik kazanmış diyebilirim.
Olumsuz yanlarına gelirsek; öncelikle cinselliğin metin içerisindeki yoğunluğu gereğinden oldukça fazla. Birçok şey defalarca tekrarlanmış, örneğin annesiyle ilgili anısının ayrıntıları kitapta 10dan fazla kez aynı şekilde geçiyor. Benzetmeler iyiyse ve dozunda kullanılırsa hikayeye çeşni katıyor bu kitapta benzetmeler çok başarılı ama ayarı için aynı şeyleri söylemeyeceğim. Nerdeyse her paragrafta bir benzetme kullanılmış. Diğer bir konu ise kitapta Japonya ile ilgili sadece isimler var. İsimleri değiştirsek kimse bunun Japon romanı olduğunu anlamaz. İçecekler, müzikler, kitaplar hepsi batılı. Son olarak belki bana öyle gelmiştir ama kitapta duyguların ifadesi bana oldukça yetersiz geldi.
Olumsuz yanları çok olsa da yine de merakla okunan bir kitap. Belki Tengo elden getirseydi daha iyi olurdu...