"Emilio benimle konuşan ilk kişiydi. Şans eseri yanıma oturmuş ve bir daha da hiç ayrılmamıştı. Onunla ilgili ilk izlenimim feciydi. Luka için de öyleydi, yeni kavrıyordum. Mitsuko için de. En çok da Hanna için kötü düşünmüştüm belki. Hepsine anında kulp takmış ve yanılmıştım. Onlardan üstün olduğumu sanmıştım. Başkalarının beni yolumdan alıkoyacağını, benimle aşık atacağını, bana köstek olacağını. Bay Crane'in lafı kulağımda çınlıyordu. Dostlarım olmasaydı bu noktaya gelemezdim."
Kitabın dili sürükleyici ve hikaye tutarlı şekilde ilerliyor. Yazar biyolojik, astrolojik ve fizik terimlerine çok hakim. Bu hakimiyeti hikayeye çok güzel enjekte etmiş. Geleceğe yönelik inanılmaz bir kitaptı. Bayılarak okudum, çok sevdim. Son 15 sayfada inanılmaz bir hayal kırıklığı yaşadım. Kitabın tanıtım bülteninde "Ama son kimsenin aklına gelmeyecekti. Tıpkı senin de asla tahmin edemeyeceğin gibi" cümlesi geçiyor çok inanmamıştım ama inanmam gerekirmiş. Adeta yıkıldım, böylesine güzel ilerleyen bir kitap sonunda tüm güzelliğini kaybetti benim için. Sonu böyle olmasaydı kesinlikle tavsiye ederdim. Potansiyel çok yüksekti ama heba edilmiş. Beni üzen bir kitap. :(
"Onun öğrenme tarzı, benim öğrenme tarzım değil; benim öğrenme tarzım, onun tarzı değil. Ama o da, ben de kendi Kişisel Menkıbemizi arıyoruz; bu yüzden ona saygı duyuyorum."
Elimde olsa herkese okuturdum bu kitabı. Muazzam bir kitap. Adeta bir başyapıt. Umutsuzluğa kapıldığımda tekrar tekrar açıp okuduğum bir kitap. Her yaşta farklı bir güzellik alıyorsunuz. Tam olarak neye ihtiyacınız varsa onu veriyor kitap size. İlaç gibi geliyor. Okuyun, okutun.
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023206,5bin okunma
Tarihin bu vahşi döneminde, antisemit kanunlara önayak olan politikacılardan ve vatandaşlarını seve seve tutuklayıp sınır dışı eden faşist polislerden tutun da kendi komşularına ve meslektaşlarına ihanet eden ihbarcılara kadar her türlü kötü insanı bulmak mümkün. Fakat bunların yanında kahramanlar da var: Venedik'teki Yahudilerin isimlerini teslim etmesi emredildiğinde listeleri ortadan kaldırıp intihar eden Profesör Giuseppe Jona; pek çoğu San Sabba'da işkencecilerin elinde can veren binlerce Direniş savaşçısı; Yahudilerin yakalanmasına karşı çıkan, hatta kimi zaman saklanmalarına yardım eden carabinieri, yani polis memurları; zor durumdaki yabancıları besleyip giydiren, koruyup kollayan sayısız rahip, rahibe ve sıradan İtalyan halkı. Balboniler gibi bu isimsiz kahramanların bazıları da bu yaptıklarının karşılığında can vermişler. Benim de bu kitapta onurlandırmak istediklerim bu insanlardı; yaptıkları iyilik ve fedakarlıklarla bizlere umut veren bu sıradan insanlardı. Yolumuzu en karanlık zamanlarda bile aydınlatacak bir Laura hep olacaktır.
Muhteşem bir kitap. Öncelikle kitap çok akıcı ve Tess konuya çok hakim. Yazarın en sevdiğim özelliği, hikayelerinde işlediği konulara her zaman çok hakim olması. Incendio adlı eseri onun yazmış ve bestelemiş olması, gerçekten hayran olunası. Kitapta gerçek bir katliama değinmesi ve kendi tarzıyla harmanlayıp okura sunması, tarihin karanlık dönemini böylesine incelikle işlemesi usta bir yazar olduğunu ispatlar nitelikte. Kesinlikle okunmalı. Şiddetle tavsiye ediyorum. (Hatırlatma: Yanınızda mutlaka peçete bulundurun. İhtiyacınız olabilir.)
Bir kitapçıda raf aralarında gezinirken tesadüfen satın aldığım bir kitap. Polisiye -gerilim türünde normal bir kitap diyebilirim. Yazarın kitaba başlangıcı çok başarılı, ilk sayfa kesinlikle merak uyandırıyor. Hikaye çok özel gelmedi ama yazar şaşırtmayı başardı. Yok ya, olmaz öyle şey dediğiniz her şey oluyor arkadaşlar. Benim için çok eğlenceli bir polisiye-gerilim kitabıydı. Kitaptan bahsederken ister istemez yüzümde bir gülümseme beliriyor. Okuduğun en komik polisiye-gerilim kitabı hangisi diye sorsalar vereceğim cevap : Kemiklerin Şifresi. Şaşırtıcı bir kitap, tavsiye ediyorum.
Kitap okuma aşkına düştüğüm ilk kitap kendisi. Fikrimce yazarın en başarılı bulduğum kitabı. Polisiye-gerilim türüne başlangıç için çok iyi bir tercih olur. Merakla ve keyifle okumuştum kesinlikle tavsiye edilir.