Söze öncelikle kitabı çok sevdiğimi belirterek başlamak istiyorum. Çünkü anlatmak aktarmak istenileni belli bir konu üstünden başarılı bir şekilde okuyucuya benimsetiyor. Düşünmeye sevk ediyor. Kitabı okudukça bende yaptığım hataları gördüm. Kişisel gelişim kitabı değil bu arada buraya kadar anlattıklarım öyle algılanmasın diye belirtiyorum Gelelim kitabımızın konusuna....
Adelya'da çoğumuz gibi duyduklarını sorgulamadan benimseyen, kişilere ve olaylara ön yargı ile yaklaşan biri. İstediği bölümü okumak için Van'a gidiyor mecburen çünkü oradaki üniversiteyi kazanmıştır. Kendini etrafa kapatmış bir şekilde okula gidip geliyor, kimseyle sohbet etmiyor, kendine yaklaşmaya çalışan arkadaşlarına şüpheyle bakıp altında hep birşeyler arıyor. Zamanla arkadaşlarının yaklaşımı, kurdukları iletişimi ile aralarında bir bağ kurulur. Yapılan kamplar ve geziler ile de kurulan bağ iyice güçlenir. Arkadaşlarından biri vardır ki yeri ayrıdır Adelya için. Çünkü diğerlerinden daha fazla anı biriktirirler. Hem de ne anılar hem aksiyonlu hem de tehlikeli. Bölgenin sadece görünen güzelliklerini de göstermez, yaşam koşullarının zorluğunun yanı sıra insanların bir lokma ekmek için kendilerini nasıl tehlikelere attıklarını da gösterir. Kendilerini de o tehlike içinde bulsalar da....
Bol maceralı bir kitap olduğunu söylememe gerek yok anlaşılmıştır diye düşünüyorum. Kısaca ön yargıdan uzak kalıp görünen güzelliklerin altında kalan zorlukları da gösterdiğinden okunması gereken bir kitaptı diyor ve susuyorum....