İktidar,belirli zamanlarda barış ve devlet biçimine bürünen genelleşmiş bir savaş türü değil midir?Barış bir savaş biçimi,devlet de bu savaşı yürütmenin bir amacıdır.
Her şeyi bilemeyiz;her şeyi bilmek özgürlükten değil ancak özgür olmamaktan yola çıkınca mümkün olur.Her şey ancak ayrımların,dışlamaların,adaletsizliklerin zalimliği gibi bir zeminde bilinebilir.
Hakikat söylenen şey değildir.Hakikat söylenen şey ile olan şey arasındaki ilişki de değildir.Hakikat yüzleşmeyi kabul ettiğimiz ya da etmediğimiz şeydir.
İnsan, iyiliğe yakın olan bir kötüydü. Bu gerçeğin insan tarafından öğrenilmesinin zamanı gelmişti. Erişemeyeceği bir huzuru sürekli arzulamaktan vazgeçmeli ve kendisiyle celişmekten delirmeye son vermeliydi. Gelişimini engelleyen yüksek amaçlara sahip olmayı bırakmalı ve iyiliğe ulaşmak yerine, içindeki kötülüğü dizginlemeyi öğrenmeliydi.
Sevgi tırmananları birbirine bağlayan bir halattı.Biri düşerse diğerinin hayatta kalması için halatın kesilmesi gerekiyordu.Ancak sevgi,kesilmeyecek kadar kalın bir halattı ve sonunda herkes düşerdi.Aptallar sevdikleriyle düşer,kötüler sevdiklerini aşağı çeker.
Hayatta, tüm dehşetimi bir bıçak gibi etime saplayacak olan ben değil miydim?Üstüne her an daha da deşecek olan?Ah efendim,yok!Hayır!Sallayacak,deşecektim!Daha çok!Daha derine!
Gerçek nefret içten gelir,gençlikten,işte kaybedilen...savunmasızca.İşte böylesi öldürür adamı.O kadar derinlerdedir ki hâlâ,her yere temelli bulaşır.Toprağın üstüne zehirlenmeye yetecek kadar sızar,bir daha üstünde ölüler arasında,insanlar arasında iğrençlikten başka bir şey büyüyemesin diye.