Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nurdan Topcuoglu

Yabani bir hayvanın evcilleştirilebilmesi için yeterince uysal olması, insanlara boyun eğmesi, beslenmesinin ucuza gelmesi, hastalıklara bağışık olması, hızlı büyümesi ve kapalı tutulurken çoğalabilmesi gerekiyordu. Avrasyanın inekleri, koyunları, keçileri, atları, domuzları dünyada bütün bu sınavları geçebilecek pek az bir yabani hayvan türü arasındaydı. Bunların Afrika'daki eşitleri hiçbir zaman hatta çağımızda bile evcilleştirilemedi.
Sayfa 478Kitabı okudu
Reklam
Bazı ülkeler ötekilerden çok daha zengindir. Bunun nedenleri çoktur ve karmaşıktır. En önemli nedenler kurumlarla ve coğrafya ile ilgili olanlardır. Öteki nedenler arasında doğal kaynaklar gibi sözüm ona çelişkili bir bela var, sömürgeleşme ile ilgili olarak tarihin ters dönmesi var, çevresel bozulma var. Ama o iki önemli neden birbirinden tamamıyla bağımsız değildir. İyi kurumlar coğrafyadan bağımsız şekilde bir rastlantı sonucu şanslı olan bazı ülkelere gökten zembille inmiyor. Tam tersine iyi kurumların kendilerinin bir tarihi var, bu tarih kısmen tarıma ve tarımın sonuçlarına bağlı ola gelmiştir.
Sayfa 553Kitabı okudu
Bugün uzun bir tarım geçmişine ve devletleşme tarihine sahip olan ülkeler, ekonomistler başka değişkenlere göz attıktan sonra bile daha kısa tarım ve devletleşme tarihi olan ülkelere göre kişi başına düşen ortalama geliri daha yüksek olan ülkelerdir. Tarım tarihinin etkisi önemli bir etkidir. Ülkeler arasındaki ortalama gelir farklarındaki değişikliklerin yarısının açıklanması orada gizlidir. Uzun bir devletleşme tarihine sahip ülkelerin, zengin doğal kaynaklara sahip olmalarına karşın devletleşme tarihleri kısa olan ülkelere göre daha hızlı büyüdükleri gerçeği bugün de doğrudur.
Sayfa 551Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bazen karmaşık kurumlar iyidir, bazen kötüdür. Ama bir toplumun hiçbir karmaşık kurumu yoksa, zenginleşmesine yardımcı olacak iyi kurumlara da sahip olamaz. Tarih, arkeoloji ve başka bilim alanlarında yapılan çalışmalar bize şunu gösteriyor: bu kurumların gelişebilmesi için tarım sayesinde olanaklı hale gelen depolanabilir yiyecek fazlasına sahip, yoğun nüfuslu, yerleşik toplumlarının ortaya çıkması gerekiyordu.
Sayfa 550Kitabı okudu
Bereketli Hilal'in ve Çin'in tarihinden çağdaş dünya için çıkarılacak yararlı bir ders var: Koşullar değişir geçmişteki üstünlük gelecekteki üstünlüğün güvencesi değildir.
Sayfa 528Kitabı okudu
Reklam
Coğrafi bağlantıların iyi olması iç engellerin çok olmaması başlangıçta Çin'e bir üstünlük sağlamıştır. Ama Çin'in bağlantılığı daha sonra bir sakıncaya dönüştü, çünkü bir diktatörün aldığı bir karar yenilikleri engelleyebiliyordu ve pek çok kez engelledi de. Avrupa'nın coğrafi bağlantısızlığı birbiriyle yarışan ve birer yenilik merkezi haline gelen onlarca ya da yüzlerce küçük bağımsız devletçiğin ortaya çıkmasına yol açmıştı. Devletlerden biri bir yönüyle yüz vermiyorsa öteki veriyordu ve böylece komşu devletleri de aynı şeyi yapmaya zorluyordu, yapmayanlar yenik düşerler ya da geri kalırlardı. Avrupa'daki coğrafi engeller siyasal birleşmeyi önlemeye yetecek nitelikte idi ama teknolojinin ve düşüncelerinin yayılmasını durduracak nitelikte değildi. Çin'deki gibi Avrupa'da bütün yeniliklerin musluğunu kapatacak tek bir despot olmadı.
Sayfa 527Kitabı okudu
Evcilleştirilebilir mevcut hayvan ve bitki türlerinin toplanmış olduğu bir bölge olduğu için bir zamanlar en öne geçen bereketli hilal'in daha başka zorlayıcı coğrafi üstünlükleri yoktu. Bu öncülüğün yitirilişi güçlü imparatorlukların batıya doğru kayışı olarak ayrıntılarıyla incelenebilir. Bereketli Hilal ile Doğu Akdeniz toplumları ekolojik açıdan kırılgan çevre koşulları içinde var olma bahtsızlığına uğradılar ekolojik olarak kendi kaynaklarının tabanını yok ederek kendi kuyularını kazdılar. En eski toplumlardan doğudaki toplumlardan başlayarak her bir Akdeniz toplumu kendi kuyusunu kazarken güç batıya kaydı. Kuzey ve Batı Avrupa bu akıbete uğramaktan kurtuldu ama orada yaşayan insanlar daha akıllı olduğu için değil daha fazla yağış alan bitki örtüsünün çabucak yeniden büyüdüğü daha dayanıklı bir çevrede yaşamak gibi bir şansa sahip oldukları için böyle oldu.
Sayfa 520Kitabı okudu
İnsanın yaratıcılığı olmasaydı biz bugün hepimiz hala yiyeceğimiz eti taş aletlerle kesiyor ve çiğ yiyor olacaktık, tıpkı bir milyon önceki atalarımız gibi. Bütün insan toplumlarında yaratıcı insanlar vardır. Ancak bazı yaşam çevreleri başka yaşam çevrelerine göre bize daha fazla başlangıç malzemesi ve icatları kullanmak için daha olumlu koşullar sunar, hepsi bu.
Sayfa 517Kitabı okudu
Japonlar kimdir
Araplar ile Yahudiler gibi Koreliler ile Japonlar da aralarında kan bağı olan ama buna karşılık geleneksel bir düşmanlığa kilitlenip kalmış haklardır. Fakat düşmanlık hem Doğu Asya'da hem de Ortadoğu'daki iki taraf için de yıkımdır. Japonlar ve Koreliler istemeselerde oluşum yıllarını paylaşmış ikiz kardeşler olduklarını kabul etmek zorundadırlar. Doğu Asya'nın siyasal geleceği büyük oranda onların aralarındaki bu eski bağları yeniden keşfetmeye başarılarına bağlıdır.
Sayfa 511Kitabı okudu
Japonlar kimdir
Buzul çağının sona erişine Japon tarihinde çok önemli iki değişikliğin biri eşlik etti: çömlekçiliğin icadı. İnsanlar hayatlarında ilk kez su geçirmeyen, istenilen her biçimde kaplara sahip oldular yiyecekleri kaynatma pişirme ya da buğulama gibi yeni bir olanağa kavuşunca, daha önce yararlanmaları güç olan pek çok besin kaynağından yararlanmaya başladılar. Bir ateşin üzerinde pişirildiğinde yanan ya da suyunu kaybeden yapraklı sebzelerden, artık kolayca kabukları açılabilen kabuklu deniz hayvanlarından, şimdi artık suya yatırılarak acısı çıkarılan meşe palamudu ve at kestanesi gibi zehirli ya da acı ama besleyici yiyeceklerden yararlanıyorlardı. Kaynatılmış yumuşak yiyeceklerle küçük çocuklar beslenebilirdi, bu da çocukların daha erken sütten kesilmesine ve annelerinin daha kısa aralıklarla çocuk doğurmasına olanak veriyordu. Okuma yazması olmayan toplumlarda bilgi deposu olan dişsiz yaşlıların beslenmesi ve daha uzun yaşaması mümkündü. Çömlekçiliğin bütün bu önemli sonuçları bir nüfus patlamasının tetikledi Japonya'nın nüfusu birkaç binden çeyrek milyona çıktı milyona çıktı.
Sayfa 494Kitabı okudu
Reklam
Afrika Nasıl Kara Afrika Oldu
Avrupalılar Afrika'yı sömürgeleştirdiyse bunun, beyaz ırkçıların sandığı gibi Avrupalı halkların Afrikalı haklardan farklı olması ile bir ilgisi yok. Daha çok coğrafi ve biyocoğrafi rastlantılarla ilgisi var. Özellikle de kıtaların yüzölçümleri, eksenleri yaban bitki ve hayvan türü takımları arasındaki farklılıklarla. Yani Afrika ile Avrupa'nın tarihsel yörüngeleri arasındaki fark taşınmaz mal varlıkları arasındaki farktan kaynaklanıyor.
Sayfa 481Kitabı okudu
Bir başka şaşırtıcı şey de Afrika'nın yerli tarım bitkilerinin hepsinin ana yurdunun ekvator'un kuzeyinde olmasıdır. Ekvator'un güneyinden çıkmış tek bir Afrika tarım bitkisi yoktur. Bu olgu ekvator'un kuzeyinden gelen ve Nijer Kongo dillerini konuşan insanların Afrika'nın Ekvator bölgesi pigmeleriyle ekvatoraltı bölgesi Koisanlarının yerini nasıl kolayca aldığı konusunda bir ipucu veriyor. Pigmelerin ve Koisanların tarıma geçmemelerinin nedenini çiftçilik yeteneklerinin olmaması değildi, bunun tek nedeni Güney Afrika'daki yabani bitkilerin genellikle evcilleştirilmeye elverişli olmamasıydı. Binlerce yıllık çiftçilik deneyiminin mirasına sahip Bantularda beyaz çiftçiler de Güney Afrika'nın yerel bitkilerini tarım bitkisine dönüştürmeyi başaramadı.
Sayfa 466Kitabı okudu
Afrika Nasıl Kara Afrika Oldu?
Bize öğretilenlere göre Batı uygarlığı yakın doğuda filizlendi, Avrupa'da Yunanlılar ve Romalılar sayesinde en parlak çağını yaşadı ve dünyanın en büyük 3 dini olan Hristiyanlık Yahudilik ve İslam bu uygarlığın ürünüydü. Bu dinler birbirleriyle yakın akraba olan dilleri konuşan insanlar arasında çıkmıştı, bunlara Sami dilleri deniyordu: sırasıyla Aramca, İbranice ve Arapça. Bizler içgüdüsel olarak Sami halkalarını yakın Doğu ile birleştiririz. Oysa Greenberg Sami dillerinin çok daha büyük bir ailenin 6 ya da daha fazla dalından yalnızca biri olduğunu saptadı. Afro Asya denen bu ailenin bütün öteki dalları yalnızca Afrika'da konuşulan dillerdir. Hatta Sami alt ailesinin kendisi bile temelde bir Afrika dilidir, yaşayan 19 sami dilinden 12'si yalnızca e Etiyopya'da konuşulur demek ki afroasya dilleri Afrika'da doğmuştur, bunların bir kolu Yakındoğu'ya yayılmıştır. Bau da demektir ki Batı uygarlığının ahlaksal temeli olan Eski ahitin, Yeni ahitin ve Kur'an'ın yazarlarının konuştukları dillerin doğum yeri afrika'dır.
Sayfa 457Kitabı okudu
Amerika kıtalarını istila eden avrupalıları üstün duruma getiren 3 grup neden saptamış olduk: Avrasya'da insan varlığının çok daha eskiye dayanması, evcilleştirmeye elverişli mevcut yabani bitkiler, özellikle hayvanlar Avrasya'da daha fazla bulunduğu için yiyecek üretiminin de daha etkili olması, kıta içi yayılmaları güçleştirici coğrafi ve çevresel engellerin o kadar korkunç olmaması. Amerika kıtalarında şaşırtıcı bir biçimde bazı icatların bulunmadığını görünce insanın aklına daha varsayımsal 4. bir neden daha geliyor. Küçük yalıtılmış toplumlar.
Sayfa 442Kitabı okudu
Amerika kıtalarının tersine avrasya'nın doğu batı yönündeki ana ekseni enlem değişikliği, enlemle birlikte çevre değişikliği olmadan yayılmaya izin veriyordu. Avrasya'nın doğu batı doğrultusundaki genişliğine karşılık yeni dünya bütün Orta Amerika bölgesinde boydan boya dardı ve hele Panama da iyice daralıyordu.
Sayfa 438Kitabı okudu
106 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.