"Gitmek mi yitmektir, kalmak mı?” artık bilmiyorum…
Yerini yadırgayan eşyalar gibiydim ya ben hep!
Ve inançlı, gitmenin bir şeyi değiştirmediğine.
Bilemem, belki bu yüzden
Ben sana yanlış bir yerden edilmiş,
Bir büyük yemin gibiydim…
Beni hep aynı yerimden yaralayan o eve
Yine de döneyim, döneyim istedim.
Ah benim sesimle;
Söylesem de, inanmazlar
Benzemiyor çünkü bir dile.
Döndüğüm, döndüğüm ama döndüğüm
Döndüğüm bu sema sensin, döndüğüm.
Sen benim kara ömrüme vuran
Suyumu harelendiren sevincimdin…
Onu sevebileceğinin en yücesiyle sevdin.
Titreme daha fazla kalbim!
Bağışla kendini artık onu da…
Bırak gitsin, bırak gitsin.
O senin en ezel gününden kaderin.
Sen onu nasılsa bin kere daha…
Seveceksin.
eski bir sevdadan kurtulmuşum;
artık bütün günler güzel ;
gömleğim yeni,
yıkanmışım,
temiz olmuşum ;
sulh olmuş.
bahar gelmiş.
güneş açmış.
sokağa çıkmışım, insanlar rahat;
ben de rahatım.
Derimin altında başımı döndürecek bir baskı olduğunu duyumsuyorum. Her şeyi delmek istiyorum ve olabildiğince içime dalmak istiyorum. Yerin derinliklerine varmak istiyorum. Benim aşkım oradadır. Tanelerin sürgün verdiği yerde, köklerin birbirine vardığı ve yaradılışın kendini çürümüşlükle sürdüren noktada. Benim tenim sanki onun geçici bir biçimidir. Temeline varmak istiyorum. Kalbimi bir meyve gibi tüm ağaçların dallarına asmak istiyorum.
Sana koşuyorum bir vapurun içinde
Ölmemek, delirmemek için.
Yaşamak; bütün adetlerden uzak
Yaşamak....
Hayır değil, değil sıcak
Dudakların hatırası;
Değil saçlarının kokusu
Hiçbiri değil.
Dünyada büyük fırtınaların koptuğu böyle günlerde
Ben onsuz edemem.
Eli elimin içinde olmalı,
Gözlerine bakmalıyım,
Sesini işitmeliyim.
Beraber yemek yemeliyiz
Ara sıra gülmeliyiz.
Yapamam onsuz edemem.
Bana su, bana ekmek, bana zehir;
Bana tad, bana uyku
Gibi gelen çirkin .
Sensiz edemem.