Kuşların göğü önünde ışıkla yıkandık ,
su güneşle yıkandı ve üzüm güzle ,
ben bekleyişinle yıkandım senin
ay oradaydı
sen bana kuşlardan daha maviydin ..
" Gökyüzü maviliğinden soyunuyor
Akşamdandır diyorlar,dünya hala dönüyorsa öyle dalgın, öyle umarsız
Sorsam neyi,bağırsam kime, beni kim anlar?
Bir kaçık şair diyecekler
Anca yalnız, kanca yalnız "
Topluma en çok hayrı dokunan insanların yarattıkları zenginlikten en az payı almaları zaten yeterince adaletsiz bir şey değilmiş gibi, bir de yasalar çıkarılıp bu haksızlığın adına adalet deniyor.
Hislerinizi etkileyen, tutkularımızı coşturan ve zihnimizde sayısız imgeler canlandıran gizemli ve gözle görülemeyen bir zevk daha vardır : Bu da müziğin harekete geçirdiği hazdır..
Beynime bir sarkaç gibi vuruyor sorular
Neresinde yanıldık biz bu yaşamın?
Hangi el bozdu büyüyü, hangi yazı
Acılara hüküm verdi, soldan sağa taşarak?
Kalbimde yıllardır kabuk bağladı yaralar
Ödüm kopuyor, bir gün hepsi birden kanamaya başlayacak diye
Ben mi yanıldım,
Yoksa dünya mı bilmem?
Bir yerlerde tökezledim
Ama düştüm diyemem.
Yağmur boğulmaktan söz eder şimdi bana
Güneş çekip gitmekten.
Beni kurtarmak için
Pamuk iplikleri uzanır
Uçurumlanma …
Sevgili dünya,
Ne petekle balım kaldı,
Ne derilecek çiçeğim
Salıver arlık beni
Kopar dizginlerimden!