Kısaca konusuna değinirsek, roman 1850 yıllarında Rusya’da geçmektedir. Bir köy ağasının tek oğlu olarak doğan Ilya Ilyich Oblomav ‘un ailesi tarafından nasıl tembelliğe, her işini başkasının yapmasına alıştırılmasını anlatmaktadır. Sonuçta Oblomov hiçbir şey yapmadan pek çok şey hayal edip planlar yapmış ama planlarını gerçekleştirmeyi hep ertelemiştir. Toprak zenginliğinden kaynaklanan bir zenginlik ile idare etmeye alışıp, tek amacı hiç bir şey yapmadan huzur ve dinginlikle yaşamak olmuştur.
Bu karakter “Oblomovluk” ifadesini ortaya çıkarmıştır. Bu kavrama da tembelliği simgeleyen Oblomovluk kavramı denilmiştir. Kitapta da bu kavramdan sıkça bahsetmektedir.
Gelelim kitabın bana hissettirdiklerine; uzun zamandır okumayı beklettiğim için pişman oldum. Bir çırpıda okuyup bitirdim. Kendi içinde bir sürükleyiciliği var.
Hep Oblomov’un silkinip kendine gelmesini bekledim. Saçımı başımı yoldum. Hep Oblomov Onlomovluk yaptı.
