Korkma! Kim sesini çıkarabilir ki? Nitekim öyle olmadı mı? Ne o öyle? Arkandan bakan kim? Bu ne zalimce bir şey? Hiç değilse Hasan'ı zehirlemiştiniz. Ciğerleri patladı ama ölüm böyle vahşice dolaşmamıştı sokaklarda. Peki ya Resul'ün ciğerinin başını kesip bir mızrağa takmak da neyin nesi? Dedesinin buna razı geleceğini mi sanıyorsunuz? Ya dedesinin Rabbinin? Bundan kork işte, kimse sesini çıkaramasa bile bundan kork. Ben, bu cinayetten bin küsur sene sonra bile lanetlemeden ölenlerden olmaktan korkuyorum, sen de kork. Hüseyin'in kesik başının dolaştığı sokaklarda sağ salim aldığın her nefesten kork. Kanının gezindiği her kılcal damardan, yutkunduğun her yudum sudan kork. O ki, "Ey Ehli Beyt, Allah sizden sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor" ayetinin muhatabı. Onun için mahzunluk yok. Fakat tek bir cinayetle yeryüzünde kıyamete kadar hakkın, doğruluğun, masumluğun başını kesenler için de emin bir ân bile olmasa gerek. Gözlerinde kan görüyorum. İblis'in kibrini, Kabil'in hırsını görüyorum. Cehennem senin için yoksa kimin için var? Çünkü heyhat! Senin kuyruğun yok.
Ahmet Turan Tiryaki
... zulme karşı zulüm, karanlığa karşı, karanlığı artırmaktır, oysa karanlığa karşı aydınlık olmak gerekir, çünkü aydınlık karanlığı boğar, yok eder. İyiliğin, kötülüğü yok ettiği gibi!
Sayfa 51 - Bilge Kültür Sanat YayınlarıKitabı okuyor
Her an imtihandayız. Nasıl ki emek vere vere bir gökçe saray kuruluyorsa, bir hoyrat bakışla da güürr diye yıkılıyormuş o koca saray. Bunu aynelyakin gördüm işte.
Hâldaş olup iki güzellik yudumlamadıktan sonra bu çorak dünyanın kahrı mı çekilir? Memduh Cumhur'ca söylersek "Hâl ehline dost olmaya gelmedik mi bu cihana?"