Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Lise öğrencileri, sınavları bitince bir araya gelip ders kitaplarını özel bir törenle yakıyorlar. Niçin böyle yapıyorlar? Ne dersiniz? Çünkü üzerine ölü toprağı serpilmiş okullarımız öğrencilerin beynini canlı düşüncelerle doldurmak yerine kuru, sıkıcı okul kurullarının cansız tortusuyla doldurmaktadır. Okullar öğrencilere bilgilenme arzusu aşılayamamakta ve bilimsel yaklaşımlarını geliştirememektedir. Okulun temel vazifesi öğrencilerin bilimi anlamalarını ve ona değer vermelerini sağlamaktır. Ancak okullar bu vazifelerini yerine getirememektedirler. Bilimsel sevgisi, bilgilenme, bilimsel düşünce olmadan ne bilim ilerler ne de bilgili insanlar ortaya çıkar. Aynı şekilde, sanatsallık ve sanat duygusu gelişmezse, güzelliğe ihtiyaç duyulmazsa sanat da olmaz. Önce bilimsel düşünce, sonra bilim. Önce sanat aşkı, sonra sanat. Bilimsel düşünce, sanat aşkı yani bilgiye ve güzelliğe ulaşma arzusu bir zemindir. Bilim ve sanat ise bu zeminde tomurcuklanıp yeşeren ve açan çiçeklerdir."
Bugün bazen, sanat aslında sanki kendisi için değil de etiketlenecek, sınıflandırılacak, analiz edecek materyaller -bir zamanlar kelebekleri tutturduğum gibi "tutturulacak" numuneler- sağlamak için varmış gibi geliyor. Bu tabii ki özellikle okullarımız ve üniversitelerimiz için geçerli ve oralarda zararlı. Sanırım bir gün romancı olabileceğimin (gerçi o zamanlar farkına varmadıysam da) ilk işareti, okuldayken, uzun birer girişle başlayan tüm o inceleme kitaplarına karşı beslediğim şiddetli nefretti; bir anatomi dersi gibi, orijinal metni daima bir cesede, önceden kabul edilmiş bir önermenin cansız bir demonstrasyonuna indirger bunlar. Dahilerin, Shakespeare'lerin, Racine'lerin, Austen'lerin insani hataları olduğunu görmek yıllarımı aldı.
Reklam
"Okullarımız en önemli servetimizdir," derler Finlandiyalılar. ............................................... ............................................................................. "Okullarımızı elimizden alırsanız biz de mahvoluruz.Mayasız hamur gibi çöker gideriz."
Gerektiğinde okullarımız var, liselerimiz var, hatta dünyaca ünlü üniversitelerimiz de, var, insanın ve karakterinin gerçek eğitimi için kurulmuş hiçbir şeyimiz yok. Bu yüzden içimizde çoğumuz o kadar karaktersiz…
Sayfa 221 - Kültür ve Turizm Bakanlığı YayınlarıKitabı okudu
Papaz Zwemer'in 1935 yılında Kudüs'te gerçekleştirilen Misyonerlik Konferansı'ndaki sözleri bunu ifade etmektedir: "Kuşkusuz görevimiz, Müslümanları Hıristiyan yapmak değildir. Bu, boş bir iştir. Fakat görevimiz, Müslümanları İslâm'a sarılmaktan uzaklaştırmaktır. Bu konuda ve İslâm dünyası için ortaya koymuş olduğumuz eğitim metotlarında, misyonerlik okullarımız sayesinde parlak bir başarı elde ettik."
Okullarımız yok. Yüzde seksenimiz okuryazar değil. Diyoruz ki, deneyi yapıldı. Köy Enstitülerini açmadan halkımızı okutamayız.
Reklam
Ders notlarını yamaçtan aşağı yırtıp atanlarda var:))
Liselerde öğrenciler sınavlar bitince bir araya gelerek özel bir törenle ders kitaplarını yakıyorlar. Neden peki? Bunun anlamı ne? Çünkü ruhen ölmüş olan okullarımız öğreticilerin beynini canlı düşünceler yerine, kuru ve sıkıcı okul kurallarının cansız tozuyla doldurmaktadır.
Sayfa 211Kitabı okudu
Osmanlı zamanındaki okullarımız..
"Askerî okullarımızda mükemmel ressamlar, bestekârlar, mühendisler, mimarlar, edipler ve şairler ayrıca romancılar yetişiyor. Fakat asker?... Pek geç ve güç yetişen bu zümrüd-i ankaya pek az erişiliyordu."
Sayfa 82 - TİMAŞ YAYINLARIKitabı okudu
Robotlaşma
İlk doğduğumuz andan itibaren ailemizin, öğretmenlerimizin bize anlattığı bilgiler doğru mu? Bir matematik öğretmeninin çözdüğü soru illa doğru mu olur ya da edebiyat öğretmenlerinin edebi görüşleri hep en iyisi mi? Okulda öğrendiğimiz bilgilerin hepsi doğru olsaydı hepmiz robotlaşırdık çünkü hepimiz aynı konuda aynı şeyi düşünüyor olurduk, olmalıydık ya da şu anda olmalıyız, robotlaştırılıyor olabilir miyiz? Okullarımız, çevremiz bizi robotlaştırıyor olabilir mi?
Gerçek hayatta, ortada bir neden olmaksızın, sanki sadece devam etmemeye karar vermiş gibi okulu terk eden çocuklarımız yok. Bu çocukların okula gelmesini ya da okulda kalmalarını engelleyen koşulların hakim olduğu okullarımız var. Dilsel manipülasyonlara yol açan aynı ideoloji, öğretmenleri salt birer bakıcıya indirgemeye çalışıyor.
Reklam
Liselerde öğrenciler imtihanlar bittikten sonra bir araya gelerek ders kitaplarını özel bir törenle yakıyorlar. Neden acaba, bunun anlamı nedir? Çünkü ruhen ölü okullarımız öğrencilerin beynini canlı düşünceler yerine kuru ve sıkıcı okul kurallarının cansız tozuyla doldurmaktadır. Okullar öğrencilerde bilgilenme arzusu uyandırmamakta ve bilimsellik yaklaşımını geliştirememektedir. Okulun temel görevi öğrencilerin bilimi anlamaları ve ona değer vermelerini sağlamaktır. Fakat okul bu görevini yerine getiremiyor.
Sayfa 199Kitabı okudu
249 syf.
9/10 puan verdi
·
24 günde okudu
Utopia
Thomas More'un kaleminden okuduğum bu kitaptan kesinlikle çok etkilendiğimi söylemek isterim. İdeal, mutlu ve adil bir toplumu ele alan bu kitap; günümüzdeki toplumsal, sosyal, ekonomik, aklınıza gelebilecek her anlamda ne kadar eksik olduğumuzu ve ne kadar yanlış, uyumsuz bir sistemin parçası olduğumuzu gözler önüne seriyor. Kitapta
Utopia
UtopiaThomas More · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202020,4bin okunma
Akademik zekâ yaşamın getirebileceği değişiklikler veya imkânlara hazırlıklı olmayı neredeyse hiç sağlayamıyor. Oysa yüksek IQ zenginliğin, saygının, ya da mutluluğun bir garantisi olmadığı halde, okullarımız ve kültürümüz akademik becerilere takılıp kalarak, kişinin geleceğini belirlemekte çok önemli rolü olan duygusal zekâ dediğimiz –bazıları karakter de diyebilir– bir grup özelliği göz ardı ediyor. Duygusal yaşam, matematik ve okuma gibi daha çok ya da az beceriyle yapılabilen ve kendine özgü yetenek gerektiren bir alandır. Eşit zekâya sahip iki kişiden biri hayatta başarılı olurken, diğerinin nasıl çıkmaza girdiğini anlamak için, kişinin bu alanlarda ne kadar yetenekli olduğunu bilmek çok önemlidir. Duygusal yetenek, bir meta-yetenektir; yani, ham zekâ dahil, var olan diğer yeteneklerimizi ne kadar iyi kullanabileceğimizin belirleyicisidir.
"Günümüzde eğitim sistemi başka idealleri yansıtıyor. Artık çocukların elleri kucaklarında kıpırdamadan oturmak zorunda oldukları ve izin almadan hareket edemedikleri okullarımız yok. Bugün çocukların ve eğitmenlerin arkadaş oldukları okullara sahibiz. Çocuklar artık otoriter davranışlarla sindirilmeye çalışılmıyor, sadece itaat etmek için zorlanmıyorlar, aksine, günümüzde daha bağımsız olarak gelişmeleri için onlara izin veriliyor."
757 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.