Zamanında çok takılırdık buralarda eğlenirdik. Dostlarla mutluyduk. Samimi bir ortam vardı. Dediğim hikayenin 4-5 yılı var en az. Sonra herkes dağıldı falan. Bilmiyorum kimler burada, yine o eski günleri canlandırma şansımız olacak mı. Bilmiyorum ben dost muhabbetine önem veririm. Hayatın anlamı sanki dostlarla yapılan sohbetteymiş gibi gelir. Herkese selamlar
Nietzsche, modern dünyanın hem en çok okunan hem de en çok yanlış anlaşılan filozoflarından biridir.
(…)
Bu genel Nietzsche metinlerinde anlam, aşırı bir öznellikle mühürlendiğinden ve dilde bu öznelliğe boyun eğdirilerek kullanıldığından, anlatıları kendilerini açığa vurmaktan çok sayısız yoruma açılmaya eğilimlidirler. Bu yüzden Nietzsche okumalarının tümü belki de zorunlu olarak yanlış okumalardır.
Zerdüşt'ü okuyorum , çocukluğumda okuduğum Evliyalar Ansiklopedisine benziyor. Kalıplara sığmaz mübarek bir insan olduğunu düşünüyorum. Kesin yargılara varan yanılır.
Strangely then the tumescence began to subside, the flesh at his neck to pale. Any sovereign or broken yo-yo must feel like this after a short time of lying inert, rolling, falling: suddenly to have its own umbilical string reconnected, and know the other end is in hands it cannot escape. Hands it doesn't want to escape. Know that the simple clockwork of itself has no mare need for symptoms of inutility, lonesomeness, directionlessness, because now it has a path marked out for it over which it has no control. That's what the feeling would be, if there were such things as animate yo-yos. Pending any such warp in the world Profane felt like the closest thing to one and above her eyes began to doubt his own animateness.
Yalnız kaldığımda, anlıyor musun, ve her şeyi anımsadığımda, işin en kötü yanı, insanın bütün bunlara tek başına gülememesi, gülse bile kötü kötü, acı acı gülüyor, öyle ki, daha sonra aynı şeyleri düşündüğünde ağlamaya başlıyorsun.