Sen dağıttın, ben topluyorum beni.
“Mutlu et onu. Çok mutlu olun, bu hikaye böyle yazılmıştı zaten. Hırkanı hiç bana vermemiştin zaten. Hiç benimle dertleşmemiştin onunla yaptığın kadar. İnandıramadım kendimi bu gece bir kertelik olduğuna inandığım sevgine. Ben hep ölüymüşüm zaten senin hikayende. Sakın dinlemesin benim dinlediğim şarkıları, sen sevmiyorsun. Parfümümden alsın o kokuya bayılıyordun. Çok dürüst olmasın sana, yalan dinlemek istiyorsun bazen. Fevrisin, bir anlık ama o. Geçeceğini bilerek sabretsin. Kitaplar gibi konuşsun sana. Sakın küfretmesin. Her istediğini verirse sıkılırsın ama inat da etmesin. Gerçi sen sevince ne yaparsa yapsın seversin. Beni sevemedin. Aç kalmasın senin yanındayken, çok endişelenirsin. Öpüşmelerinizi saysın, çok seviyorsun böyle oyunları. Yalnız bırakmasın seni, dayanamıyorsun. Hep de yanında olmasın ama özlemedikçe sıkılıyorsun. M. nereden buldum da sevdim seni? Nereden bulaştım bu ızdıraba insan kendine bunu yapar mı? Senin yanındayken saçlarını kalemle toplasın. Hoşuna gidiyor. Çok konuşmasın, çok çalışsın ama yakınmasın. Senin yanında ağlamasın, korkuyorsun ve yardım edemiyorsun. İstemiyorsan ısrar etmesin. M. seni öyle çok candan sevmesin. Boğuluyorsun. Söyle ona seni üzse bile arkadaşlarını üzmesin. Affetmiyorsun. O bilir seni zaten. Mutlu olun. Bir emanet gibi bıraktım seni ona. Otopsi raporu olsa ruhumun şu yazardı: kalbi delik deşik ama gözü kapalıydı meftanın. Acıma bana inan gözüm arkada değil, mutlu olun benim yerime de.”