Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Halis Dokgöz’ün yazdığı “Kusursuz Cinayet” kitabı çıktı… Kusursuz Cinayet var mıdır, yok mudur? Kusursuz cinayetlerin peşinde adli tıp ve adli bilimler… İnsan vücudu ilk ne zaman kesilerek incelenmeye başladı ve otopsinin tarihsel gelişim süreci? Rembrant’ın Dr.Tulp’un Anatomi Dersi tablosunun esrarı… Yürüyen
Reklam
Otopsi istiyorum Hayallerime kurduğum düşler Eceli ile ölmüş olamaz.
Küçük İskender
Küçük İskender
🎥Filim köşesinde bugün Bir Zamanlar Anadolu’ da •Son birkaç gündür anormal derecede özlediğimi hissettiğim film.Bir çok defa izledim oysa ki nedendir bilmiyorum birkaç gündür sürekli aklımda ve bu gece açtım tekrardan izledim.Benim için hâlâ Nuri Bilge Ceylan'ın en iyi filmidir. •Diğer NBC filmleri gibi ayrıntılardaki güzelliklere odaklanılmış sahneleri fazla.Yine durağan ve Çehov tarzı bir esere dönüştürülmüş senaryo gayet başarılı buldum.NBC’de sevdiğim şey ayrıntıları görmesi ve ayrıntılardaki güzellikleri farkedebilmesi bunu bize göstermeye çalışıyor aslında çalışmıyor anlayanlar için bunu göze batmayan bir ustalıkla akışta bize sunuyor. •Bozkırın iç karartıcı atmosferini, devletin kurumlarının ve bürokrasinin soğukluğunu, pozisyonları insiyatif alamayan ve haketmeyen insanların zaptedebildiğini, herkesin derdinin dengi ile olduğunu (şöförün derdinin diğer şöförle, jandarma komutanının derdinin polis amiriyle, otopsi elemanın derdinin aletlerle olması vb.) ve herkesin kendi küçük dünyası içinde kendine göre dertleri ve şikayetleri olduğunu, kırsalda güzelliklerin değerinin bilinemeyebildiğini çok güzel detaylar ile ve çok gerçekçi biçimde anlatan başarılı film. •”Bizim buralarda böyle doktor.Kendi göbeğini kendin kesmek mecburiyetinde kalıyorsun bir yerde. Ha yok ! ben kesemem arkadaş, diyorsan, iki dakkada alırlar çapını nereden geldiğini şaşarsın. yok işte öyle. hem şoför mahali olsun, hem cam kenarı olsun, hem de bedava yemezler maalesef hayvan terli."
Şiir ölmüştür; otopsi sizden, tâziye benden...:)
Ne oldu cerahım!
ÇIRAK Serinin ikinci kitabını okurken yine kan dondurucu bir hikâyeyle karşılaşmak beni fazlasıyla gerdi. Buna rağmen sıkı takip ve detaylı incelemelerle dolu adli bir polisiye içinde olmak güzeldi. Özellikle suçlunun izini sürdükleri her vaka insanın tüylerini diken diken ediyor. İnce düşünülmüş cinayet aşamaları özellikle bırakılan izlerin imza değeri taşıması zekice kurgulanmış. Asıl belanın demir parmaklıklar ardında olduğunu bilsek de kitabın başından ittibaren bahsedilen yeni sapığın ona olan hayranlığından 'Cerrah'ın ne zaman devreye gireceğini merak ediyorsunuz. Bu kitapta edindiğim otopsi bilgileri de çok ilginçti. Film, dizi ya da kitaplarda kahramanlardan önce olayı çözmeyi seviyorum. Hâlâ bu konuda iyi olduğumu görmek gururumu okşuyor. Paslanmamışım. Son sahnede ise kendimi Dedektif Rizzoli'nin yerine öyle koymuşum ki sesli bir şekilde 'Ne oldu Cerraam!' Demeyi ihmal etmedim. Bahar dizisinin süper repliği bu kitaba da çok yakıştı. Siz ne dersiniz?
Reklam
Bir babanın sırtında otopsi yolculuğu
"muharrem, öyle günahsız bir bebek anasının koklanmamış kır karanfili yorgun bir babanın iki büklüm sırtında un çuvalında taşınan körpe cesettir! ve asfalt yüzü görmemiş patika yolların üç mevsim karla örtülü sarp yamacında uzak mezralardan besmeleyle salınarak şubat'ın zemheri ayazına el yordamıyla buz yanığı gövdesiyle itilen melektir! utancı miras bırakmıştır, taş kalbimize tek odalı hanesinde, sırıtan yoksulluğu yüksek ateşlerin son tanığı yer yatağını ilaç kutularını, yarım kalan biberonunu ve tabanları erimiş, lastik pabuçlarını "
Alpaslan Akdağ
Alpaslan Akdağ
Gül ve Kefen
Gül ve Kefen
Küskün ve Göçebe
Küskün ve Göçebe
2.yy da Roma' da " tıbbın prensi" olarak bilinen Bergamalı
Galenos
Galenos
domuzun laringeal sinirini kesince hayvanın ciyaklaması aniden kesildi. Böylelikle
Galenos
Galenos
, davranışları kontrol edenin kalp değil beyin olduğunu kanıtladı. 1652 yılında filozof Henry More, beynin düşünme kapasitesinin " bir yağ topu veya bir kase lor peyniri
Otopsi masasında yatan cesede bakıyorlar, postmortem bir analizle Türkiye’nin son 40 yılındaki resmî ideolojiye, statükoya, askerî vesayete uzanmış her eleştiriyi bugünlere gidilen yol dizilmiş taşlar olarak anlatıyorlar. Başörtüsü yasaklarına karşı çıkmak, askerlerin siyaset üzerindeki gölgesiyle mücadele etmek, resmî tarihi eleştirmek, yakın tarihin konuşulmayan trajedileri üzerinde konuşmak, AK Parti’nin kendi cumhurbaşkanını seçme hakkını savunmak, iktidar partisinin kapatma davasına karşı yazı yazmak hepsi bu suça ortak olmak için yeterli. Geçenlerde yine Etyen Mahçupyan’ın katıldığı bir Youtube yayınında programcı bir adım daha ileri giderek “1999’da ben gençtim bana sorsaydınız bunların ne olduğunu size söylerdim” bile dedi. Bahsettiği 1999 yılında; depremde devlet çökmüş, AB reformlarına karşı ordu bildiriler yayınlıyor, Merve Kavakçı Meclis’ten dışarı dışarı diye kovuluyor, Erdoğan okuduğu şiir yüzünden hapis yatıyordu. Meğer bu şartlarda Fazilet Partisi içinden kopan Yenilikçilerin aslında çok tehlikeli siyasal İslâmcılar olduğunu görmek gerekiyormuş. Aslında temelde eli CHP’ye gitmeyen, bağnaz diye eleştirdikleri muhafazakârlardan pek farkları yok. Çünkü karşı tarafta doğuştan bir kusurluluk, varoluşsal bir defo görüyorlar ve asla değişemeyeceklerini düşünüyorlar. Bu önyargıya da öngörü dememizi bekliyorlar.
Yıldıray Oğur
Yıldıray Oğur
Kaynak: karar.com/yazarlar/yildir...
Anlamadigim seyler hala var tabi ama onlari da cözecegim. Nasil dayandin mesela otopsi yapilirken falan. Bir kac kez ölü taklidi yap demis olabilirim sana ama abarttin artik kanimca.
Reklam
08.09.23
Sen dağıttın, ben topluyorum beni. “Mutlu et onu. Çok mutlu olun, bu hikaye böyle yazılmıştı zaten. Hırkanı hiç bana vermemiştin zaten. Hiç benimle dertleşmemiştin onunla yaptığın kadar. İnandıramadım kendimi bu gece bir kertelik olduğuna inandığım sevgine. Ben hep ölüymüşüm zaten senin hikayende. Sakın dinlemesin benim dinlediğim şarkıları, sen sevmiyorsun. Parfümümden alsın o kokuya bayılıyordun. Çok dürüst olmasın sana, yalan dinlemek istiyorsun bazen. Fevrisin, bir anlık ama o. Geçeceğini bilerek sabretsin. Kitaplar gibi konuşsun sana. Sakın küfretmesin. Her istediğini verirse sıkılırsın ama inat da etmesin. Gerçi sen sevince ne yaparsa yapsın seversin. Beni sevemedin. Aç kalmasın senin yanındayken, çok endişelenirsin. Öpüşmelerinizi saysın, çok seviyorsun böyle oyunları. Yalnız bırakmasın seni, dayanamıyorsun. Hep de yanında olmasın ama özlemedikçe sıkılıyorsun. M. nereden buldum da sevdim seni? Nereden bulaştım bu ızdıraba insan kendine bunu yapar mı? Senin yanındayken saçlarını kalemle toplasın. Hoşuna gidiyor. Çok konuşmasın, çok çalışsın ama yakınmasın. Senin yanında ağlamasın, korkuyorsun ve yardım edemiyorsun. İstemiyorsan ısrar etmesin. M. seni öyle çok candan sevmesin. Boğuluyorsun. Söyle ona seni üzse bile arkadaşlarını üzmesin. Affetmiyorsun. O bilir seni zaten. Mutlu olun. Bir emanet gibi bıraktım seni ona. Otopsi raporu olsa ruhumun şu yazardı: kalbi delik deşik ama gözü kapalıydı meftanın. Acıma bana inan gözüm arkada değil, mutlu olun benim yerime de.”
Keyifli okumalar!!!
Kesin benim otopsi raporunda "ÇAYDAN ÖLDÜ" Yazacaklar...😅🤭☕️
864 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.