Önce bir ellerin vardı yalnızlığımla benim aramda
Sonra birden kapılar açılıverdi ardına kadar
Sonra yüzün, onun ardından gözlerin, dudakların
Sonra her şey çıkıp geldi…
Strasbourg'un kendi Yahudi halkına karşı davranışını size hahrlatmamı ister misiniz? Büyük meclisin bütün burjuvaları Yahudilere o kadar çok borçlanmıştı ki nasıl geri ödeyeceklerini bilemiyorlardı, sonra akıllarına bir fikir geldi. Bir Aziz Valentinus günü, şehirdeki bin altı yüz Yahudi, şehir merkezindeki Yahudi mezarlığına yerleştirilen odun yığınları üstünde yakılarak öldü rüldü, böylece belediyenin seçilmişleri hiçbir borçlarını ödemek zorunda kalmadılar. Bana getirilen ve tabağımın altına sokuver diğim şu küçük buruşuk kağıt parçasına bakın Ammeister. O za man elbette siz daha meclisin başında değildiniz ama hafızanızı tazelemek için göstereyim gene de . . . "
Bir arkadaşım sosyal medya hesabının sonuna 539 rakamını eklemişti. Önce otomatik oluşturulmuş bir şey diye düşündüm. Sonra bu hesap sahibini her şeyinin planlı olduğunu düşününce bunun bir tarih olduğunu anladım. 05.03.2009. Bu tarihi özel kılan şey 539 olarak kodlanmıştı. Bazen burnumuzun ucunu göremiyoruz ki!
Güzel seyleri de unutmak istiyor. Güzel seyleri hatırlamanın ertesi günü mahveden, yıkıcı bir tarafi var.
"Hafızası insanin düşmandır," dedi aynı gece. "Unuttum, kurtuldum sanırsın ama öyle bir sey yok. Yasanmistan kurtulmak yok. Topraga girene kadar takip eder seni olmus olan."
"Yapman gereken seyler de var ama," dedi Madenci.
"Topraga girmeden önce muhakkak yapman gereken seyler. Yapmazsan ruhun huzur bulmaz, intihar bile paklayamaz seni.. öyle seyler."
Öykü okumayı hele de böyle kısa yazılmış olanlarını severim. Bu öyküleri de arada bir okuyorum. Yazarımızın, kitabın yanısıra edebiyat dergileri ve kişisel blogunda da paylaştığı hikayelerini
inceleme fırsatım oldu. Okuduğum en iyi hikayeler değil ama kötü de değiller. Belki daha sonraki hikaye ve kitaplarında olgunlaşacaktır bu dil.şimdilik derdi olan ve alıntılamak isteyeceğim bir şeye denk gelmedim.