Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mellors

Mellors
@oz_er_ata
Önce bir ellerin vardı yalnızlığımla benim aramda Sonra birden kapılar açılıverdi ardına kadar Sonra yüzün, onun ardından gözlerin, dudakların Sonra her şey çıkıp geldi…
Bizden de erken gelenler olmus. Geç meç kalmis olmayalim? Hademe giyimli bir kadin onlara dogru yürüdü, tash yoldan. Bezgin, alisik bakislaryla anne, kizin üstünden disarida bir seye bakiyordu. Anne, saygih sordu: - Geciktik mi acaba? Çocuklarin çogu gelmis. Hademe kadin ilgisiz, - Parasiz yatil imtihanlarinin çocuklar hep erken gelir. Hiç gecikmezler. Çocuk annesinden ayrildi. Kiyisi duvarli tas yolda yürümeye basladi. Hademe kadin, görmedikleri bir iskemleyi görmedikleri bir çatinin oraya çekip oturmus, yün örmeye baslamisti. Çocuk, dönemeçte arkasina bakti. Dis kapida annesi yagmurun altinda gülümseyerek duruyordu.
Reklam
- Sort, lastik pabuç, soket çorap beyaz olacak. Beyaz fanila bluz gerek. Iki tane olursa daha iyi. Terleyince degismek için. Yürüyüste 23 Nisan, 29 Ekim herkes çiçek gibi olmal, düzenli, bakiml. Ben, yapamadik anlamam. istedikten sonra, istemek yeter. Yardim kolundaki çocuklarimiz için de düsündüklerimiz var tabii. Ama bunu daha elzem giyim esyalarina ayirmak karandayiz. Önlükle katilacaklar. Önlükler gici gicir ütülü. Kizlarda tafta kurdele. Temiz, tertemiz olmal herkes. Her Türk çocugunun görevidir temiz olmak. Ne diyorum size? Disler her gün ovulmal. Kulaklarda sari topak kirler görürsem agridi, akinti yapti anlamam, yersiniz cetveli.
Strasbourg'un kendi Yahudi halkına karşı davranışını size hahrlatmamı ister misiniz? Büyük meclisin bütün burjuvaları Yahudilere o kadar çok borçlanmıştı ki nasıl geri ödeyeceklerini bilemiyorlardı, sonra akıllarına bir fikir geldi. Bir Aziz Valentinus günü, şehirdeki bin altı yüz Yahudi, şehir merkezindeki Yahudi mezarlığına yerleştirilen odun yığınları üstünde yakılarak öldü­ rüldü, böylece belediyenin seçilmişleri hiçbir borçlarını ödemek zorunda kalmadılar. Bana getirilen ve tabağımın altına sokuver­ diğim şu küçük buruşuk kağıt parçasına bakın Ammeister. O za­ man elbette siz daha meclisin başında değildiniz ama hafızanızı tazelemek için göstereyim gene de . . . "

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Mavi
Güzel seyleri de unutmak istiyor. Güzel seyleri hatırlamanın ertesi günü mahveden, yıkıcı bir tarafi var. "Hafızası insanin düşmandır," dedi aynı gece. "Unuttum, kurtuldum sanırsın ama öyle bir sey yok. Yasanmistan kurtulmak yok. Topraga girene kadar takip eder seni olmus olan." "Yapman gereken seyler de var ama," dedi Madenci. "Topraga girmeden önce muhakkak yapman gereken seyler. Yapmazsan ruhun huzur bulmaz, intihar bile paklayamaz seni.. öyle seyler."
Mavi
Mürsit arkasindan bakti, anlatmanın zamanı gelmemiş demek ki. Anlatabilmek için anlatılacakların olgunlasmasin beklemek lazim. Bir acıyı zamansızca anlatmak dokusunu bozar, beklemek lazım.
Reklam
İmdi, Anadolu halk takviminde, kıştan yaza gecilirken kışın sonu ve ilkyaz başı mevsim bölümlerini belirtmek icin kullanılan bir yöntem vardir: Ay ile Ülker topyıldızının yan yana geldigi günlere göre, kıştan ilkyaza dogru "Ay (ya da Yildiz) dokuza, yediye, bese, üçe, bire konusuk" derler. Bu hesaplamaya göre "üçe" martin ilk haftalarını, "bese" de nisanin ilk hastalarını icine alan günleri gösterir. Gelenek, bu konuda atasözleri degerinde tekerlemeler de yaratmistir; Gaziantep'te: "Yediyenin yelleri Besenin selleri Uçenin gonca gülleri Bire bicimsiz cikmaz."
Baska bir rivayete göre Ücüncü Sultan Murad'in (1574-1595) saltanati sırasında Nasreddin Hoca'nin soyundan olduğunu iddia eden bir adam iddiasinin doğruluğunu ispat eden belgelerle, kendisine bir maas bağlanmasını dilemek icin saraya gelir. Içeri girmeden katirin avludaki nöbet davuluna bağlar. Hayvan ipi çekip davulu devirir; gümbürtüden ürküp davulu sürüklemeye baslar. O sirada, Mekkeye gitmek üzere hazirlanmis katirlar da gürültuden ürkerler, kaçışırlar. Padisah merak edip bu samatanin sebebini sorar. Ona, bütün bu gürültünün , Nasreddin Hoca soyundan oldugunu iddia eden ve dayanagi olan belgelerle Padisahtan kendisine maas bağlanmasını istemek icin gelmis olan bir adamin katrini nöbet davuluna bağlamış olmasindan çıktığını anlatilar. Padisah: "Belgeye hacet yok. O adam muhakkak Nasreddin soyun dandir. Istedigi maas baglansin." diye emir verir.
"Neden içmeyecekmisim? Neden kötüymüs? Eski Pers memleketinde dedikleri gibi, 'Bolca sarap iç, kıymetli evladım ve nefretini gider -uzaklara! Uzaklara!' Neyse, fark etmez. Unutmanin yeşim kadehi, tıpkı şairin dediği gibi, hüzünle yipranmis, agirlasmis bu yürek için tek umuttur. Anlyor musun?"
Insanlar silahl bir ayaklanmadan bahsetmeye başladılar, bu yüzden kücük bir caki aldim (geriye dönüp düsününce, o kadar dayaniksiz bir seydi ki bir kalemin ucunu açmaya yarayacagindan süpheliyim) ve kasabada oradan oraya gidip "temaslar" kurarken onu yağmurluğumun cebinde tasimaya başladım. Tek yapmak istediğim sarhos olup ölü gibi uyumakti ama hiç param yoktu.
Ayrıca "suclu psikolojisi" diye bir kavram da var. Tum hayatimi vicdanim tarafindan rahatsiz edilerek yasadim ama aynı zamanda vicdanim sadik bir yoldas oldu onunla kasvetimizde oynasirken her zaman yanimda duran sadik bir es gibi. Bir de "kirli çamasirlan olmak" diye bir deyim vardir. Benim için o camasirlar dogdugum anda kirliydiler ve ben büyüdükçe temizlenmek yerine daha pis ve iğrenç hale geldiler, ta ki her gece milyonlarca farklı chennemin azabını çekecek kadar kokusu ağırlasana dek. Oyleydiler öylesine ama (süphesiz bu dedigim kulaga cok tuhaf gelecek), yavas yavas bana kendi kokumdan daha tanidik gelmeye basladilar. Bu agir kokular, açık bir yaranin acısı gibi, fısıltılı ask protestolar gibi geliyordu.
Reklam
“Karamsar kişiler zaman zaman, yaşadığımız televizyon ve video çağında insanların okuma alışkanlıklarını kaybettiklerini ve özellikle öğrencilerin “artık bir kitabı baştan sona okumaktan zevk alacak kadar sabırlı olmadıklarını söylüyor. Diğer tüm yazarlar gibi benim de yapabileceğim tek şey bu karamsar kişilerin yanlış düşündüğünü umut etmektir.”
“Kitapların da bir yaşam süresi vardır" diyen Romalı ozan, sözlerinin yüzyıllar sonra tekrar kullanılacağını ve iki bin yıl kadar sonra kitaplıklarımızda kendi eserinin bulunacağını düşünememiş olmalıdır.”
“Her sanat yapıtı, çağdaşlarının önüne sadece yaptıklarıyla değil, aynı zamanda yapmadıklarıyla da çıkar. Genç Mozart, Paris'e geldiğinde - babasına yazdığına göre - günün modası olan tüm senfonilerin hızlı bir finalle sona erdiğini fark eder. Bunun üzerine son bölüme yavaş bir giriş yaparak, “dinleyicilerini şaşırtmaya karar verir. ” Alıntı Şuradan Sanatın Öyküsü Ernst Hans Josef Gombrich Bu malzeme telif hakkı ile korunuyor olabilir.
Artik sadece eskimişliği görüyorum. Hiçbir şey güzel, genç ve can değil . Mürsel evlendi dün. Güzel, genç ve canlı mi karısı? Yeni bir hayata başladı. Sepetin dibinde unutulmuş bir patates gibiyim. Çürüyorum.
Bense tüm gücümle tiksiniyorum reklamlardaki o mutlu çiftlerden dekordan evlerinden etli butlu kadınlardan bu- yiksiz uzun adamlarindan üstünü hiç kirletmeyen çocuklarından biri kiz biri oglan ne kadar sahte ne kadar yoklar hic olmayacaklar cünkü kimse öyle mutlu olamaz reklamlar bize yalan sylüyor sattiklan sey yüzünden degil kurduklan aile ler yüzünden.
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.