Akşam olup da batan güneşin kızıl ışınları pencere camlarını tutusturunca, fabrikanın taş karnı kusmuk gibi dışarı atardı öğüttüğü insanları, ve yüzleri isten kararmış işçiler aç insanlara özgü parlak dişlerini göstererek yeniden sokaklara dolar, ortalığa makine yağı kokuları yayarlardı ekşi ekşi. Artık sesler canlı ve hatta neşeli çıkardı, çünkü forsalık o gün için son bulmuştu, evde aksam yemeği yiyip dinleneceklerdi.