Parmağına adını dövme yaptıracak kadar sevmişti adam, o kadını. Oysa o kadın, çoktan gitmişti başkasının ellerine. Yeni bir el uzanmıştı adama, adamın gözlerine baktığında huzur dolan başka bir kadın tarafından. Elini tutmak için kadının, elini uzatmıştı adam bir umut ama tutamadı kadının elini, çünkü unutamadığı şeyler vardı. Adam gitti, kadın onun gözlerinde kaldı. Hikaye bu kadardı.
Bir kızın baba sevgisi eksikliği, o kız büyüyünce daha iyi anlaşılır. Babasının önceliği olmayan bir kız başkasının da önceliği olamıyor. Ne kadar dik durursa dursun hep bir yerlerde kırgın, boynu bükük kalıyor.
Ağlayan bir erkek çocuğuna aslanım deyip sakinleşmek için dışarı götürmesi, gözümde babalık figürünü netleştirdi giderken gülümseyerek bakması da cabası 🩶
Bir emel noktası var. Oraya gidebilmek çok zor, imkansız... oradan uzaklaşmak mümkün. Fakat uzaklaşamıyorum, uzaklaşamıyorum. Bir kuvvet, karşı koyamadığım bir kuvvet beni o tarafa çekiyor, sürüklüyor.
Ah, anlatamıyorum, anlatamıyorum; kalbimin ince bir damarının koptuğunu, ruhumun bir acı, bir kader, bir hüzün perdesiyle örtüldüğünü nasıl bir dille anlatayım?
Hayal kırıklıklarıyla dolu bir roman. İyi bir eğitim görmesine ve varlıklı bir aileden gelmesine rağmen Ayten'in içinde bir yerlerdeki eksiklikleri hayat boyu karşısına çıkıyor. Yaşadıklarına rağmen verdiği mücadele sonrasında aldığı kararla hayatına devam ediyor. Ayten'in hüsranlı hayatı sonrasındaki duruşu okumaya değer. Keyifli okumalar.
Kızıl SerapBurhan Cahit Morkaya · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023165 okunma