Hayatı belirginleştiren çizgiler bir karakalem çalışması gibi gölgelenmeye ve gitgide ayırt edilemez bir şekle büründü. Varlıkları ayıran çizgileri kaybetmek, gerçekliğin de sudaki boya gibi dağılması anlamına geliyordu. Çizgiler yok, renkler yok, gerçeklik yok, etrafımızda bir boşluk küstah tavırlarla büyüyüp duruyor.