Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yalnızlığımdan inşa ettiğim bir sarayım var, yalanların kırıcı büyük kubbeleri parlar. Umutsuzluğun sesinde bir şarkı var, kemanlar gecenin ıssız gözlerinde ağlar. Yıldızlarımı astığım duvarlarım var, karanlık yıldızlarıma uzanır ve onları yakalar. Tavanlarımda güneş ışığından avizeler var, ışıkları tüm ruhumu parlama isteği ile yakar. Uzun mermerden merdivenlerim var, yürüdükçe karmaşıklığıyla aklını yorar. Çiçeklerden oyulmuş bir süs havuzum var, içine attığın bozukluklar dileklerini kapar. İncilerden örülmüş elbiselerim var, hepsi güzelliğiyle beni yok sayar. Başımın üzerinde bir tacım var, ama zihnim bana itaat etmez, zindana kaçar. -ʚїɞ
ben uyuyorum ya biraz baskalarına da parlama sansi verelim
Reklam
Birden parlama huyumu ne yapcam bilmiyorum...
Ey canımın canı, ne de hoş salına salına gidiyorsun; bensiz gitme. Ey dostlarının canına can katan, gül bahçesine bensiz gitme. Ey felek, bensiz dönme; ey ay, bensiz parlama. Ey yeryüzü, bensiz durma; ey zaman, bensiz geçme. Bu dünya seninle hoş; o dünya seninle hoş. Bu dünyada bensiz kalma; o dünyaya bensiz gitme. Ey iz'an, bensiz bilme; ey dil, bensiz söyleme. Ey göz, bensiz görme; ey can, bensiz gitme. Gece, ayın ışığından yüzünü beyaz gösterir. Ben geceyim, sen aysın bana; gökyüzüne bensiz gitme. Diken güle sığındı da ateşten öyle korundu. Sen gülsün, ben senin dikeninim; gül bahçesine bensiz gitme. Gözün üzerimdeyken, senin kıvrık kamçının emrinde koşar dururum. Sen yine bana böyle bak, bensiz sürme; bensiz gitme . Ey neşe, padişahın meclisine girip de bensiz içme. Ey bekçi, padişahın damına bensiz çıkma. Eyvahlar olsun bu yola iz bilmeden düşene. Benim izim sensin, ey yol-iz bilen, bensiz gitme. Başkaları aşk diyorlar sana; ben, aşkın sultanı. Ey akılların eremeyeceği kadar yüce olan, bensiz gitme.
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Divan-ı Kebir
Divan-ı Kebir
Ancak siz sayısız dolunay atlatmış, kendisini sır gibi saklayan esrarengiz bir cevheri, silüetinizi taşıyan bir deniz kızının oluşturduğu bir kaç dalgaya yenik düşüp kıyınıza vurdu diye ve daha önce farkına dahi varmadan defalarca yanından geçip gittiğiniz hatta bazen üstüne basıp tekrar tekrar saklanmasına yardımcı olduğunuz ama bir gün ansızın sırf görüp dokunabileceğiniz bir yakınlıkta olduğunu hissettiğiniz için sıradan bir taş parçası sanıp sadece suda nasıl sektiğini görmek için fırlattınız. Şimdi mi? Şimdiler ve sonraların önemsiz olduğu o geçmiş denizinin dibinde, sıradanlığı konusunda ikna olmuş halde, yeniden parlama ümidiyle olmasa da bir zamanlar üzerine düşen ışığı yansıttığı kıyıyı hatırlayarak bekliyor. Oysa geçmişte boğulmaktan kurtulup tekrardan aynı kıyıya ulaşmak, deniz kızının gerçekliği kadar mümkün ve acı ki geçmiş denizinde hayale yer yok.
Hadi özgürce git deseler, Ben yine ellerinde kalırım... youtu.be/clSHr1wOfS4?si=...
Reklam
When I Fly Towards You :)
Güneş olmak zorun değilsin.. İstersen bir yıldız, bir sokak lambası veya bir ateş böceği olabilirsin.. Hepsi parlama yeteneğine sahiptir. Ama sen hiç parlamasan bile, bazı insanlar seni bir bakışta görebilir ~
Uyuyalım ki biraz da başkalarına parlama şansı verelim~ iyi uykularrr
Kendini başkalarıyla kıyaslamayı bırak. Her yıldızın parlama zamanı farklıdır
Sevgili Kozmik Kendine Tapınanlar, Biraz gerçekliğin kokusunu almalısınız. Kendi hayranlarınızın içinde kaybolmak yerine, başkalarının dünyasında bir yolculuğa çıkın. Egosantrik dansınızı bir kenara bırakın ve insanlığın karmaşık orkestrasına katılın. Belki de kendi müziğinizden daha büyüleyici bir melodi bulacaksınız. Zira gerçek zenginlik, kendini beğenmiş bir aynada değil, diğer insanların gözlerinde parlama. Gerçek dünyada kaybolmaniz dileğim ile. [Dramatik Bir Nokta Ekleyin]
Reklam
Kuş uçtu yuvadan
Bir kuş uçtu yuvadan, arkasına bile bakmadan Bir kalp çatladı ortadan giden kuşun arkasından O an seslendi gözyaşına bulanmış bir ağlama Ama orada kaldı yuva nedendir ki bu ağlama Bir kuş uçtu yuvadan aşkını yuvada bırakan Bir taş düştü yüreğime kalktığında iz bırakan Bir zaman sonra gözüme takıldı ufukta bir parlama Sarsıldı ama düşmedi yuva nedendir ki bu ağlama Bir kuş uçtu yuvadan dokunmaya fırsat bırakmadan Titredi o an da yüreğim kuş farkına varmadan Ne kuşlar geldi yuvaya yoktu gözlerinde o parlama Karardı ama kaybolmadı yuva nedendir ki bu ağlama Bir kuş uçtu yuvadan kalbim kaldı kanadında Bir ben kaldım yuvada zannederim kuş hala burada İsterim ki ayrılık kokan o rüzgâr kuşu geri getirsin Kuş ayrılığı birde cansız bedenimden dinlesin.
_Fizyonomi: Yüz Okuma Sanatı
_Schopenhauer: Fizyonomi bilimi, yüzden kişiliği okuma sanatıdır. Bir insanın çehresinin şekli şemali, ikiyüzlülüğün hakim olamadığı yegâne sahadır. Her insanının çehresi bir haritadır. Bir insanın çehresi, dilinden daha ilginç şeyler ele verir çünkü onun yüzü, söyleyip söyleyebileceği her şeyin özetidir. Dil bir insanın sadece düşüncelerini ele
179 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.