Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rabia

240 syf.
·
Puan vermedi
Pollyanna kitabını çocukken okumayanımız ya da adını bilmeyeniniz yoktur muhtemelen. Yıllar sonra kendime alışkanlık oluşturmaya çalıştığım şeylerden bir tanesi çocuk kitaplarını okumak oldu. Pollyanna da bu kitaplardan birtanesi. Kitabın ne anlattığına değinmekten ziyade şöyle bir cümlenin bana ne kadar dokunduğunu söylemek istiyorum. "Sadece nefes almak yaşamak değildir!" Çocukken muhtemelen pek de üzerinde durmayacağım bu cümle şu yaşımda bana çok dokundu. Uzun bir süre bu cümleyi sorguladım kendi kendime. Bana ne kattığını ve benden ne götürdüğünü... "Şu yaşımda gerçekten nefes almaktan başka ne yapıyorum?" dedim, sonra Pollyanna'nın hayata bakış açısı ve memnun olma oyunu geldi aklıma. Günümüzde o kadar olumsuz şeylerle karşılaşıyoruz ki bu olumsuzlukların arasında olumlu bir taraf aramak gerçekten çok zor. Pembe gözlüklerle bakalım etrafımıza demiyorum ama ufacık da olsa olumlu bir taraftan bakmak kendi ruhumuz için en sağlıklı şey olabilir. Kısacası, bu kitabı iyiki bu yaşımda okudum diyorum. Siz henüz kitabı okumadıysanız kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. Şimdiden iyi okumalar....
Pollyanna
PollyannaEleanor H. Porter · Altın Kitaplar Yayınevi · 20199,2bin okunma
Reklam
116 syf.
·
Puan vermedi
Son zamanlarda okuduğum kitaplardan bir kaçında Shakespeare'in bu eserindeki Caliban karakterine atıfta bulunulduğu için kitabı okumak istiyordum. Okulun kütüphanesinde bulmuşken alıp okudum. Kitaba yönelik bir söylemde bulunamayacağım çünkü bu konuda yetersiz buluyorum kendimi ve daha fazla Shakespeare okumam gerektiğini düşüyorum. Kitapta Caliban ve Prospero iki ayrı kaynağı temsil ediyor. "Doğal" insan ve "uygar" insan. Shakespeare'in, uygar insan olarak oluşturduğu Prospero karakteri, yıllar önce ihanete uğrayarak bir adaya sürgün edilen, kendini geliştirmekten vazgeçmeyen, affetmeyi bilen ve yüce gönüllü bir karakter olarak kaleme alınmış. Onun tam tersi bir karaktere sahip olan Caliban ise kendisine eğitim verilmesine rağmen kötü olanı öğrenmeye, gelişimden, yenilikten uzak, aşağılık güdüleri olan bir karakter olarak yaratılmış. Can Yücel'in önsözünü okuyunca kitapta anlamadığım kısımları anlayabildim diyebilirim. Kısacası bu kitapta insanın elinde bulundurduğu en büyük gücün ilim olduğunu ve Prospero karakteriyle bize yansıtıldığını düşünüyorum. Çünkü Prospero, ıssız bir adada bir yaşam sürmesine rağmen doğanın gizlerini anlamlandırabilmiş ve bu gücü elinde bulundurarak Ariel gibi bir ruhani varlığın dilinden anlayabilmiş. Kitap ilk okumada anlaşılabilecek bir yapıya sahip değildi benim için o nedenle birkaç defa okunmalı ve daha fazla bilgi edinilmeli diye düşünüyorum. İşte o zaman Shakespeare'in asıl anlatmak istediği mesajı anlayabiliriz...
Fırtına
FırtınaWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20196,1bin okunma
72 syf.
8/10 puan verdi
69 sayfalık incecik bir kitap ancak bu kadar doyurucu olabilirdi
Yazardan okuduğum ilk kitap olmasına rağmen klasik okuduğumu iliklerime kadar hissettim. Hem olayların örgüsü hem yazım tekniği gerçekten çok güzeldi. Kitabın içerisinde beş öykü bulunuyor. Benim en beğendim ise ikinci öykü ile kitaba ismini veren son öykü oldu. Yazar, öyküleri kaleme alırken olaylardan daha çok insan psikolojisine odaklanmış. Anladığım kadarıyla kendisinin asıl savunduğu teori de bu zaten. Olayların ne olduğundan ziyade nasıl gerçekleştiği, karakterlerin psikolojik durumları ön planda. Son öyküden örnek verecek olursam, hayata iki farklı bakış açısıyla yaklaşan ve kendi tezlerini savunan iki karakter vardı. Okurken hem iki tarafa da hak vermek hem de onların neden bu bakış açısına sahip olduklarına yönelik tahminde bulunabilmek benim için iyi bir deneyim oldu. Bu kısacık kitabı okumadıysanız kesinlikle okumak için bir şans verin derim.
Ihlamurlar Altında Gezinti
Ihlamurlar Altında GezintiFriedrich Schiller · Can Yayınları · 2021714 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
168 syf.
7/10 puan verdi
Kitap,1900'lü yıllarda Japonya'dan Amerika'ya göç eden kadınların yaşam mücadelesini konu alıyor. Yol boyunca daha refah bir yaşamın hayallerini kurarken, yolculuk sonunda hayal kırıklığına uğrayan kadınların hikayesini. Bir nevi amerikan rüyasının nasıl kabusa dönüştüğünü okuyoruz. Kitabın farklı bir yazım tekniği vardı. İlk defa böyle bir yazım tekniğiyle yazılmış kitap okudum. Kitap her ne kadar roman olarak belirtilse de içerisinde herhangi bir karakter analizinin yapılması olanaksız. Çünkü yazar, kadınların yaşadıklarını bir ses olarak kaleme almış. Olaylar tek bir karakter ya da karakterler üzerinden ilerlemiyor. Birbirini tekrar eden kelimelerin oldukça sık kullanıldığını da söylemek isterim. Bu durum okurken beni biraz sıktı. Bunların dışında kitabın şiirsel bir anlatımı vardı. Japon kadınların hiç bilmedikleri bir ülkeye göç ederken yaşadığı zorluklar, yıllar geçtikçe o ülkede asimile olmaya başlamaları, çocuklarıyla yaşadıkları kültür çatışmaları ve savaş patlak verince ülkelerine dönmeye zorlanmaları şiirsel bir dille anlatılmış. Kısacası kitap konusu ve kadınların sesi olması bakımından kesinlikle okunabilir ancak yazım dilinin okuyucuyu yorduğu da bir gerçek. Tüm bu değerlendirmeler ışığında kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Tavan Arasındaki Buda
Tavan Arasındaki BudaJulie Otsuka · Domingo Yayınevi · 2018616 okunma
325 syf.
9/10 puan verdi
Kitabı okumadan önce hüzünlü bir hikayesi olduğunu biliyordum nitekim kitabı okudukça beni yaralayan o kadar çok nokta oldu ki... Charlie kurgusal bir karakter olsa da gerçekte Charlie gibi bireylerin var olduğunu ve yaşadıkları zorlukları unutmamamız gerekir. Kitabın konusuna şöyle bir değenecek olursam; Charlie, otuzlu yaşlarında düşük IQ'uya sahip biridir. Kendi dünyasında ve çalıştığı fırında mutlu bir hayat sürerken bir gün bilimsel bir deneyde kullanılmak üzere seçilir. Charlie deneyler sonucunda olağanüstü bir zekaya sahip olur. Ancak onun yüksek zekaya sahip olması deneyin henüz sonuçlandığını göstermez... Kitapta Charlie'nin çocukluğuyla olan mücadelesi, annesiyle olan ilişkisi ve yaşamanın "gerçek anlamda yaşamanın" verdiği heyecan, korku, üzüntü ve hayal kırıklığı duygularının hepsine olan bakış açısı, tüm bunların sonucunda var olan o yalnızlık hissi o kadar güzel anlatılmış ki. Beni en çok yaralayan kısım ise Charlie'nin hayata tutunma çabası, eski haline dönmemek için verdiği o savaştı. Algernon'dan da bahsetmeden geçmeyeyim. Algernon tıpkı Charlie gibi deneyde kullanılan bir kobay fare. Charlie'ye uygulanan deney daha önce ona uygulanmıştı. (Charlie ile Algernon arasındaki bağın bu kadar derin olması ise ikisinin de birer "istisna" olmasından kaynaklanıyor.) Kitapta, aile bağları, arkadaşlık, kadın-erkek ilişkisi, engelli bireylere yönelik davranışlar, kurumsal çıkarlar, eğitim ve bu alanlardaki tüm eksikliklerin eleştirisi de yapılıyor. Kısacası bu kitap için hüzünlü bir hikaye diyip geçmemek gerek. Kitabı henüz okumadıysanız okumanızı kesinlikle tavsiye ederim.
Algernon'a Çiçekler
Algernon'a ÇiçeklerDaniel Keyes · Koridor Yayıncılık · 201515bin okunma
Reklam
384 syf.
·
Puan vermedi
Rahatsız edici bir o kadar da ürkütücü
Distopik kurguların olduğu dünyada hiçbirimiz yaşamak istemeyiz. Ama bu kitaptaki distopya asla ama asla yaşamak istemediğim bir dünyaydı. Okurken kendimi rahatsız hissettim açıkçası. Gerçek isimlerinin dahi olmadığı, sahiplerinin ismiyle anılan ve sadece üremek için kullanılan kadınların dünyası... okumak cesaret istermiş bu kitabı. Cesareti olanlara iyi okumalar diliyorum...
Damızlık Kızın Öyküsü
Damızlık Kızın ÖyküsüMargaret Atwood · Doğan Kitap · 201911bin okunma
496 syf.
·
Puan vermedi
Beklenti içerisinde başladığım her kitabın sonu hüsranla mı bitmeli?
Yine ismine vurulduğum bir kitapla geldim. İsmi kadar anlattığı hikaye de çekiciydi başlarda, fakat kendini tekrar eden ve bir türlü okuyucuya ne kattığı konusunda bir çıkarım yapamadığım bir hikayeye dönüştü. Neredeyse 500 sayfalık bir kitabın boşuna yazılmadığını düşünmek istiyorum. Ama ne yazık ki düşünemiyorum. Kitapta ailesinin taktığı isimle Maggi-Now olarak anılan Margaret'ın hayat hikayesini okuyoruz (kendisine bu ismin verilmesinin sebebi çocukken bir türlü yerinde duramaması). Babasının hayat hikayesiyle başlayıp Maggie-Now'un doğumuna, genç kızlık dönemine ve evlilik dönemine kadar olan süreç işleniyor kitapta. Başlarda Maggie-Now'un yaşadığı sorunların işleniş biçimi ve toplumun bakış açısını okumak güzeldi. Fakat karakterin kendini geliştiremediğini görmek beni üzdü. Evlilik döneminde eşine karşı yaklaşımı, çocuk yaşta omuzlarına yüklenen yükün bir getirisiydi belki de. Çünkü sevginin, aşkın ne demek olduğunu bilmeden yetişen Maggie-Now, eşini beklediği süreci bile bir sevgi gösterisi olarak algılıyordu. Bu durumun kitap boyunca sürekli tekrar etmesi okurken beni yordu. Sonuç olarak yarım bırakmamak için bitirdim kitabı. Yazarın başka kitaplarının çok satanlara girdiğini ve film uyarlamalarının olduğunu belirtmek isterim. Yalnızca bu kitabı tatmin etmedi beni. Bu nedenle başka kitaplarına şans verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bir Hiç İçin
Bir Hiç İçinBetty Smith · Epsilon Yayınevi · 202120 okunma
120 syf.
·
Puan vermedi
İçerisinde "hayat gibi" acı-tatlı öykülerin bulunduğu, kafa dağıtmak ve dinlenmek için okunabilecek çok hoş bir kitaptı. Öykülerin sunuluşu, yazım biçimindeki değişikler kitabın akışını hızlandırmış. Hiç sıkılmadan okudum tüm öyküleri, hepsi de birbirinden güzeldi. Yazarın kendine has bir yazım dili var, bu sebeple başka kitaplarına da şans verilmeli diye düşünüyorum. Okumak isteyenlere tavsiye ederim.
Hayat Gibi
Hayat GibiErcan Başer · İthaki Yayınları · 201920 okunma
216 syf.
·
Puan vermedi
Bazı kitaplar vardır okuması kolay ama etkisi büyük, işte o kitaplardan bir tanesiydi Mitch Albom'un bu kitabı. İçerisinde bir çok duyguyu aynı anda barındıran, çarpıcı gerçeklere dayanan bir kitaptı bana göre. Kitapta, ölen annesiyle "bir gün daha" geçirmek isteyen Charles'ın, annesi ile olan ilişkisi anlatılıyor. Her ne kadar anne-oğul ilişkisini okuyor olsak da, aslında dağılmış bir ailenin yarattığı durum etrafında yetişen çocukların dramını okuyoruz. Ana karakterimiz Charles'ın, çocukluğundan beri babası tarafından şekillenen hayatının, babasının onları aniden terk edip gitmesiyle nasıl sarsıldığını; yetişkin olduğunda ve kendi ailesini kurduğunda dahi bu sarsıntının etkisini nasıl sürdürdüğünü; annesi ile olan ilişkisinin o öldükten sonra nasıl şekillendiğini okumak bambaşka duygular bıraktı bende. Okumak isteyen tüm okurlara tavsiye ederim. Şimdiden iyi okumalar...
Bir Gün Daha
Bir Gün DahaMitch Albom · Nemesis Kitap · 2021163 okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
Aslında kitap hakkında pek de fazla bir şey söylemeye gerek yok çünkü içerisinde toplamda on dört öykü barındırmakta. Genel anlamda "absürt komedi" diyebileceğimiz öyküler bunlar. Bu öykülerden iki tanesi Türkiye'de geçmekte ve yazarın bizleri anlatış tarzını gayet doğru buldum. Öykülerin birkaç tanesinde siyasete göndermeler var, keza kitaba ismini veren "başkana iki ölü balık gönderen adam" öyküsünde de ABD ve SSCB eleştirisi yapılmış. Ben okurken gayet eğlendim, okumak isteyenlere şimdiden iyi okumalar...
Başkana İki Ölü Balık Gönderen Adam
Başkana İki Ölü Balık Gönderen AdamLouis de Bernieres · Nemesis Kitap · 202242 okunma
Reklam
152 syf.
·
Puan vermedi
Konusunun psikolojik bir hikayeye dayanmasını beklemediğim ve beni kısmen de olsa şaşırtan bir kitaptı kendini doğuran kadınlar. (Kısmen dememin sebebi, kitaptan önce benzer konulu bir diziyi izlemem). Kitabın ismi ilgimi çektiği için almıştım, okudukça isminin neden böyle olduğu açıkça kendini belli etti. Coşkun Irmak'tan okuduğum ilk eserdi. Tek eleştirim argo kelimelerin çok sık kullanılması ve "kadın" olgusunun gelenekselin de ötesinde rahatsız edici bir şekilde dile getirilmesiydi. Ama bunu bilerek yazdığını düşünüyorum. Zira kitaptaki ana karakterimiz sağlam bir psikolojiye sahip değil. Kendini ve kadın olmayı tanımlarken, küçüklüğünden beri kendisine aşılanan düşüncelerin etkisiyle hareket etmekte. Yaşadığı onca olay da üzerine eklenince ana karaktere üzülmeden edemedim. Kitap hakkında daha çok şey söylemek istiyorum ancak spoiler vermekten kaçınıyorum. Kısacası, bir çırpıda okunabilecek etkileyici bir kitaptı. Kitabın konusu ise şöyle; İkinci bahar huzur evinde yaşayan yaşlı erkekler şüpheli bir şekilde art arda ölmektedir. Onları son gören kişi ise Suzan hanımdır. Suzan hanım, huzur  evinde anlattığı aşk hikayeleriyle tanınan ve sevilen biridir. Ancak kendisi hakkında daha fazla bir şey bilinmemektedir. Suzan'ın hayatı hakkında derinlere inildiğinde ise kişiliği üzerindeki gizem daha da artmaktadır.
Kendini Doğuran Kadınlar
Kendini Doğuran KadınlarCoşkun Irmak · Nemesis Kitap · 2021170 okunma
544 syf.
·
Puan vermedi
Kalın bir kitap olmasına rağmen su gibi akıp giden, tam tadında yazılmış bir polisiye-gerilim kitabıydı. Her sahnesini, her detayını zihnimde canlandırarak okudum, bazı yerlerde "ne oluyor" dedim bir daha okudum, bir an bile elimden bırakamadım. Yazarın dili, konun işlenişi, çevirisi her şeyi ile çok yerinde bir kitaptı kitabı aldığımda konusuna hatta türüne dair hiçbir fikrim yoktu, okudukça anladım nasıl bir kitap olduğunu. Tam reading slump'tan çıkaracak bir kitap. Kitapta geçmiş ve şimdiki zaman arasında gidip geliyoruz. Baş karakterimizin 15 yaşında yazdığı günlüğünü okuyoruz zaman zaman. Ben günlükte yazılanları okurken çok eğlendim, tam ergen birinin gözüyle yazılmış. O konuda yazarı tebrik etmek lazım Kısacası henüz okumadıysanız, okumanızı tavsiye ederim. Kitabın konusu: Clotilde İdrissi, annesi, babası ve abisiyle 1989 yılının yazında gittikleri Korsika'da bir kaza geçirirler. Kazadan sadece Clotilde sağ kurtulur. Clotilde, 27 yıl sonra kocası ve kızıyla, ailesinin öldüğü Korsika'ya gecikmiş bir hesaplaşma için geri gelir. Ancak hiç beklemediği bir şey onu bulur, annesinden gelen bir mektup...
Korsika Uçurumu
Korsika UçurumuMichel Bussi · Epsilon Yayınevi · 202136 okunma
336 syf.
·
Puan vermedi
İlk kitap kadar iyi değildi bence. Evet çok fazla olay vardı ama hep birbirini tekrar eden olaylar. Sürekli kaçan-kovalayan ilişkisi ve bir türlü sonuca ulaşılamayan bir durum söz konusu. Kitabı okuduktan sonra anladım ki üçüncü bir kitabın daha olması gerekiyor. Ama kitap henüz yayınlanmamış. Olsa da kitaplığımda yer edineceğini pek sanmıyorum. . . . Serinin ilk kitabı:
Tandem
Tandem
Bağ
BağAnna Jarzab · Pegasus Yayınları · 2017126 okunma
288 syf.
·
Puan vermedi
Ve bir seriyi bitirmiş bulunuyorum. Çok bir beklentiye girmeden okumaya başlamıştım ve iyi ki de öyle yapmışım. Distopik kurgu okumayı sevdiğim için seriye bir şans verdim. Seride genel olarak havada kalan ve mantığa pek yatmayan sahneler vardı. Buna rağmen kendini okutmayı başardı (hem de hiç sıkmadan). Serinin konusunu beğendim. Farklı bir distopik dünya sunuyor. Tabi daha güzel kurgulanabilseydi çok daha iyi olurdu. Serinin konusuna gelecek olursak; ölümcül bir salgın hastalıktan dolayı dünya nüfusunun çoğunluğu ölüyor ve geride kalanlar ise yeni bir dünya inşa ediyor. Bu yeni dünyada kızlar ve erkekler ayrı yerlerde yetiştirilerek yeni kurulan düzene hizmet etmekteler. Baş karakterimiz Eve de kızlardan oluşan bir yurtta mezun olmayı bekliyor. Tabi kendisini bekleyen gelecekten habersiz olarak... Kısacası düzene karşı yaşam mücalesi veren insanların yaşadıklarını okuyoruz. Seride en beğendiğim ikinci kitap oldu (şarşıtıcı sahneler vadı). En beğenmediğim ise üçüncü kitap yani bu kitap oldu. Çünkü aniden biten sahneler ve duygu yoğunluğunu hissettiremeyen sahneler vardı. Bunların dışında klişe olarak sayabileceğimiz yerler de çoktu. Genel itibariyle ortalama bir seriydi diyebilirim. Diğer kitaplar:
Yeni Dünya
Yeni Dünya
Kum Şehri
Kum Şehri
Başkaldırı
BaşkaldırıAnna Carey · Pegasus Yayınları · 201568 okunma
432 syf.
·
Puan vermedi
Beni lise çağlarıma götüren, paralel evren konulu, film tadında güzel bir kitaptı. Konusu ve yazım dili oldukça basit olsa da okuması gayet keyifliydi diyebilirim. Yazarın dilini çok beğendim. Sıkıcı ve abartılı betimleri yok bu yönüyle akıcı bir roman oluşturmuş. Kitabın konusu ise kısaca şöyle; 16 yaşındaki Sasha, büyükbabası ile yaşayan sıradan bir kızdır. Küçüklüğünden beri paralel evren konulu hikayeleri sevmiştir ancak böyle dünyaların gerçek olduğuna inanmamıştır ta ki kendini o dünyalardan birinde bulana kadar... Sasha'nın içinde bulunduğu bu dünya, bir savaş halindedir ve kendisinin ortadan kaybolan "benzeri" prenses Juliana'nın hayatını yaşaması gerekmektedir. Çoklu dünyalar serisinin ilk kitabıydı, ikinci kitabını da keyifle okuyacağımı düşünüyorum. Diğer kitap:
Bağ
Bağ
Tandem
TandemAnna Jarzab · Pegasus Yayınları · 2016166 okunma
376 syf.
·
Puan vermedi
Türü ve konusu bakımdan beni çeken fakat ağır ilerleyişi nedeniyle bitirmekte zorlandığım bir kitap oldu. Her ne kadar kitabın psikolojik-gerilim türünde ele alındığı söylense de polisiye-suç türüne daha yakın bir işleniş tarzı var. Kitabın konusu, Bella isminde iki yaşındaki bir kız çocuğunun kayboluşu ve bu süreçte yaşanılan olayları ele alıyor. Olay döngüsü yıllara bölünerek ve karakterlerin kendi gözünden aktarılmış. Bu açıdan belgesel kıvamında bir havasının olduğunu söyleyebilirim. Kitabın psikolojik-gerilim kısmına gelince, olayın faili olarak gösterilen bir eşe sahip olmanın verdiği zorluk ve içsel çelişkilerin yarattığı psikolojik durum söz konusu. Genel olarak işleniş bakımından kitap beni çekmese de okumak isteyenlere şimdiden keyifli okumalar dilerim...
Dul
DulFiona Barton · Pegasus · 2016304 okunma
Reklam
183 syf.
10/10 puan verdi
"çünkü şefkat olmayınca hayatın pek değeri kalmıyor..." Yazarın kitabın son sayfasına aktardığı bu sözlerle başlamak istedim.  Çocukluğumdan beri hep ismini duyduğum ama bir şekilde okumadığım bu meşhur kitabı bugün okumak nasip oldu. Geçmişte okumadığımın hafif de olsa bir pişmanlığı yok değil ama bugün bu yaşımda okumanın bana kattığı değer çok büyük. Okurken hiç sıkılmadığım hatta tek solukta okuyup bitirdiğim ender kitaplardan biri oldu. Yer yer gülümserken yer yer de duygulandığımı söylemeden geçemeyeceğim.  (Duygulanmanın bir tık ötesine geçmiş olabilirim.) . . . "Bir gün acıyı keşfeden küçük bir çocuğun hikâyesi" olarak tanımlanan kitapta yoksul bir ailenin çocuğu olan Zezé ve onun hayal dünyası anlatılıyor. Yazar, büyüklerin hayatına bir çocuğun penceresinden bakmayı, kendi çocukluğundan izler taşıyarak aktarmış bizlere. Yoksulluğun, acının, özlemin en önemlisi de "şefkat"in anlamını öğreten bu kitabı kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum. Hepimizin hayatında bir şeker portakalı fidanı olabilir. Kim bilir belki de biz bir başkasının hayatındaki şeker portakalı fidanıyızdır. İyi okumalar....
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022230,6bin okunma