Bir ruh ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden meydana çıkıyordu... Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk.
Yaşama yarıda kaldığı yerden yeniden başlamamız gerekmektedir. İşte o anda içimizde taş kesmiş alışkanlıklarımızın usanç veren çarkını döndürebilmek için çaba harcamayı sürdürme zorunluluğu kara bulut misali bizi sarar.
Ama insanın durumu da tıpkı ağaç gibiydi. Ne kadar yükseğe ve ışığa yükselmek isterse, aşağıdaki kökleri de o kadar toprağa, aşağıya, karanlığa, derine, kötülüğe dalardı.